Examples of using "Bankrupt" in a sentence and their turkish translations:
Biz iflas ettik.
Yunanistan iflas ediyor.
- O, iflas etti.
- O iflas etti.
O iflas etti.
Şirket iflas etti.
- Tom iflas başvurusunda bulundu.
- Tom iflas ettiğini açıkladı.
O mağaza iflas etti.
O şirket iflas etti.
- Şirket iflas etti.
- Şirket iflas etmiş durumda.
O iflas etti.
Birçok küçük şirketler iflas etti.
Mesleki kariyeri mahvoldu.
İşletme yakında iflas edecek.
Onun iflas ettiği doğrudur.
Kumar borçları nedeniyle iflas etti.
O, kumar borçlarından dolayı iflas etti.
Şirket yakında gerçekten iflas edecek.
Biz mali olarak sıkıntılıydık, uzun lafın kısası, biz iflastaydık.
Tom piyangoyu kazandı ama bir yıl sonra iflas etti.
Aynı yılın mayıs ayında Porto Riko kendini iflas ettiğini ilan etti
Onun işinin iflasın eşiğinde olduğunu duydum.
Onun tavsiyesini uygulamadılar, sonuçta şirketleri iflas etti.
Aslında, bu önemli bir soruyu akıllara getiriyor: Çin iflas edebilir mi?
Kolaylıkla kaç tane şirketin iflas edeceğini ve yok olacak iş
Şirketi iflas etti ve daha da kötüsü o bir trafik kazası geçirdi.
Ama yine de ortalıkta satılmamiş hayalet şehirler, boş evler ve iflas etmiş
Yetenekli maliye bakanının yaratıcılığı batmış ulusunun kurtulması için yardımcı oldu.
Bana tavuk çiftliğinin er ya da geç iflas edeceğini bildiren bir mektup gönderdi.
Bu yüzden DAEWOO gibi büyük bir CHAEBOL battığında, kimse onları kurtarmaya kimse gelmedi.