Translation of "‫لكنني" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "‫لكنني" in a sentence and their turkish translations:

لكنني سمراء البشرة.

Kahverengi tenliyim.

لكنني أرحّب بالانتقاد.

Ama eleştirilere çok aldırmıyorum.

لكنني أصارع لأترجم.

Ama tercüme edemiyorum.

لكنني أبحث عن عمل.

Ama iş arıyorum yani.

لكنني كنت غير راضٍ.

Ama tatmin olmamıştım.

‫لكنني لم أفعل ذلك.‬

Ama yapmadım.

لكنني أكملت الغناء بكل الأحوال.

ama yine de şarkı söylemeye devam ettim.

لكنني جنيت ثماره لبقية حياتي.

Ama hayatımın geri kalanında birçok faydasını gördüm.

قال: "لكنني أريد أن أتغير،

"Ama değişmek istiyorum

و لكنني لا أومن أنني استطيع."

ama yapabileceğime inanmıyorum" oluyor.

لكنني أركض وعندما أنظر إلى الوراء

ama koşuyorum ve geri dönüp baktığım zaman

لكنني حصلت على قرض، قرض آخر.

Ama bir kredi aldım, ardından bir kredi daha.

لكنني علمت أيضا أنني فقدت فرصتي،

Ama fırsatımı kaybettiğimin farkındaydım.

لكنني لم أتوقف عند هذا الحد.

Ama ben burada durmakla kalmadım.

لكنني لست خبيرا في هذا الموضوع

fakat ben bu konunun uzmanı değilim

لست متدينةً كثيراً لكنني هادئة، متحررة قليلاً.

çok dindar değil, rahat, oldukça özgürlükçü.

لكنني أظن أنها جرت على هذا النحو

fakat konuşma şöyle bir şey olabilir:

لم أعرف ماذا أتوقع، لكنني توقعت الأسوأ

Nasıl bir beklentide olmam gerektiğini bilmesem de en kötüsüne hazırdım.

لكنني لم أرد أن أحضره أمام الناس.

Ama ben onu hiçbir zaman insanların önüne çıkarmak istememiştim.

لكنني كنت أعرف أنّ هذا ليس ممكناً.

Ama bunun mümkün olmadığını biliyordum.

لكنني على ثقة بأني على اتصال معها.

Bağlandığıma güveniyorum.

لكنني أخبرهم مرة أخرى ، لا تغضب منهم

Fakat tekrar söylüyorum onlara kızmayın

كنتُ حذراً جداً، لكنني أصبتُ بنزلةِ برد.

Çok dikkatliydim fakat soğuk aldım.

" تبدو و كأنك سائح ." " لكنني بالفعل سائح !"

"Sen bir turiste benziyorsun." "Fakat ben bir turistim!"

لكنني عدت ٬ مازلت هنا ٬ و أعيش حياتي

Fakat geri döndüm, hala buradayım ve hayatımı yaşıyorum.

و لكنني كنت أعمل مع مريض باكتئاب شديد

Fakat çok ağır bir depresyonu olan bir hastam vardı

لكنني أدركت أنه كلّما غرقت أعمق في كتبي،

Ancak kitaplarıma daha derinden bakmayı öğrendikçe,

لكنني لن أستمع مرة أخرى وألعب مرة أخرى

ama ben yine dinlemez yine oynardım

لم تكن طفولتي سهلة، لكنني أحببت كل دقيقة منها

Çok kolay bir çocukluk değildi evet, ama her dakikasını sevdim

لكنني تعلمت أيضًا أن الأمر لا يكون هكذا دائمًا.

Fakat bunun her zaman böyle olmadığını da öğrendim.

لكنني كنت أتذكر كيف وجدت الراحة في تلك الرسائل،

Bu mektupları, aklımda büyükannemle yazdığım için

لنفترض أن ذلك غير ممكن ، لكنني أفترض أنه ممكن

farz edelim ki mümkün bence değil ama farz edelim ki mümkün

أذكر شكله و لكنني لا أستطيع أن أتذكر اسمه.

Onun yüzünü hatırlayabiliyorum ama onun adını hatırlayamıyorum.

لكنني قد رأيت ماذا يحدث عندما تكون هناك مساحة للألم.

Acıya yer ayrıldığında neler olabileceğini gördüm.

لكنني لا أصدق اى نوع من الوحش الذي لا يهزم

ama alt edilemeyecek canavarlar olduğunu düşünmüyorum.

لكنني لم أترك هذا التمرين مطلقًا، وواظبت عليه كل يوم.

Ama ben hiç bırakmadım. Her gün o alıştırmayı yaptım.

لكنني لم أتمكن من الحفظ، فقلت لأتغلب على هذا أيضًا.

ama hafızama alamıyorum, dedim ki bunları da yeneceğim.

لكنني لم أعد أفكر بشأن قدرة المدارس على حل مثل هذه الأمور.

ama artık bu sorunu çözmede okulların yeterliklerini sorgulamıyorum.

‫لكنني لم أستطع منع نفسي‬ ‫من التفكير في أنها تلعب مع السمك.‬ ‫نرى اللعب غالبًا بين الحيوانات الاجتماعية.‬

"Balıklarla oyun oynuyor." diye düşünmeden edemedim. Oyun oynama, sosyal hayvanlarda sıkça görülür.

أعلم أنك تظن أنك فهمتَ ما ظننتَ أنني قلتُه، لكنني لستُ واثقًا أنك وعيتَ أن ما سمعتَه ليس ما قلتُه.

Ne söylediğimi sandığını anladığını düşündüğünü biliyorum fakat duyduğunun benim demek istediğimin olmadığını anladığından emin değilim.