Translation of "Fisherman" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Fisherman" in a sentence and their turkish translations:

I'm a lousy fisherman.

- Ben kötü bir balıkçıyım.
- Ben berbat bir balıkçıyım.
- Ben hasta bir balıkçıyım.

He isn't a fisherman.

O bir balıkçı değil.

Tom is an avid fisherman.

Tom hırslı bir balıkçı.

My father is a skilled fisherman.

Babam yetenekli bir balıkçı.

- He's a fisherman.
- She's a fisher.
- He's a fisher.
- She's a fisherwoman.
- She's a fisherman.

O bir balıkçı.

The fisherman cast his line into the water.

Balıkçı oltasını suya fırlattı.

- He is a fishmonger.
- He's a fisherman.
- She's a fisher.
- He's a fisher.
- She's a fisherwoman.
- She's a fisherman.

- O bir balıkçı.
- Balıkçılık yapıyor.

The fisherman cast the fishing line into the water.

Balıkçı oltayı suya fırlattı.

The fisherman saved himself by means of a floating board.

Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.

Turns out that being a fisherman is no easy task.

Meğerse balıkçı olmak öyle kolay bir iş değilmiş.

The fisherman exaggerated the size of the fish he had caught.

Balıkçı yakaladığı balığın büyüklüğünü abarttı.

What fisherman or hunter doesn't like to talk about his happy experiences?

Hangi balıkçı ya da avcı onun mutlu deneyimleri hakkında konuşmayı sevmez?

Does a worm scream silently when a fisherman impales it on a hook?

Bir balıkçı onu bir kancaya taktığı zaman, bir solucan sessizce çığlık atar mı?

Tom desperately warned the fisherman not to go fishing on such a bad weather.

Tom böyle kötü bir havada balık tutmaya gitmemesi için balıkçıyı umutsuzca uyardı.