Translation of "لديّ" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "لديّ" in a sentence and their turkish translations:

- لديّ جار مسلم.
- لديّ جارة مسلمة.

Müslüman bir komşum var.

‫لديّ حبل.‬

Bir halatım var.

لديّ خيالات.

fantezilerim var.

لديّ أخوةٌ.

Benim bir kız kardeşim var.

قلت: "نعم لديّ.

''Elbette var.'' dedim,

لديّ ذاكرة انتقائية.

İşime gelmeyen şeyi hatırlamam.

ليست لديّ شهية.

Hiç iştahım yok.

لديّ زكام شديد.

Benim kötü bir soğuk algınlığım var.

ليس لديّ صديقة.

Kız arkadaşım yok.

ليس لديّ عذر.

Benim bir mazeretim yok.

ليس لديّ إخوة.

Hiç erkek kardeşim yok.

ليس لديّ وقت.

Ben zaman için sıkıştım.

لديّ عشرة أقلام.

Benim on dolma kalemim var.

لديّ وظيفتي الخاصّة.

Kendi işim var.

- أنا متزوج و لديّ أطفال.
- أنا متزوّجة و لديّ أطفال.

Evliyim ve çocuklarım var.

وكان لديّ عجيزة مسطحة.

ve düz bir popom vardı.

لديّ بعض الملابس لك.

Senin için bazı kıyafetlerim var.

كان لديّ مدرّسون جيّدون.

Benim iyi öğretmenlerim vardı.

‫لديّ مياه هنا...‬ ‫ليس لديّ طعام كثير، ولكنني أحضرت لك هذا.‬

Burada su da var. Çok yiyecek yok ama sana bunu getirdim.

‫هذا أحد الأمور المحببة لديّ.‬

En sevdiğim şeylerden biri. Tamam.

‫لديّ هذا.‬ ‫السمك غير مضمون.‬

Elimde bu var. Balığın ise garantisi yok.

‫لديّ حربة...‬ ‫وذئب يبدو عدوانياً!‬

Bir mızrağım... Ve sinirli görünen bir kurt var.

لم يكن لديّ وقت للأكل.

Benim yemek için vaktim yoktu.

لديّ صديق يعيش في إنكلترا.

İngiltere'de yaşayan bir arkadaşım var.

أيمكنك أن تحزر ما لديّ؟

Neye sahip olduğumu tahmin edebilir misin?

وكنت أفكر أنّه ليس لديّ عجيزة.

ve kalçam olmadığı zamanları düşünmeme sebep oluyor.

بدأت بإنشاء المدارس. لديّ مدرستان الآن.

Okullar kurmaya başladım. Şu an iki tane okulum var.

- لديّ أخ واحد.
- لي أخ وحيد.

Bir erkek kardeşim var.

ليست لديّ أيّ مشاكل في المعدة.

Benim herhangi bir mide problemim yok.

- لم يكن لديّ أيّ شيء آخر أقوم به.
- لم يكن لديّ أيّ شيء آخر أفعله.

Yapacak başka bir şeyim yoktu.

فعندما يكون لديّ فأنا غير مهتمة به.

sonradan sahip olduğumda onunla ilgilenmiyorum.

لأعيش، لا أحتاج إلى أكثر ممّا لديّ.

Yaşamak için, sahip olduğumdan fazlasına ihtiyacım yok.

‫يا للعجب، لديّ بعض الأنباء غير السارة.‬

Tanrım, kötü bir haberim var çocuklar.

لأكون صريحة معكم، لم يَكن لديّ أهداف،

Dürüst olmak gerekirse benim amaçlarım da yok;

‫كان لديّ طاقة هائلة لأعلّم ما استفدته.‬

Geri verecek çok enerjim vardı.

لديّ إحساس أني كنت هنا من قبل.

Daha önce burada bulunduğuma dair bir hisse sahibim.

لديّ صديق يعمل عند وكالة الفضاء الأمريكية.

NASA için çalışan bir arkadaşım var.

لذلك فليس لديّ بالضرورة اليوم نفس التساؤل بشأن التعليم

İdealist ve belki de deneyimsiz bir üniversite mezunu olarak

المشكلة هي أنني لم يكن لديّ ما أقوله له.

Sorun benim ona söyleyecek bir şeyim olmamasıydı.

ليس لديّ الوقت الكافي كي أفسّر لك هذا بالتّفصيل.

Onu sana ayrıntılı olarak açıklamak için yeterli zamanım yok.

‫وأدركت فجأةً أن لديّ طاقة للالتقاط الصور‬ ‫وتصوير الأفلام مجددًا.‬

Birden tekrar fotoğraf ve film çekmek için enerjim olduğunu fark ettim.

‫كل ما لديّ هنا كمأوى‬ ‫هو فقط نبات خلنج مبلل وطحلب وصخر.‬

Burada sığınak yapabileceğim tek şey ıslak çalılar, yosun ve taşlar.

حتى هذا اليوم، لا فكرة لديّ لماذا انتشرت الجماعات الفاشيّة في "مونتفيدو".

Neden, hâlâ bilmiyorum ama Montevideo'da faşist gruplar yayılmıştı.

- ليس لدي وقت.
- ليس عندي وقت.
- ما عندي وقت.
- ليس لديّ وقت.

Zamanım yok.

ويمكنني أن أحصل على كلّ ذلك أيضًا فقط لو كان لديّ ...، فقط لو غيّرت ...

Eğer ben de... Değişseydim... Ben de öyle olabilirdim.

لأنّه ليس لديّ أطفال... ولا تروق لي قوانين الميراث، وإن تركت الأمر للدولة، فستتدخّل البيروقراطية،

Benim çocuğum yok ve veraset kanunlarını pek sevmiyorum. Bunu devlete bırakırsam bürokrasinin eline geçer.