Translation of "Moskee" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Moskee" in a sentence and their turkish translations:

Dit is een moskee.

Bu bir camidir.

Sami verliet de moskee.

- Sami camiyi terk etti.
- Sami camiden çıktı.

Sami bezocht een moskee.

Sami bir camiyi ziyaret etti.

Is dit een moskee?

- Bu bir cami mi?
- Cami mi bu?

We gaan naar de moskee.

Camiye gidiyoruz.

Sami ging naar de moskee.

Sami camiye gitti.

Sami ging de moskee in.

- Sami camiye girdi.
- Sami caminin içine girdi.

Sami gaat naar de moskee.

Sami camiye gider.

Sami reed naar de moskee.

Sami arabayla camiye gitti.

Sami ging de moskee binnen.

Sami camiye girdi.

Sami is in de moskee.

Sami camide.

Sami werd de moskee uitgezet.

Sami camiden dışarı atıldı.

Sami ging naar een moskee.

Sami bir camiye gitti.

- Sami doneerde zijn land aan de moskee.
- Sami schonk zijn land aan de moskee.

Sami topraklarını camiye bağışladı.

Ik moet naar de moskee gaan.

Camiye gitmek zorundayım.

Sami nodigde Farid de moskee in.

Sami Ferit'i camiye davet etti.

Sami kwam terug naar de moskee.

Sami camiye geri döndü.

Draag geen schoenen in de moskee.

Camide ayakkabı giymeyin.

Sami ging vrijdag naar de moskee.

Sami Cuma günü camiye gitti.

Sami zat achter in de moskee.

Sami caminin arkasına oturdu.

Sami ging naar een lokale moskee.

Sami yerel bir camiye gitti.

Sami gaat naar een lokale moskee.

Sami yerel bir camiye gider.

Sami ging terug naar die moskee.

Sami o camiye geri gitti.

Heb je ooit in een moskee gebeden?

- Hiç camide namaz kıldın mı?
- Camide namaz kıldın mı hiç?
- Camide hiç ibadet ettin mi?

Deze moskee heeft een nieuwe imam nodig.

Camiye yeni bir imam gerekiyor.

Sami zette Layla af bij de moskee.

Sami Leyla'yı caminin önünde bıraktı.

Sami ging elke dag naar de moskee.

Sami her gün camiye gidiyordu.

Sami en Layla gingen naar de moskee.

Sami ve Leyla camiye gitti.

Sami kwam nooit terug naar die moskee.

Sami asla o camiye geri gelmedi.

Op een Joodse moskee in Kopenhagen in 2015.

2015'te Kopenhag'da bir Yahudi sinagogunda.

Sami kwam om zes uur de moskee binnen.

- Sami saat altıda camiye girdi.
- Sami camiye saat altıda girdi.

Sami nam de sjahada af in de moskee.

Sami camide kelimeişehadet getirdi.

Sami kwam vóór de azan naar de moskee.

Sami ezan okunmadan camiye geldi.

Sami was toevallig de imam van een plaatselijke moskee.

Sami hasbelkader bir mahalle camisinde imam olmuştu.

Sami was de imam van de enige moskee in de stad.

Sami kasabadaki tek caminin imamıydı.

Sami zat achter in de moskee en luisterde naar de Koran.

Sami caminin arka tarafında oturup Kuran dinledi.

Sami en Layla waren getrouwd door een imam in een moskee.

Sami ve Leyla'nın nikâhını camide bir imam kıydı.

Sami zat in de moskee en las een paar hoofdstukken van de Koran.

Sami camide oturup Kuran'dan birkaç sure okudu.