Translation of "Inseparable" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Inseparable" in a sentence and their turkish translations:

- They are inseparable.
- They're inseparable.

Birbirlerinden ayrılamazlar.

The two were inseparable.

İkisi çok samimiydi.

They soon became inseparable.

Onlar yakında ayrılmaz oldular.

Power and money are inseparable.

Güç ve para ayrılmaz.

Mary and Kate are inseparable.

Mary ve Kate çok samimi.

Tom and Mary are inseparable.

Tom ve Mary ayrılamaz.

Tom and Mary became inseparable.

Tom ve Mary ayrılamaz hale geldiler.

You two are really inseparable.

Siz ikiniz gerçekten ayrılmazsınız.

Layla and Salma were inseparable.

Leyla ve Selma ayrılamazdı.

Tom and Mary were inseparable.

Tom ve Mary ayrılamazdı.

Society and the individual are inseparable.

Toplum ve birey birbirinden ayrılamazlar.

They became inseparable after that party.

Onlar o partiden sonra ayrılmaz oldular.

John and Peter are inseparable friends.

John ve Peter ayrılmaz arkadaşlar.

Sami and Layla were almost inseparable.

Sami ve Leyla neredeyse ayrılamazdı.

Tom and Mary used to be inseparable.

Tom ve Mary ayrılmazdı.

Good health is inseparable from exercise and moderation.

İyi sağlık egzersiz ve ılımlılıktan ayrılamaz.

Tom and Mary were inseparable when they were children.

Tom ve Mary, çocukken çok yakınlardı.

He and I have been inseparable friends since our student days.

Öğrencilik günlerimizden beri o ve ben ayrılmaz arkadaşlarız.

He and I were inseparable friends during our time together in school.

O ve ben okulda birlikteki zamanımız boyunca ayrılmaz arkadaşlardık.

Fadil started spending a lot of time with Layla. They were inseparable.

Fadıl, Leyla ile çok vakit geçirmeye başladı. Ayrılmazlardı.

A surgeon lives with Death, his inseparable companion - I walk hand in hand with him.

Bir cerrah ayrılmaz arkadaşı olan ölümle birlikte yaşar - Ben onunla el ele yürüyorum.