Translation of "قيد" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "قيد" in a sentence and their turkish translations:

هي على قيد الحياة!

- O hayatta!
- O yaşıyor!
- O canlı!

وجدناها على قيد الحياة.

Onu canlı bulduk.

إن كنتم على قيد الحياة،

Eğer hayattaysanız

يمكننا البقاء على قيد الحياة

hayatta kalabiliriz

‫مدفوعاً برغبته للبقاء على قيد الحياة،‬

Hayatta kalma arzusu kamçılandığında

بأن الطريقة الوحيدة للبقاء على قيد الحياة

hayatta kalmanın tek yolu

حُرقت عمة زوجي الكهلة على قيد الحياة.

Kocamın yaşlı teyzesi diri diri yandı.

إنه النظام الذي يبقيك على قيد الحياة،

Sizin yaşam destek sisteminiz

إذا كان محظوظا معه وعلى قيد الحياة

şanslıysa ve yanındaysa ve hayattaysa

والبقاء على قيد الحياة في فصل الشتاء.

ve kışın hayatta kalır.

من بطل Hrolf الباقي على قيد الحياة.

bağlılık sözü almanın iyi bir fikir olacağını düşünüyor .

لا يزال كلا الأخوين على قيد الحياة.

Erkek kardeşlerin her ikisi de hâlâ hayatta.

بأنّي أنا محظوظة لأن أبقى على قيد الحياة،

hayatta olduğum için ne kadar şanslı olduğumu,

‫إنه شيء رائع أن تكون على قيد الحياة‬

kadınlar ve kızlar müthiş bir çözüm ihtimali.

‫ظاهرة الضوء الحي هذه لا تزال قيد التفسير.‬

Bu canlı ışık olgusunu daha yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

اهتم به للبقاء على قيد الحياة حتى اليوم

bugüne kadar ayakta kalmasını o bakımlar sağladı

بما أن هذا الفيلم لا يزال قيد المشاهدة

bu film de hala izlendiğine göre

ونحاول البقاء على قيد الحياة عن طريق الصيد

ve avlanarak hayatta kalmaya çalışıyoruz

لولا مساعدتها لم اكن علي قيد الحياه الان

Onun yardımı olmasa, şu an hayatta olmam.

تحدَّت بشكل حاسم رغبتي في البقاء على قيد الحياة.

yaşama isteğime büyük bir darbe vurmuştu.

موصولاً بالأجهزة التي تراقب إمكانيّة بقائه على قيد الحياة.

parlak ve beyaz bir yoğun bakıma yetiştim.

‫إزالة القرون‬ ‫بينما ما يزال الحيوان على قيد الحياة،‬

Hayvanın diri diri boynuzunu sökmek,

والسجن كان يعني وحشةً كبيرةً. وللبقاء على قيد الحياة،

Hapiste olmak büyük bir yalnızlık çekmek demekti. Hayatta kalmak için

ولكن بما أن هذا الفيلم لا يزال قيد المشاهدة

ama bu film hala daha izlendiğine göre

بالطبع إذا كنا على قيد الحياة في هذه الحالة

tabi biz bide bu durumda hayatta isek

على أي حال ، لن يكون العالم على قيد الحياة.

her halde dünya da canlı kalmazdı.

من دون الهواء ، لن يبقى شيء على قيد الحياة.

Havasız hiçbir şey yaşayamazdı.

اليوم هناك ستة فصائل على قيد الحياة يٌصنفوا فى فئتين .

Bugün ise sağ kalan altı türü var ve iki gruba ayrılıyorlar.

والذي بقي على قيد الحياة لسنوات في معسكر نازي للمعتقلين.

uzun yıllar hayatta kalmayı başaran bir nörolog ve psikiyatrist.

بقي 3 مسافرين من 98 مسافر فقط على قيد الحياة

98 yolcudan ancak 3'ü hayatta kaldı.

نحن تحسنا في ابقاء الناس على قيد الحياة بعد سكتات قوية.

Sadece şiddetli felç geçiren insanları hayatta tutmakta daha iyi olduk.

لكن لم أكن أعلم أنني سأعلّم مهارات للبقاء على قيد الحياة.

hayatta kalma becerileri öğreteceğimi bilmiyordum.

‫كل بضع دقائق، سيكون هناك‬ ‫قرار مهم خاص بالبقاء على قيد الحياة.‬

Her birkaç dakikada önemli bir hayatta kalma seçimi yapmanız gerekecek.

ويعد كانشا شيربا آخر شخص على قيد الحياة من تلك البعثة الأصلية‏.

Kancha Sherpa, bugün o ilk tırmanış ekibinden hayatta olan tek kişi.

ولا فيلة وعند الصباح ان بقيت على قيد الحياة ولم تغرق مع

olduğu için birçok hayvan da onları özlüyor

البحر الميت على قيد الحياة ، انه يجذب السياح من جميع بقاع العالم .

- Ölü Deniz yaşıyor: dünyanın her köşesinden turist çekiyor.
- Lut Gölü yaşıyor: dünyanın her köşesinden turist çekiyor.

وأنا المنتمي إلى سكان شيربا‏، آخر من بقي على قيد الحياة من البعثة‏.

Bugün tırmanış ekibinden hayatta kalan tek kişi benim.

كان سامي مرغما على الاعتراف أنّه كان بحاجة للمساعدة للبقاء على قيد الحياة.

Sami hayatta kalmak için yardıma ihtiyacı olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı.

خرج من المستنقع على ظهر فيله الوحيد الباقي على قيد الحياة، ويعتقد أنه السوري الشجاع

Bataklıktan hayatta kalan son filinin sırtında çıkıyor, büyük ihtimalle "Cesur Suriyeli"

‫جزء من البقاء على قيد الحياة ‬ ‫هو أن تعرف متى‬ ‫لا تقوم بمجازفات لا داع لها.‬

Hayatta kalma yollarından biri, gereksiz riskler alınmayacak zamanı bilmektir.

بالاشتباك الذي أعقب ذلك، لم يبق أحد على قيد الحياة، حيث سقط العديد من الطليعة العثمانية

Ardından gelen göğüs göğüse savaşta onlara yer verilmedi, Osmanlı generallerinden biri birçok personel

‫وبالطبع، فإن إنسان الغابة‬ ‫يسعى للعيش والبقاء على قيد الحياة‬ ‫في بيئة مُدمرة وقد يسعى ليدافع عن نفسه.‬

orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.

- لولا حزام الأمان لما بقيت على قيد الحياة.
- لولا حزام الأمان لما كنت حياً الآن.
- لولا حزام الأمان لما كنت حية الآن.

Eğer emniyet kemeri olmasaydı şu an hayatta olmazdım.