Examples of using "Meaningful" in a sentence and their turkish translations:
O, bana anlamlı bir şekilde baktı.
Anlamlı bir şey yazmak istedim.
Anlamlı bir şey söylemek istiyordum.
Tom Mary'ye anlamlı bir bakış attı.
Tom bana anlamlı bir bakış attı.
çeşitli yollar düşünmeliyim.
Benim imzam anlamlı, görkemli ve eşsizdir.
Tatoeba'da kaç tane anlamlı cümle var?
bana açık somut ve anlamlı amaçlar verdi
Daha anlamlı bir hayat yaşamayı öğrendim.
Yeni ve daha anlamlı bir gerçekliğe hoş geldin.
Daha anlamlı bir günlük toplantı organize edebilmenin ikinci adımı,
başarısız olabilirsiniz, mesela işinizi anlamsız buluyor olabilirsiniz.
Seninle her şey hoş, sensiz her şey boş.
O, kadınları anlamlı bir meşgale olmaktan daha ziyade tek kullanımlık zevk olarak görüyor.
ve bu bana, ona sadece bugün sahip olmaktan daha anlamlı geliyor.
Ayrıca, bağışçı olarak gerçek anlamda bir deneyim kazanmalarını istiyorum,
Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.
Çoğunlukla anlamlı değişiklikler yapılırsa ben siyasi reformdan yanayım.
Pek çok yönetmen anlam ve sanatsallığı öne çıkarma arzusu taşıyan filmler çekmek istese de Hollywood'a kök salmış statüko buna izin vermez.