Translation of "مسلمة" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "مسلمة" in a sentence and their turkish translations:

كانت لفاضل صديقة مسلمة.

Fadıl'ın Müslüman bir kız arkadaşı vardı.

كانت أمّ سامي مسلمة.

Sami'nin annesi Müslüman'dı.

تزوّج إسحاق بامرأة مسلمة.

İzak Müslüman bir kadınla evlendi.

تعرّف فاضل على امرأة مسلمة.

Fadıl, Müslüman bir kadınla tanıştı.

تزوّج سامي من امرأة مسلمة.

Sami Müslüman bir kadınla evlendi.

تزوّج سامي من فتاة مسلمة.

Sami Müslüman bir kızla evlendi.

لأنني من بلد ذو غالبية مسلمة.

bir daha ABD'ye dönemememe sebep olabilir.

- لديّ جار مسلم.
- لديّ جارة مسلمة.

Müslüman bir komşum var.

كان سامي من أسرة مسلمة ملتزمة.

Sami dini bütün bir aileden geliyordu.

اعتقد سامي أنّ ليلى كانت مسلمة.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu düşündü.

تعرّف سامي بامرأة مسلمة على الانترنت.

Sami internette Müslüman bir kadınla tanıştı.

كان فاضل يواعد امرأة مسلمة من مصر.

- Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadınla çıkıyordu.
- Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadınla flört ediyordu.

كان فاضل يواعد فتاة مسلمة من مصر.

- Fadıl, Mısırlı Müslüman bir kızla flört etti.
- Fazıl Mısırlı Müslüman bir kızla çıkmıştı.

بدأ فاضل يواعد فتاة مسلمة من مصر.

Fadıl, Mısırlı Müslüman bir kızla çıkmaya başladı.

لم يكن سامي يعلم أنّ ليلى مسلمة.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu bilmiyordu.

لم يعلم سامي أبدا أنّ ليلى مسلمة.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu hiç bilmiyordu.

تعرّف سامي على أسرة مسلمة في تورونتو.

Sami Toronto'da Müslüman bir aileyle tanıştı.

أراد سامي أن يتزوّج من امرأة مسلمة.

Sami Müslüman bir kadınla evlenmek istiyordu.

وقع سامي في حبّ فتاة مسلمة اسمها ليلى.

- Sami Leyla adında Müslüman bir kıza âşık oldu.
- Sami Leyla isimli Müslüman bir kıza abayı yakmıştı.

لم يكن فاضل يستطيع أن يتزوّج بفتاة غير مسلمة.

Fadıl, Müslüman olmayan bir kadınla evlenemezdi.

وقع فاضل بشكل عميق في حبّ فتاة مسلمة من مصر.

Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadına derinden aşık oldu.

تعرّف سامي على فتاة مسلمة، وقع في حبّها و تزوّجها.

Sami Müslüman bir kızla tanıştı, sonra ona âşık oldu ve evlendi.