Translation of "من" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "من" in a sentence and their turkish translations:

- اخرج من السّيّارة من فضلك.
- انزل من السّيّارة من فضلك.

Lütfen arabadan inin.

- من مات؟
- من توفي؟

Kim öldü?

- من أنت؟
- من أنتَ؟

- Sen kimsin?
- Siz kimsiniz?

- من يدري؟
- من يعلم؟

Kim bilir?

- من أنت؟
- من أنتِ؟

- Sen kimsin?
- Siz kimsiniz?

- استحم من فضلك.
- استحما من فضلكما.
- استحموا من فضلكم.
- استحممن من فضلكن.

Lütfen banyo yapın.

من؟

Kim?

من الذي قاتلت من أجله؟

Hangi biri için mücadele ettiniz ki?

يتكون من العديد من الغرف.

bir çok odadan oluşuyor tabi

- مع من أتكلم؟
- من معي؟

Ben kiminle konuşuyorum?

- من فاز؟
- من الذي ربح؟

Kim kazandı?

- من رسم ذلك؟
- من رسمها؟

Onu kim çizdi?

أكثر من القهوة, من فضلك.

Biraz daha kahve, lütfen.

- من هؤلاء الأشخاص؟
- من هؤلاء ؟

- Şu kişiler kim?
- O insanlar kim?

حرمت بالفعل الكثير من الناس من الاستفادة من الفضاء

mahrum bıraktı ve bizim uzayın nadir kişiler, zenginler

نشتري العديد من المنتجات من أنحاء كثيرة من العالم.

Biz bir çok ürünü dünyanın bir çok yerinden alıyoruz

- من فضلك تعال.
- من فضلك تعالي.
- تعال من فضلك

Lütfen gel.

كان القلب مكونا من جدار من الخيالة، حوالي10,000 من الفرسان من جميع أنحاء الإمبراطورية

Onların ön cephesi süvari duvarıydı, yaklaşık İmparatorluğun her tarafından 10.000 atlı - Medes

- قارورة مياه ، من فضلك.
- أريد كأسا من الماء من فضلك.

- Bir bardak su, lütfen.
- Bir bardak su lütfen.

من يجلس بجانبك يعاني من الإدمان،

bir bağımlılıkla boğuşuyor olma ihtimali var

مسيحيين من الصين، مسلمين من الصين،

Çinli Hristiyanlar ve Çinli Müslümanlarla

من أين أعرف أنا (من نفسي).

Bunu nereden biliyorum kendimden.

وهناك نوع من من الاحتفال بالكمال؟

mükemmelliği kutlamaya değer buluyoruz?

وتزيد من دون قصد من ارتباطها

Böylece girişimci olumsuz kayıplar elde ederek

وصوتك من الانفجار جاء من اسطنبول

ve patlamadan çıkan sesin İstanbul'dan

من العديد من الوظائف أو المشاريع

birçok işten veya projeden

- من تظن نفسك؟
- من تحسب نفسك؟

Kim olduğunu sanıyorsun?

آلاف من الشخاص ماتوا من الجوع.

Binlerce insan açlıktan öldü.

- من يحب الحرب؟
- من يريد الحرب؟

Kim savaşı sever?

من فضلك، توقف من اللعب بقبعتك.

Lütfen şapkanla oynamayı bırak.

أعطني كأساً من الماء من فضلك.

Lütfen bana bir bardak su ver.

- خسروا من جديد.
- خسرن من جديد.

Onlar yine kaybettiler.

- من بحث وجد.
- من يبحث يجد.

- Arayan bulur.
- Kim ararsa, bulur.

من أين تأتي هذه الرؤية، تأتي من هنا. من هذه العملة.

işte o vizyon nereden geliyor, işte buradan geliyor. O paradan.

كان بيبرس من أصل تركي، إما من الكيبتشاك أو من الكومان

Baybars Türk kökenliydi,Kıpçak yada Kuman kökeninden geliyordu.

ووحدة من حوالي ألف من المشاة من النخبة الإنكشارية في الخلف،

ve arkada yaklaşık 1.000 Yeniçeri,

أكثر من 90 بالمئة من زيارات صفحة وِب من محركات البحث.

Bir web sayfası ziyaretçilerinin %90'ından daha fazlası arama motorlarındandır.

من لهم؟

Onlar kiminle konuşmalı?

من الماضي

Henüz geçmişten gelen

من الفخ.

tuzaktan kaçtı .

من حوله.

çevresinde öldürüldü.

من جديد?

tekrar davet etti ?

من تنتظر؟

Kimi bekliyorsun?

من مدرسك؟

Öğretmenin kimdir?

من يهمّه؟

- Kimin umurunda?
- Kime ne?

من هناك؟

- Kim var orada?
- Kim var?

من بعدك

- Önce siz buyurun.
- Önden sen.
- Önce siz geçin.

من سيساعدني؟

- Bana kim yardım edecek?
- Kim bana yardımcı olabilir?

من فضلك

Lütfen!

من وظّفك؟

Sana kim iş verdi?

من هو؟

- O kim?
- O kimdir?

من بالباب؟

Kapıdaki kim?

من الغائب؟

Kim eksik?

من يحبك؟

Sana kim aşık?

من سيواسيها؟

Kim onu teselli edecek?

من هنا.

Bu taraftan.

من أنا؟

Ben kimim?

من الطارق؟

Kapıyı kim çalıyor?

من القائل؟

- Kim söylüyor?
- Kim diyor bunu?

من؟ أتقصدني؟

Kim? Ben mi?

من هؤلاء؟

Şu adamlar kimdir?

من هم؟

Onlar kimdir?

من سيصدّقه؟

Ona kim inanacak?

حيث لم أتمكن من رؤيته من قبل

Daha önce göremediğim yerde

وكان من المفترض أن نقلّهم من المطار.

Biz de onları havaalanından alacaktık.

ليتمكنوا من إزالة السموم من مجرى دمك.

toksinleri kanınızdan atabilmesi için sülfüre ihtiyacı var.

للتأكد من استفادة عدد أقل من الأشخاص

sığınma yasalarında köklü değişiklikler yapıyor.

‫لست من عشاق هذا النوع من الأطعمة.‬

Bu tür lezzetler hiç bana göre olmamıştır.

‫تفقد الكثير من حرارتك‬ ‫من خلال الأرض.‬

Isının büyük kısmını zeminden kaybedersiniz.

من حيث ذلك الجانب الأساسي من الصّحّة.

tam 10 yıl yaşlandırıyor.

منحوتةً يدويًا من نوعٍ نادرٍ من الخشب،

nadir bir ahşaptan elle oyulmuş,

من البلاستيك إلى مواد مشتقة من الطبيعة،

plastikten doğal materyallere,

أنحدر من عائلة مكونة من خمسة إخوة،

Beş erkek çocuklu bir aileden geliyorum,

‫نجت من الفهد بمعجزة من نوع ما،‬

Mucize eseri pars onu öldürmemiş,

أما من تكون إجابتهم أقرب من الوسط

Cevapları ortaya yakın olanlar doğru ya da yanlıştan

نحن قلقون من أنهم يتهربون من الضرائب.

Vergi kaçırmalarından endişeliyiz.

أكبر من خوفي من الظهور كقاضية ضعيفة،

kırılgan gözükme korkumdan daha büyük olduğunu anladığımda,

ونهضنا من عمليتي انقراض للوظائف من قبل.

meslek kaybına uğradık ve toparlandık.

وبالرغم من أن هؤلاء المغفلون من المفترض

Bu moron saydığım kişiler

خوفا من تلك الحيوانات من هذه الشخصيات

o hayvanların bu figürlerden korkarak

كان فاتح بورتاكال من أول من زاروه

onu ilk ziyarete gidenlerden biri de Fatih Portakal'dı

هناك العديد من الأنواع المختلفة من النمل

karıncaların yine bir çok farklı türü var

واحد من كل أربعة من رجال دافوت.

adamından biri öldürüldü ya da yaralandı.

العديد من الغارات تم شنها من الوادي.

Çeşitli noktalardan çıkış vardı.

المنبعثة من الوقود الأحفوري المشتق من الكربون.

üçte birini atmosfere dengeleyebilir.

يمكنك مشاهدته من خلال الفتح من هناك

oradan açarak izleyebilirsiniz

يُستخرج الحمض النووي من عينة من الدم.

DNA bir kan örneğinden elde edilir.

الكثير من الناس يخرجون من دار السينما.

Bir sürü insan sinemadan çıkıyor.

من المهم أن تتذكر من هم أصدقاؤك.

Arkadaşlarının kim olduğunu hatırlamak önemlidir.

- جدي من أهل أوساكا.
- جدي من أوساكا.

Büyükbabam Osaka'lıdır.

اشترىت عدد قليل من الكتب من المكتبة.

Kitapçıdan birkaç kitap aldım.

أنواع كثيرة من الحيوانات اختفت من الأرض

Dünyadan birçok hayvan türü yok oldu.

- أنتهيت من فطورك؟
- هل انتهيت من فطورك؟

Kahvaltını bitirdin mi?