Translation of "Mutual" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Mutual" in a sentence and their turkish translations:

- The feeling is mutual.
- The feeling's mutual.

Duygu karşılıklıdır.

We have mutual friends.

Bizim karşılıklı arkadaşlarımız var.

The feeling was mutual.

Duygu karşılıklıydı.

Friendship requires mutual trust.

Dostluk karşılıklı güven gerektirir.

The attraction was mutual.

Cazibe karşılıklıydı.

The admiration is mutual.

Hayranlık karşılıklı.

Mutual understanding makes for peace.

Karşılıklı anlayış, barışı sağlar.

Friendship consists of mutual understanding.

Dostluk karşılıklı anlayışla oluşur.

We have a mutual friend.

Ortak bir arkadaşımız var.

It was a mutual decision.

Bu karşılıklı bir karardı.

They divorced by mutual agreement.

Onlar karşılıklı anlaşmayla boşandılar.

The feeling is probably mutual.

Duygu muhtemelen karşılıklı.

Discussion is based upon mutual respect.

Tartışma karşılıklı saygıya dayalıdır.

Mutual steps have to be taken.

Karşılıklı adımlar atmak gerekmektedir.

We met through a mutual friend.

Ortak arkadaş aracılığıyla tanıştık.

Make no mistake, the feeling is mutual.

Hata yapma, duygu karşılıklıdır.

This problem arose from a mutual misunderstanding.

- Bu sorun, karşılıklı yanlış anlamadan ortaya çıktı.
- Bu problem karşılıklı yanlış anlamadan doğdu.

We solved the problem by mutual concessions.

Biz karşılıklı ödünlerle sorunu çözdük.

Tom and Mary have several mutual friends.

Tom ve Mary'nin birkaç ortak arkadaşı var.

- Tom loves Mary, but the feeling is not mutual.
- Tom loves Mary, but the feeling isn't mutual.

Tom Mary'yi seviyor ama duygu karşılıklı değil.

Let us enrich ourselves with our mutual differences.

Karşılıklı farklılıklarımızla kendimizi zenginleştirelim.

We met in Boston through a mutual friend.

Biz ortak bir arkadaş aracılığıyla Boston'da buluştuk.

We met through a mutual friend in Boston.

Biz ortak bir arkadaş aracılığıyla Boston'da tanıştık.

Tom and Mike became acquainted through their mutual friends.

Tom ve Mike ortak arkadaşları sayesinde arkadaş oldular.

Forget it. He is our mutual friend, after all.

Unut gitsin. Sonuçta o bizim ortak arkadaşımız.

To maintain a friendship, there must be mutual affection.

- Bir arkadaşlığı sürdürmek için, karşılıklı sevgi olması gerekir.
- Bir arkadaşlığı sürdürmek için, karşılıklı sevgi olmalı.

I've asked you here to discuss a mutual problem.

Müşterek bir sorunu tartışmak için seni buraya çağırdım.

I love her, but the feeling is not mutual.

Onu seviyorum, ama duygu karşılıklı değil.

We concluded that mutual aid was essential for attaining the goal.

Biz hedefe ulaşmak için karşılıklı yardımın gerekli olduğu sonucuna vardık.

They want to talk to you about areas of mutual interest.

Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.

Find mutual interests, and you will get along with each other.

Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.

It can be a source of joy and love and mutual support.

keyif, sevgi ve karşılıklı destek için bir kaynak olabilir.

It will be to our mutual benefit to carry out the plan.

Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.

I don't like unrequited love; I want our love to be mutual.

Karşılıksız aşkı sevmiyorum; aşkımızın karşılıklı olmasını istiyorum.

We need to work together to find a solution to our mutual problem.

Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.

In my senior year of college, I met Tom through a mutual friend.

Üniversitedeki son yılımda, ortak bir arkadaş aracılığıyla Tom'la tanıştım.

And a special bond was formed between  them, based on mutual respect and loyalty

aralarında karşılıklı saygı ve sadakate dayalı özel bir bağ kuruldu

As cultural exchange continued between the two countries, their mutual understanding became even deeper.

İki ülke arasında kültürel değişim devam ederken, onların karşılıklı anlayışı daha da derinleşti.

You may disagree with and venture to question me, but remember, the feeling's mutual.

Sen katılmayabilirsin ve beni sorgulamaya cesaret edebilirsin ama hatırla, duygu karşılıklıdır.

- Forget it. He is our mutual friend, after all.
- Stop it. He's our friend, isn't he?

Kes şunu. O bizim arkadaşımız, değil mi?

The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.

İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.

Divorce can put mutual friends of the divorcing couple in a difficult position, particularly if it's an acrimonious split.

Boşanmalar, boşanan çiftlerin ortak arkadaşlarını zor durumda bırakabilir, özellikle de ayrılık sert ve tantanalı olmuşsa.

- I have come here to seek a new beginning between the United States and Muslims around the world; one based upon mutual interest and mutual respect; and one based upon the truth that America and Islam are not exclusive, and need not be in competition. Instead, they overlap, and share common principles – principles of justice and progress; tolerance and the dignity of all human beings.
- I have come here to seek a new beginning between the United States and Muslims around the world; one based upon mutual interest and mutual respect; and one based upon the truth that the United States and Islam are not exclusive, and need not be in competition. Instead, they overlap, and share common principles – principles of justice and progress; tolerance and the dignity of all human beings.

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.

The various modes of worship which prevailed in the Roman world were all considered by the people as equally true; by the philosopher as equally false; and by the magistrate as equally useful. And thus toleration produced not only mutual indulgence, but even religious concord.

Roma dünyasında hüküm süren muhtelif ibadet şekillerinin tümü, insanlar tarafından mütesaviyen doğru, düşünürü tarafından yanlış, yargıcı tarafından da faydalı olarak görüldü. Ve böylelikle müsamaha yalnızca karşılıklı müsamahayı değil, aynı zamanda dinsel uyumu da ortaya koydu.