Examples of using "صغيرًا" in a sentence and their turkish translations:
Bu yüzden küçük bir fabrika kurdu
yani az bir rakam değil
küçük ya da büyük olsun,
1960'lar ve 70'lerde küçük bir çocuktum,
Bu küçük adamın: "Manhattan'daki bu yere
ve küçük bir sesin çıktığını duyuyorum "uf mu olmuşsun?''
Çocukluğundan beri, John pullar toplamaktadır.
Küçük bir miktar para biriktirdi ve Hindistan'a gitti
En küçük atomaltı parçacığı kadar ufak olabilir
Kemal Sunal'ın oynadığı ilk filmlerden bir tanesi çok küçük bir rolu vardı
küçücük birşey olabilir uygun şartlar ve tedavi sağlanmaz ise ölüme kadar gidebilir
Lem'in Ay'a iniş için yalnızca ekipman ve yakıta ihtiyacı olduğundan, küçük