Translation of "Forehead" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Forehead" in a sentence and their turkish translations:

- Tom kissed Mary on the forehead.
- Tom kissed Mary's forehead.
- Tom kissed Mary on her forehead.

Tom, Mary'yi alnından öptü.

- Tom kissed Mary's forehead.
- Tom kissed Mary on her forehead.

Tom Mary'nin alnından öptü.

Tom felt Mary's forehead.

Tom eliyle Mary'nin alnını yokladı.

Tom wiped his forehead.

Tom alnını sildi.

Tom rubbed his forehead.

Tom alnını ovdu.

I felt Tom's forehead.

Tom'un alnını hissettim.

- Tom kissed Mary on the forehead.
- Tom kissed Mary's forehead.
- Tom gave Mary a kiss on the forehead.

Tom, Mary'yi alnından öptü.

- Tom kissed Mary on the forehead.
- Tom kissed Mary on her forehead.

Tom, Mary'yi alnından öptü.

Tom kissed the baby's forehead.

Tom bebeğin alnını öptü.

He kissed me on the forehead.

O, beni alnımdan öptü.

I pressed my forehead against his.

Alnımı onunkine bastırdım.

I pressed my forehead against Tom's.

Alnımı Tom'unkine bastırdım.

Tom was shot through the forehead.

Tom alnından vuruldu.

I kissed her on her forehead.

Ben onu alnından öptüm.

She kissed him on the forehead.

O, onu alnından öptü.

I kissed Tom on his forehead.

Tom'u alnından öptüm.

He put his hand to his forehead.

O, ellerini onun alnına koydu.

He wiped the sweat from his forehead.

- Alnından teri sildi.
- Alnındaki teri sildi.

Tom had a bandage on his forehead.

Tom'un alnında bir bandajı vardı.

Tom wiped his forehead with a handkerchief.

Tom bir mendille alnını sildi.

He kissed his daughter on the forehead.

Kızını alnından öptü.

Mary wiped the sweat from her forehead.

Mary alnından teri sildi.

Tom wiped the sweat from his forehead.

Tom alnındaki teri sildi.

Tom has a scar on his forehead.

Tom'un alnında bir yara izi var.

Mary put a towel on Tom's forehead.

Mary, Tom'un alnına bir havlu koydu.

Tom has a lump on his forehead.

Tom'un alnında bir şişlik var.

Mary asked Tom to kiss her forehead.

Mary Tom'un onun alnından öpmesini istedi.

Tom put a towel on Mary's forehead.

Tom Mary'nin alnına bir havlu koydu.

Mary has a lump on her forehead.

Mary'nin alnında şişlik var.

Tom gently kissed his daughter on the forehead.

Tom kızını alnından kibarca öptü.

Tom leaned over and kissed his daughter's forehead.

Tom eğildi ve kızının alınını öptü.

A drop of sweat ran down his forehead.

Alnından bir damla ter aktı.

The scar on his forehead really stands out.

Alnındaki yara izi çok göze batıyor.

Tom put a wet towel on Mary's forehead.

Tom, Mary'nin alnına ıslak bir havlu koydu.

Tom took off his glasses and rubbed his forehead.

Tom gözlüklerini çıkardı ve alnını ovuşturdu.

Dan was hit on the forehead with a hammer.

Bir çekiçle Dan'ın alnına vuruldu.

Tom put a hot water bottle on Mary's forehead.

Tom, Mary'nin alnına bir sıcak su torbası koydu.

And see the egg-sized bump protruding from my forehead.

ve alnımın üzerinde yumurta büyüklüğünde şişliği fark ettik.

Tom leaned down and kissed his daughter on the forehead.

Tom eğildi ve kızını alnından öptü.

Tom took off his helmet and wiped off his forehead.

Tom miğferini çıkardı ve alnını sildi.

He hit his forehead against the branch of a tree.

Alnını bir ağacın dalına çarptı.

Your forehead is quite hot. I think you have a fever.

Senin alnın oldukça sıcak. Sanırım ateşin var.

Tom felt Mary's forehead to see if she had a fever.

Tom ateşi olup olmadığını anlamak için Mary'nin alnını elledi.

Tom has started to get a few wrinkles on his forehead.

Tom alnında birkaç kırışıklık edinmeye başladı.

Polyphemus, the son of Neptune, had one eye in his forehead.

Polyphemus'un, Neptün'ün oğlu, alnında bir gözü vardı.

When it started raining, Mary's hair dye ran down her forehead.

Yağmur yağmaya başladığında, Mary'nin saç boyası alnına aktı.

The man put the gun against his forehead and squeezed the trigger.

Adam silahı alnına dayadı ve tetiği çekti.

Tom took off his cowboy hat and wiped the sweat from his forehead.

Tom, kovboy şapkasını çıkardı ve kazağını alnından çekti.

My son tripped and cut his forehead on the corner of the coffee table.

Oğlumun ayağı takıldı ve sehpanın köşesi alnını yardı.

Tom had a big bruise on his forehead after he walked into the door.

Tom kapıya çarptıktan sonra alnında büyük bir morluk vardı.

Tom put his hand on Mary's forehead to see if she had a fever.

Tom, ateşi olup olmadığını görmek için elini Mary'nin alnına koydu.

She kissed her little daughter on the forehead, blessed her, and shortly after died.

O küçük kızını alnından öptü, onu kutsadı ve kısa bir süre sonra öldü.

Mary wrapped a hot water bottle in a towel and placed it on Tom's forehead.

Mary bir sıcak su şişesini bir havluyla sardı ve onu Tom'un alnına yerleştirdi.

Tom had a new scar on his forehead since the last time Mary had seen him.

Tom'un alnında Mary onu son gördüğünden beri yeni bir yara vardı.

The police found Tom lying on the floor with a bullet hole in the middle of his forehead.

Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.

As soon as the three doctors had left the room, the Fairy went to Pinocchio's bed and, touching him on the forehead, noticed that he was burning with fever.

Üç doktor odadan çıkar çıkmaz Peri, Pinokyo'nun yatağına doğru gitti ve alnına dokununca onun ateşler içinde yandığını gördü.