Translation of "فرص" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "فرص" in a sentence and their turkish translations:

وإتاحة فرص التعليم،

ve eğitime erişim

أتيحت فرص جديدة:

yeni fırsatlar boy gösterdi:

كان لديهما فرص محدودة.

Onların kısıtlı olanakları vardı.

و فرص كبيرة محتملة

Ama krizlerin sunduğu fırsatların da farkındalar.

فرص التواجد هنا متناهية الصغر.

Burada olma şansı sonsuz küçüktür.

مع فرص محدودة للاستكشاف العلمي.

bilimsel kaynakları sınırlı bir lisede okumuştum.

فرص القضاء على الفقر المدقع،

Şiddetli yoksulluğu sona erdirecek,

لكن هذه هي فرص لكسب أرزاقهم.

Bunlar kendi geçimlerini sağlamaları için bir imkân.

هذه الأهداف تضع نصب أعيننا فرص عصرنا،

Bu hedefler bize hayatımızın önemli anlarını ve fırsatlarını sunar.

‫كل فرص الصيد هذه تجذب النمور الأخرى.‬

Ortada bunca av olması başka jaguarları da buraya çekiyor.

أنفتحت على الكون وما يمنحه لي من فرص،

Hayatın bana sunduklarına kendimi açtım

فهناك فرص أعلى من عدم حصولك على المكافأة

o zaman ikramiye alma ihtimali düşer,

بأن لدي في أحسن الظروف 35% من فرص النجاة.

uzun dönem sağ kalma şansımın yüzde 35 olduğunu söylediler.

بأن الجميع يجب أن يحصلوا على فرص متساوية في التعليم

eşit bir hak olması gerektiğine

‫ومقارنة بالرجال ،‬ ‫تقل فرص حصول النساء أصحاب الحيازات الصغيرة على الموارد ،‬

Bu da ''küçük çiftlik sahibi'' anlamına geliyor.