Examples of using "Entirely" in a sentence and their turkish translations:
Bu tamamen doğru değil.
ya da hiç yokturlar.
Bu tamamen mümkün.
O tamamen mümkündür.
Bu tamamen Tom'un hatası değil.
Bu tamamen senin hatan değil.
O tamamen Tom'un hatası değil.
Sen bütünüyle hatalı değilsin.
Tamamen suçlanacağım.
Tamamen emin değilim.
Bu tamamen benim suçum.
Tamamen emin değiliz.
Tamamen rastlantısaldı.
Bu tam olarak doğru değil.
Tom tamamen şaşırmış eğildi.
Sen tamamen hatasızsın.
Bu tamamen verimsizdir.
Bu tamamen doğru gibi görünüyor.
Bu tamamen affedilmez.
Biz tamamen çaresiz değiliz.
O tamamen bitti mi?
Sami kendinden tam olarak emin değildi.
Sami tamamen yalıtılmış değildi.
O tamamen sana kalmış.
Cümle tamamen yanlış değil, ama tamamen doğru da değil.
Senin fikrin tamamen aptalca değil.
Bu tamamen Tom'un hatası değil.
gorili tamamen gözden kaçırıyorlar.
Yani, her zaman yaptıklarımızı
O bizi tamamen aldattı.
Bu tamamen sana kalmış.
Tom tamamen ikna olmuş görünmüyordu.
Bu tamamen Tom'a kalmış.
Ama o tamamen başka bir hikaye.
Tom tamamen ikna olmuş görünmüyordu.
Evimiz tamamen yeniden inşa edildi.
Bu tamamen onun hatasıydı.
O tamamen Tom'un hatasıydı.
Tamamen ikna olmuş görünmüyorsun.
- O tamamen onlara bağlı.
- O tamamen onlara kalmış.
O tamamen ona bağlı.
O tamamen ona bağlı.
O tamamen onlara bağlı olacak.
O tamamen ona bağlı olacak.
O tamamen ona bağlı olacak.
Bu tamamen senin hatan
Sen tamamen anlayamadın.
Onlar tamamen zıt görüşteler.
Kaza tamamen önlenebilirdi.
Kendimden tamamen emin değildim.
İlişkimiz tamamen profesyonel.
Yaklaşımımızı tamamen değiştirdik.
Yargılama tamamen adil değil.
Bu tamamen bir kaza değildi.
Tom tamamen itiraf etmedi.
Tom burada tamamen hoş karşılanıyor.
Tom'la tamamen aynı fikirdeyim.
Ben hâlâ tamamen memnun değilim.
Bu tamamen Tom'a kalmış.
Tom tamamen kendi kendine öğrendiğini söyledi.
Bu iyi bir haber sayılmaz.
Fikriniz benimkinden tamamen farklı.
Tam anlamıyla çok hızlı gidiyorsun.
O, tamamen hatalı.
Tamamen kendi yolunda olacaksın.
Ne olduğundan tamamen emin değiliz.
Bu tamamen doğru değil, değil mi?
Maalesef bu tamamen benim hatam.
Ağrı tamamen kişisel bir duygudur.
Bu tamamen yeni bir sorun.
Onun fikri benimkinden tamamen farklı.
Bu tamamen benim hatam.
Tamamıyla hizmetinizdeyim.
O, tamamen cesaretsiz değil.
- Ben hala tam olarak Tom'a güvenmiyorum.
- Tom'a hâlâ tam manasıyla güvenmiyorum.
Tom ağrısını tamamen gizleyemedi.
- Sami hâlâ tam olarak razı değil.
- Sami hâlâ tamamen memnun değil.
- Sami hâlâ bütünüyle tatmin olmuş değil.
Tom hâlâ tamamen memnun değil.
Bu referandum neredeyse tamamen internette gerçekleşti.
Senin tahminin tamamen yanlış.
Söylediklerinizi tamamen onaylıyorum.
O tamamen dünyadan habersizdir.
Tom onu tamamen kendi başına yaptı.
Tom hâlâ bununla tamamen rahat değil.
tüm bu bağlantılar tamamen ortadan kalktı.
Ben sizinle tamamen aynı fikirdeyim, bayım.
Bize tamamen güvenmiyorsun, değil mi?
Tom Mary'yi gördüğüne tamamen şaşırmadı.
Bu başka bir olasılığı tamamıyla dışlamaz.
Ne olduğundan tamamen emin değilim.
Görevimden tamamen memnun değilim.
Lesotho tamamen Güney Afrika ile çevrilidir.
Ethel tamamen başka bir şey hakkında düşünüyordu.
- Sen tamamen iyileşmene konsantre olmalısın.
- Sen tamamen iyileşmen üzerine yoğunlaşmalısın.
Bu örgüt tamamen gönüllü bağışlara dayanmaktadır.
Ben, onun söylediğini tamamen anlamıyorum.
Hâlâ bununla tamamen rahat değilim.
Bunu tamamen kendi başıma yaptım.