Translation of "‫لأنه" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "‫لأنه" in a sentence and their turkish translations:

لأنه يخيفني.

Benim canımı sıkıyor.

لأنه لا شيء

Çünkü o hiçbir şeydi

لأنه اتضح أن

çünkü ortaya çıktı ki

لأنه هو الآخر،

onun öteki olduğundan,

لأنه بالنسبة لي،

Çünkü bana göre

لأنه لا يقدر

Değer biçilemediği için

لأنه يعرف العواقب

çünkü sonuçlarını bildiği için

لأنه لا يوجد

Yoktur çünkü

لأنه رقم الشامان

Çünkü Şaman adetidir

لأنه يستخدمه لصالحه

çünkü bu onu lehine kullanıyor

وهذا لأنه منذ 2017،

Çünkü 2017'den bu yana

لأنه لا يوجد توازُن.

Çünkü denge sistemi diye bir şey yok.

لأنه لم يستطع تمريرها.

çünkü deneyimini başkalarına aktaramadı.

لأنه يمكنني رشوة الطلاب

çünkü matematikte iyi olmanın

قلت لأنه مريض بالقلب

dedim ya kalp hastasıydı diye

لأنه كان أيضًا جمهورًا

çünkü o da halktan birisiydi

لأنه مخالف لقواعد الله

Tanrı'nın kurallarına karşı geldiği için

لأنه كان يتباهى بأمواله

Çünkü parasıyla böbürleniyordu

لأنه أثناء شرب الماء

Çünkü su içerken

لأنه أقوى منه جسديا

Fiziksel olarak ondan güçlü olduğu için

لأنه ليس لديك إيمان

Çünkü inancınız yok

أحب توم لأنه أمين.

Dürüst olduğundan dolayı Tom'u severim.

لأنه من المحتمل أن يكون

Çünkü yanınızda oturan kişinin

لأنه فتح قلبه لها وحدثها

Nedeni, adamın ona içini açıp

لأنه هناك أطفال مثل سارة.

Sara gibi çocuklarınız olabilir.

لأنه كان الوضع الراهن حينها.

Bu, ayrıca sürer durumdu.

لأنه يوجد الكثير من الشكوك

Çünkü Paul gibi erkeklerin dinlemesi

لأنه سيجري هجر السيارات تمامًا...

çünkü artık kimse araba sürmüyor --

لأنه ببساطة عندما تتصل بالشبكة،

çünkü sadece internete bağlanarak

لأنه تم تدمير الأولين السابقين

çünkü daha önce yapılan ilk iki tanesi yıkıldı

فقط لأنه يتجاوز نطاق إدراكنا

sadece algı mesafemizin ötesine geçtiği için

لأنه قبل 10000 سنة نعرف

çünkü bizim bildiğimiz 10.000 yıl öncesiydi

لأنه يريد أن يطلق زوجته

Eşinden boşanmak istediği için

إنها تستسلم للمرض لأنه ينتشر

Hastalığa yenilme nedeni, hastalığın

لا تحتقر إنساناً لأنه فقير.

Bir insanı fakir olduğu için küçümseme.

وذلك لأنه يغير بنية تركيب الدماغ؛

Çünkü bu şey beyin yapınızı değiştiriyor,

ليس لأنه كان يحضر لتجارب أداء،

gibi oyunlara, seçmeler olduğundan değil

هذا حل عبقري لأنه جذب الناس

Bu mükemmel bir çözümdü çünkü Londra'da yaşayıp şehri çok iyi bilen

لأنه كان ضد كل شيءٍ عرفته.

çünkü bildiğim her şeye karşıydı bu fikir.

لأنه لم يكن مستعدًا لتركه يرحل

Sebebi ise pes etmeye

لأنه يمكنهم اكتشاف إذا كنت تهتم،

çünkü umursayıp umursamadığınızı anlayabilirler

لأنه بالمعنى الدقيق للكلمة، أنا أتلو.

çünkü doğrusunu söylemek gerekirse ezbere anlatıyorum.

لأنه لا أحد يحل محل الرجل

kimsenin adam yerine koymaması yüzünden

لأنه لم تنته أي من أفلامه

çünkü filmlerinin hiçbiri geçerliliğini kaybetmemiş

لأنه لا يجد نفسه مضيفًا جديدًا

çünkü kendine yeni konakçı bulamıyor

الحجر الصحي ليس بالشيء السيئ لأنه

Karantina kötü bir şey değildir çünkü

لا يحبُّ والدايَّ حبيبي لأنه فقير.

Annem ve babam, erkek arkadaşımdan hoşlanmazlar, çünkü o yoksul.

غاضبةٌ لأنه لم يتمكن من مساعدتها أحد.

Hiç kimsenin ona yardım edememesine kızgınım.

لأنه كما تعلمون أنا غير مستقر عاطفيًا.

çünkü belki bilirsiniz, duygusal açıdan değişken biriyim.

لأنه لا يوجد سر ولكن السر الأكبر

çünkü büyük sır, sezgimizin bize verdiğinden çok daha büyük

الهيب هوب نمي لأنه كان ضد المخدرات.

Hip-hop, uyuşturucuya karşı savaşı destekleyebilirdi.

لماذا؟ لأنه قال لي في تلك السنوات.

Neden? O, bana o yıllarda söylediği için.

أحضرت هذا الصندوق معي اليوم لأنه رمز.

Bugün, bu kutuyu yanımda getirdim çünkü bu bir sembol.

لأنه للأسف لم يكن لدي أي خبرة.

Ne yazık ki, hiç tecrübem yoktu.

لأنه حين كانت تعيش مع أمها وأبيها،

Çünkü anne ve babası ile yaşarken

لأنه يغير كيف ترى الشخصية الرئيسية العالم.

çünkü ana karakterin dünyayı nasıl gördüğünü değiştirir.

لأنه قد يكون متناسقاً مع نظريات منافسة

Çünkü veriler yine de muhalif teorilerle uyumlu olabilir.

لأنه في الحقيقة عندما أصابني هذا المرض،

Çünkü gerçek şu ki hastalığa yakalandığımda

لأنه فكر أن سيستمتع برؤية اليهود المقتولين.

çünkü Yahudilerin öldürülüşünü izlemekten keyif alacağını sanıyordu.

لأنه هناك كل هذا الحديث عن التكنولوجيا،

çünkü teknoloji hakkında birçok konuşma var,

لأنه في الغالب على غرار الفيلم الفني

çünkü daha çok sanat filmi tarzında

لأنه كان هناك الكثير من أحجار السماء

çünkü bir sürü gök taşı da vardı

لكنه تعرض لانتقادات لأنه تحرك ببطء شديد.

Ancak çok yavaş hareket ettiği için eleştirildi.

آسف ليس في حقيبته لأنه أناني كامل

özür onun lugatında yok çünkü tam bir egoist

اتُهم سقراط بالإلحاد لأنه لم يؤمن بزيوس.

Sokrates, Zeus'a inanmadığı için ateist olmakla suçlanırdı.

لأنه لم يكن لدي أي رغبة في التحسن.

çünkü iyileşmekle ilgilenmiyordum.

أن تسمع هذا القول طوال الوقت، لأنه حقيقي.

Bunu her zaman duyarsınız, ama bu doğru.

لأنه ذلك ما كنت أرتدي حين أقابل طلابي.

çünkü öğrencilerimle konuşurken öyle giyinirdim.

لأنه وبينما لم يحذرني أحدٌ من تحديات الانتكاسة،

Kimse beni yeniden girişin zorlukları hakkında uyarmadığı için

لكني كنت متحمسًا لأنه كان غير متوقع بالكامل.

Hiç beklemediğim bir şeydi, bu yüzden çok şaşırmıştım.

لأنه وكما تعلمون، عندما ننظر إلى مملكة الحيوانات،

Çünkü, hayvanlar alemine baktığımızda

لأنه لا تزال هناك مسافة علينا أن نقطعها.

çünkü hâlâ gitmemiz gereken bir yol var.

لأنه من المحتمل ان يلدغك في طريقك للمنزل،

çünkü yolda sizi sokma ihtimali vardır,

لأنه في صحنٍ أصغر يمكن أن تراها مملوئة

çünkü küçük tabaklarda olunca daha dolu görünüyor

لأنه في العديد من الأفلام تظهر هذه الأسماء

çünkü bir çok filminde bu isimler çıkıyor karşımıza

لأنه عندما ننظر إلى وسائل الإعلام الرئيسية لدينا

biz çünkü ana akım medyamıza baktığımızda

لأنه وفقًا لعمالقة التكنولوجيا وغيرهم من المسؤولين التنفيذيين

Çünkü teknoloji devlerine ve diğer yönetici insanlara göre

لأنه مرن بالداخل مع النقطة التي يخرج منها

işte içerisi akışkan olduğu için çıktığı nokta ile

لقد تعرض فابيوس للإهانة لأنه سمح لعدوه بالهرب.

Fabius hasmının kaçışına izin vermesinden ötürü küçük düşürülmüştü.

يتطور الجانب الأيسر أكثر بكثير، لأنه يُشغَّل أكثر

sol taraf daha fazla gelişiyor

لأنه تم ترحيله إلى المكسيك عندما كنت في الثالثة،

onu ne kadar çok özlediğimi ve onu altı yıldır görmediğimi

لأنه عامل حيوي في نجاحي في إقتصاد القرن الـ21.

bu 21. yüzyıl ekonomisinde başarılı olmam için çok önemli.

لكن علينا محاربة هذا الوئام لأنه يثير الإدراك الانتقائي،

Fakat bu uyumla mücadele etmeliyiz çünkü bu uyum seçici algıyı tetikler,

لذلك أريد حقًا التحقق من صحة هذا، لأنه حقيقي.

Bunu gerçekten doğrulamak istiyorum, çünkü olan bu.

الآن دعونا نتذكر تلك الأيام. لأنه حان الوقت للابتسام

şimdi haydi hatırlayalım o günleri. Çünkü artık gülümseme zamanı

لم يكن يريد أن يكون عبئا على عائلته لأنه

Ailesine yük olmak istemiyordu çünkü

لأنه لا يتوافق مع روح المساواة في ذلك العصر.

çağın eşitlikçi ruhuyla bağdaşmadığı için kaldırıldı .

وتنفيذها بلا عيب ... لأنه إذا حدث خطأ ما ، فلن

uygulaması gerekecekti ... çünkü bir şey ters giderse, astronotların

لأنه جرى تحديد المرأة مع الطبيعة منذ فترة طويلة.

çünkü kadın eskiden bu yana doğayla ilişkilendiriliyor.

كل من هُوَ وحيد، وحيد لأنه خائف من الآخرين.

- Yalnız olan herkes diğer insanlardan korktuğu için yalnızdır.
- Yalnız olan her insan başkalarından korktuğu için yalnızdır.

لأنه في الحقيقة كل الأبحاث التي أُجريت في العالم-

Çünkü gerçekten yapılan dünyadaki araştırmalarda -

لم يكن على توم إخباري، لكني مسرورة لأنه فعل.

Tom bana söylemek zorunda değildi ama söylediğine memnunum.

لأنه عمل كل يوم منذ أن بلغ من العمر 16

Çünkü 16 yaşından beri her gün çalışıyor

ولكن يمكننا توسيع نطاق ذلك السؤال، لأنه سؤال جيد جداً

Fakat, bu soruyu genişletebiliriz çünkü çok güzel bir soru --

لأنه كان لديه مصلحة أراد أن يأخذ زوجة الرجل الآخر

çünkü çıkarı vardı diğer adamın karısını almak istiyordu

لأنه كان حقًا أحد الأشياء المعروفة خطأ في المجتمع PTT

Çünkü gerçekten toplumda yanlış bilinen şeylerden bir tanesiydi PTT

لقد قلت للتو أن الوضع المالي لأسرته ليس جيدًا لأنه

Az önce de söylemiştim ailesinin maddi durumu iyi değil çünkü

تم إلغاء العنوان خلال الثورة الفرنسية ، لأنه لا يتوافق مع

Unvan, Fransız Devrimi sırasında çağın eşitlikçi ruhuyla

وقت سابق ، لأنه تم اقتباسها بالفعل من قبل مؤرخ لاتيني.

, çünkü aslında bir Latin tarihçi tarafından alıntılanmıştı.

وفي نهاية المعركة ، عندما تنتهي المعركة ، يأسف لأنه لم يُسمح

Ve savaşın sonunda, her şey bittiğinde, kralına katılmasına