Examples of using "Prachtige" in a sentence and their turkish translations:
Onlar güzel manzaraya hayran kaldı.
Harika bir sesin var.
Ne güzel bir çiçek!
- Ne güzel bir şehir!
- Ne güzel bir kasaba!
Onların harika hayatları vardı.
Alice çok güzel bacaklara sahip.
Güzel gün.
Ne güzel bir sabah!
Deniz kaplumbağaları muhteşem yaratıklardır.
O güzel bir düğündü.
O güzel bir kolye.
O, güzel bir elbise giymişti.
Onun harika bir kişiliği var.
Onun güzel mavi gözleri var.
Kyoto çok güzel bir şehir.
Tom'un güzel mavi gözleri var.
Japonya doğal güzellikleriyle zengindir.
Dünya güzel bir gezegendir.
Bu alan güzel manzarası ile bilinir.
Bu harika, göz kamaştıran canlılara bir bakın.
O çirkin adamın güzel bir karısı var.
Annem onun için güzel bir bebek aldı.
Kraliyet düğünü muhteşem bir olaydı.
Oh, bak, Diana, ne güzel bir gökkuşağı!
Yetişkin bir kızım var, kendisi mutlu, zeki ve harika biri.
Tepenin üstünde güzel bir kilise duruyor.
Ne güzel bir bahçe.
Piknik için harika bir gün, değil mi?
Güzel ellerin var.
Dünya küçük ama güzel bir gezegendir.
Noel, yılın harika bir zamanıdır.
Ne yazık ki bu güzel sözler benim değil.
Vahşi doğmuş, acımasız hayvanlar fakat güzel ve müstesna yırtıcılar.
İspanya'nın başkenti Madrit harika bir şehirdir.
Maalesef bu güzel kelimeler benim değil.
O güzel bir kolye.
Kimya harika bir bilimdir.
O güzel valsı dinle.
Adam eşi için güzel güller alıyor.
Birlikte bir geçmişimiz var, adın çok umut verici
arkamı döndüğümde bir çift güzel yeşil göz aşağıdan bana bakıyordu
Bu güzel katilleri daha da tehlikeli yapan kendilerini gizleme güçleri.
O çirkin adamın güzel bir karısı var.
Her yıl, yüz elli bin turist etkileyici manzara ve harika plajlardan zevk almak için bu adaya gelir.