Translation of "Lean" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Lean" in a sentence and their turkish translations:

Lean on me.

Bana güven.

Lean in closer.

Daha yakına yönel.

- Hang on!
- Lean!

Dayan!

Don't lean on door!

Kapıya dayanma!

The chicken is lean.

Tavuk yağsız.

- Don't lean out the window.
- Don't lean out of the window.

Pencereden dışarı sarkma.

- Do not lean out of the window.
- It's dangerous to lean out of the window.
- Don't lean out the window.
- Don't lean out of the window.

- Pencereden dışarı sarkma.
- Camdan dışarı sarkma.

Don't lean against the wall.

Duvara yaslanma.

She ate only lean meat.

O, sadece yağsız et yedi.

Mary has a lean body.

Mary ince bir gövdeye sahip.

Mary is lean and tall.

Mary ince ve uzun boyludur.

Tom is lean and tall.

Tom zayıf ve uzun boylu.

He is tall and lean.

O uzun boylu ve zayıf.

Don't lean against the doors.

Kapılara yaslanmayınız.

You can lean on me.

Bana güvenebilirsin.

Don't lean against this wall.

Bu duvara dayanma.

Don't lean on my desk.

- Masama dayanmayın.
- Masama yaslanmayın.

Don't lean on my chair.

Sandalyeme yaslanma.

- I don't have anyone to lean on.
- I don't have anybody to lean on.

Sırtımı yaslayabileceğim kimsem yok.

Could you lean forward a bit?

Biraz öne doğru eğilebilir misin?

She ate nothing but lean meat.

O, yağsız etten başka bir şey yemedi.

Can you lean forward a bit?

Biraz öne doğru eğilebilir misin?

Don't lean too much on others.

Diğerlerine çok fazla güvenmeyin.

It is dangerous to lean out.

Sarkmak tehlikelidir.

Tom doesn't have anyone to lean on.

Tom'un dayanacağı hiç kimsesi yok.

It's forbidden to lean out of windows.

Pencerelerden dışarı eğilmek yasaktır.

John is as lean as a wolf.

John bir kurt gibi zayıftır.

Don't lean on your friends for help.

Yardım için arkadaşlarınıza güvenmeyin.

Tom only eats lean meats and vegetables.

Tom sadece yağsız et ve sebze yer.

Tom didn't have anyone to lean on.

- Tom'un güvenebileceği kimsesi yoktu.
- Tom'un sırtını dayayabileceği kimsesi yoktu.
- Tom'un dayanacak hiç kimsesi yoktu.

He only eats lean meats and vegetables.

Sadece yağsız et ve sebze yer.

- Tom is a guy you can lean on.
- Tom is a guy that you can lean on.

- Tom güvenebileceğin bir adamdır.
- Tom, güvenebileceğin bir adam.

It is time for us to lean in.

bize omuz verme zamanının geldiğini düşünüyorum.

It's dangerous to lean out of the window.

Pencereden dışarı sarkmak tehlikelidir.

They lean back like this, oh let me enjoy

yaslanıyorlar böyle arkaya oh keyfime bakayım

He has a strong shoulder for you to lean on.

Onun senin dayanman için güçlü bir omuzu var.

Please don't lean out of the window when we're moving.

Lütfen hareket ederken pencereden dışarı eğilmeyin.

Tom resisted the temptation to lean over and kiss Mary.

Tom uzanıp Mary'yi öpmemek için kendini zor tuttu.

If you want to avoid cholesterol, eat lean meat with no fat.

Eğer kolesterolü önlemek istiyorsanız yanında yağ olmadan yağsız et yiyin.

I think it would be useful to lean in what direction the wind blows.

rüzgar ne yönden eserse o yöne eğilmekte fayda vardır diye düşünüyorum

- Tom is a man you can rely on.
- Tom is a guy you can lean on.
- Tom is a man you can trust.
- Tom is a man that you can trust.

Tom güvenebileceğin bir adamdır.