Translation of "Compete" in Turkish

I can't compete.

Ben rekabet edemem.

How can I compete?

Nasıl rekabet edebilirim?

We want to compete.

Yarışmak istiyoruz.

I love to compete.

Yarışmayı seviyorum.

I want to compete.

Yarışmak istiyorum.

We like to compete.

Rekabet etmekten hoşlanıyoruz.

We can't compete with Asia.

Asya ile rekabet edemeyiz.

We can't compete with that.

Biz onunla yarışamayız.

You can't compete with Tom.

Sen Tom'la boy ölçüşemezsin.

I can't compete with that.

Ben onunla rekabet edemem.

Nobody can compete with that.

Hiç kimse onunla yarışamaz.

Tom wants to compete again.

Tom tekrar yarışmak istiyor.

We still need to compete.

Hâlâ yarışmamız gerekiyor.

Are you ready to compete?

Yarışmaya hazır mısın?

You can't compete with us.

Bizimle rekabet edemezsin.

You can't compete with them.

Onlarla rekabet edemezsin.

You can't compete with me.

Benimle rekabet edemezsin.

You can't compete with him.

Onunla rekabet edemezsin.

You can't compete with her.

Onunla rekabet edemezsin.

I compete in ski races.

Ben kayak yarışlarında yarışıyorum.

We compete in ski races.

Kayak yarışlarında rekabet ederiz.

They compete in ski races.

Onlar kayak yarışlarında yarışıyorlar.

I'm not going to compete.

Ben yarışmayacağım.

I can't compete with this.

Ben bununla rekabet edemem.

We're trying to compete globally.

Küresel olarak rekabet etmeye çalışıyoruz.

We're learning how to compete.

- Nasıl yarışacağımızı öğreniyoruz.
- Nasıl rekabet edeceğimizi öğreniyoruz.

I couldn't compete with that.

Onunla rekabet edemedim.

Can they compete next year?

Onlar gelecek yıl yarışabilirler mi?

I want to compete again.

Tekrar rekabet etmek istiyorum.

I can't compete with you.

- Seninle yarışamam.
- Seninle aşık atamam.

I could never compete with you.

Ben asla seninle rekabet edemem.

How can we compete with that?

Onunla nasıl rekabet edebiliriz?

How can you compete with that?

O konuda nasıl rekabet edebilirsin?

We used to compete furiously in college.

Üniversitedeyken öfkeyle rekabet ederdik.

I never wanted to compete with you.

Seninle asla rekabet etmek istemedim.

You compete in ski races, don't you?

Sen kayak yarışlarında yarışırsın, değil mi?

- Tom hopes one day to compete in the Olympics.
- Mary hopes to compete one day in the Olympics.

Tom bir gün olimpiyatlarda yarışmayı umut ediyor.

There is no one we can compete with

Rekabet edebileceğimiz kimse yok

Family members should not compete against each other.

Aile üyeleri birbirlerine karşı rekabet etmemelidir.

How am I going to compete with that?

Onunla nasıl rekabet edeceğim?

How am I supposed to compete with that?

Onunla nasıl rekabet etmem gerekiyor?

Tom no longer has the energy to compete.

Tom artık yarışacak enerjiye sahip değil.

I had to compete with him for promotion.

Ben tanıtım için onunla rekabet etmek zorunda kaldım.

How are we supposed to compete with that?

Bununla nasıl rekabet etmemiz gerekiyor?

Many students compete to get into the best universities.

Birçok öğrenci en iyi üniversitelere girmek için yarışıyor.

Tom hopes to compete one day in the Olympics.

Tom, bir gün olimpiyatlarda yarışmayı umuyor.

Mary hopes to compete one day in the Olympics.

- Tom bir gün olimpiyatlarda yarışmayı umut ediyor.
- Mary bir gün olimpiyatlarda yarışmayı umut ediyor.

Companies where private and they could compete to each other.

o şirketler özeldi ve birbirleriyle rekabet edebilirlerdi.

Fearsome hunters, ambush predators, and venomous assassins will compete for the crown.

Korkunç avcılar, pusu kuran yırtıcılar ve zehirli katiller taç için yarışacak.

Our country needs to learn how to compete in the new global economy.

Ülkemizin yeni küresel ekonomide rekabet etmeyi öğrenmesi gerekiyor.

A fast child may win the race, but even a slow child can compete.

Hızlı bir çocuk yarışı kazanabilir fakat yavaş bir çocuk bile yarışabilir.

Tom closed his bookstore because he said that he couldn't compete with Amazon anymore.

Tom artık Amazonla rekabet edemeyeceğini söylediği için kitabevini kapattı.

You compete with the children, you came to a certain place and that voice from behind

çocuklarla yarışıyorsunuz belli bir yere gelmişsiniz ve arkadan şu ses

In other words, the big conglomerates like HYUNDAI or LOTTE had to compete in an open

Başka bir deyişle, HYUNDAI ve LOTTE gibi holdingler açık piyasada

Almost no country is willing to leave its farmers alone to compete in a fair competition.

Neredeyse hiçbir ülke ülkesini adil bir rekabete bırakmak istemiyor.

Take a look at this, in 2016, Amazon launched Prime Video to compete with Netflix and HBO.

Şuna bir bakın, 2016'da Amazon, Netflix ve HBO ile yarışmak için Prime Video'yu kurdu.

It also has to make a lot of investment in order to compete - for example it’s factories

Ayrıca rekabet edebilmek için çok fazla yatırım yapmak zorundaydı ki örneğin fabrikalar

He did his best but soon saw that he could not compete with such a fast runner.

O elinden geleni yaptı ama kısa sürede böyle bir hızlı atlet ile rekabet edemeyeceğini gördü.

If the idiots would compete, you would be second because you are too idiot to be the first.

Aptallar yarışsa sen ikinci olurdun çünkü birinci olamayacak kadar çok aptalsın.