Translation of "Goud" in Turkish

0.076 sec.

Examples of using "Goud" in a sentence and their turkish translations:

Goud roest niet.

- Altın paslanmaz.
- Altını pas almaz.

Dit is goud.

Bu altın.

Zwijgen is goud.

Sessizlik altındır.

- Ik wil jouw goud niet.
- Ik wil uw goud niet.
- Ik wil jullie goud niet.

Senin altınını istemiyorum.

Is het zuiver goud?

Bu saf altın mı?

Dat is echt goud.

O gerçek altın.

Is dit echt goud?

Bu gerçek altın mı?

Geen goud zonder schuim.

Bu kadar kusur kadı kızında da bulunur.

Is dat puur goud?

O saf altın mı?

Is dit puur goud?

Bu saf altın mı?

Er is geen goud.

Hiç altın yok.

Is dat zuiver goud?

Bu saf altın mı?

Het is geen goud.

Bu altın değil.

Goud is niet goedkoop.

Altın ucuz değil.

Goud is zwaarder dan zilver.

Altın gümüşten daha ağırdır.

IJzer is nuttiger dan goud.

Demir altından daha faydalıdır.

Ik heb meer goud nodig.

Daha çok altına ihtiyacım var.

IJzer is harder dan goud.

Demir altından daha serttir.

Goud is kostbaarder dan ijzer.

Altın demirden daha kıymetlidir.

Goud weegt meer dan ijzer.

Altın, demirden daha fazla çeker.

Goud is zwaarder dan ijzer.

- Altın demirden daha ağırdır.
- Altın, demirden daha ağırdır.

Gezondheid is belangrijker dan goud.

Sağlık, altından daha önemlidir.

Aluminium werd duurder dan goud.

Alüminyum altından daha pahalı hale geldi.

Goud is duurder dan lood.

Altın kurşundan daha pahalıdır.

Zilver kost minder dan goud.

Gümüş altından daha ucuza mal olur.

Liefde is kostbaarder dan goud.

Aşk altından daha değerlidir.

Zij hadden niet genoeg goud.

Onların yeteri kadar altını yoktu.

Goud is waardevoller dan zilver.

Altın gümüşten daha değerlidir.

- Goud is veel zwaarder dan water.
- Goud is een stuk zwaarder dan water.

Altın sudan çok daha ağırdır.

- De morgenstond heeft goud in de mond.
- Morgenstond heeft goud in de mond.

Erken kalkan erken yol alır.

- Mijn vader is een man van goud.
- Mijn vader heeft een hart van goud.

Babamın altın bir kalbi var.

Goud is veel zwaarder dan water.

Altın sudan çok daha ağırdır.

De prijs van goud fluctueert dagelijks.

Altın fiyatı günlük olarak dalgalanır.

Wat is zwaarder, lood of goud?

Hangisi daha ağır, kurşun mu yoksa altın mı?

Hij ging op zoek naar goud.

Altın aramaya gitti.

Gezondheid is meer waard dan goud.

Sağlık altından daha değerlidir.

Mannen vechten met ijzer om goud.

İnsnlar altın için demirle savaştılar.

Liefde is meer waard dan goud.

Aşk altından daha değerlidir.

Hij heeft een hart van goud.

Onun altından bir kalbi var.

Zij heeft een hart van goud.

Onun altından bir kalbi var.

Hun vlag is blauw en goud.

Onların bayrağı mavi ve altındır.

Tom heeft een hart van goud.

- Tom'un altından bir kalbi var.
- Tom altın yüreklidir.

Spreken is zilver, zwijgen is goud.

- Konuşma gümüştür ama susma altındır.
- Söz gümüşse sükût altındır.

Er was goud ontdekt in Californië.

Altın Kaliforniya'da keşfedildi.

In zijn hand werd lood goud.

Onun elinde, kurşun altın oldu.

Hij won goud in de competitie.

- O, yarışmada altın kazandı.
- O, yarışmada altın madalya kazandı.

Mijn horloge is van goud gemaakt.

Saatim altından yapılır.

- Het is niet alles goud wat er blinkt.
- Het is niet al goud dat blinkt.
- Het is niet altijd goud wat er blinkt.

- Her parlayan şey altın değildir.
- Her gördüğün sakallıyı deden sanma.

- Het is niet alles goud wat er blinkt.
- Het is niet al goud dat blinkt.

- Her parlayan şey altın değildir.
- Her gördüğün sakallıyı deden sanma.
- Her sakallıyı deden sanma.

Mijn vader is een man van goud.

Babam altın gibi adamdır.

Een goede gezondheid is waardevoller dan goud.

İyi sağlık, altından daha değerlidir.

Landen vechten voor GOD: goud, olie en drugs.

Ülkeler altın,petrol ve uyuşturucu için mücadele ediyorlar.

We zijn geen sterrenstof, we zijn niet van goud

insan olarak değerli olmadığımızı

De klok die ik heb is gemaakt van goud.

Sahip olduğum saat altından yapılmıştır.

In de woestijn is water zijn gewicht in goud waard.

Çölde, suyun ağırlığı altın değerindedir.

...en dan hechtte het goud zich aan de chemicaliën, en brak het af.

ve altın da kimyasallara tutunup kayalardan ayrılırdı.

Zwijgen is goud, maar niet als je een vreemde taal tracht te leren.

Sükut altındır ama bir yabancı dil öğrenmeye çalışırken değil.

Eerst bereikte hij de Spaanse haven Valparaíso, waar hij Chileense wijn en goud meepakte.

İlk olarak Valparaíso'daki İspanyol limanını vurdu. Oradan Şilili altını ve şarabı çaldı.

Met een twee keer zo hoge prijs als goud... ...kan de financiële beloning voor hun hoorns onweerstaanbaar zijn.

Karaborsadaki finansal değeri altının yaklaşık iki misli olan gergedan boynuzu cezbedici olabiliyor.