Translation of "حقيقية" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "حقيقية" in a sentence and their turkish translations:

مشاكل حقيقية،

gerçek sorunlar,

أرقام حقيقية،

gerçek sayılar,

عواقب حقيقية.

gerçek sonuçlar.

وعبقرية عسكرية حقيقية.

ve gerçek bir askerî deha.

‫تقلصات حقيقية بالمعدة،‬

Midemde ciddi kramplar var.

هذه قصة حقيقية.

Bu hikaye gerçek.

إنها جلسة عشاء حقيقية.

Tam bir akşam yemeği yani.

أصبح حقيقية في الصين.

orada gerçek oldu bile.

لقد كانت مشكلة حقيقية.

Bu ciddi bir problemdi.

هل كانت قصتها حقيقية؟

Onun hikayesi doğru muydu.

تبدو تلك اللآلئ حقيقية.

- Bu inciler gerçek görünüyor.
- Bu inciler gerçek gibi.

هل لديكم قهوى حقيقية؟

Hiç gerçek kahven var mı?

ثم نبدأ باتخاذ إجراءات حقيقية.

Sonra harekete geçmeye başlarız.

لا يمكن أن تكون حقيقية.

bu doğru olamazdı.

وبالتالي هناك حاجة حقيقية لإعادة التفكير.

Ve burada yeniden düşünmeye gerçekten ihtiyaç var.

حتى لو كانت قصة بيل حقيقية

Belle'in hikâyesi doğru bile olsa

إذا كانت قصة، هل هي حقيقية؟

Bu bir hikâye ise doğru mu?

حسنًا! هذه هي جمجمة بشرية حقيقية.

Bu gerçek bir insan kafatası.

لم لا تحصل على وظيفة حقيقية؟

Neden gerçek bir işe girmiyorsun?

‫تقلصات حقيقية بالمعدة،‬ ‫أعرف جيداً ما سببها،‬

Midemde ciddi kramplar var. Ne olduğunu çok iyi biliyorum.

إنها ليست فقط غير حقيقية، إنها خطيرة،

Sadece doğru olmamakla kalmıyor, tehlikeli de

لرؤية نفسي مُمَثلة في الثقافة بصورة حقيقية

temsil edilirken görme beklentilerimin, başka insanların da beklentileri

فقط في حالة كونها صحيحة، هي حقيقية

Ancak doğru ise gerçek olabilir.

وذلك يعني أن الفقر يترك ندبة حقيقية،

Bu, yoksulluğun kalıcı iz bıraktığı ve

‫فقلت في بالي: "هذه مشكلة حقيقية الآن.‬

"Bu ciddi bir sorun." diye düşündüm.

دربنا مئات الأشخاص على إختيار وظيفة حقيقية.

gerçek mesleki kararların nasıl alınacağı hakkında yüzlerce insana koçluk yaptık.

يهمها نشر ورقتها العلمية، كانت هذه مشكلة حقيقية

genç bir araştırmacının gözünde gerçek bir problemdi.

إذا كانت حقيقية، هل هي مدعّمة ببيانات واسعة النطاق؟

Eğer doğruysa bunu destekleyen geniş ölçekli bulgu var mı?

ولكن هذه الدراسة البريطانية بينت ملاحظة حقيقية عن التفاؤل

Ama bu araştırmanın ayrıca iyimser yönleri de var:

الصورة التي تشاهدها الآن تحتوي على صورة تسونامي حقيقية

şu anda izlediğiniz görüntüde gerçek bir tsunami görüntüleri mevcut

لا يعلم إن كانت هذه الشجرة حقيقية أم لا.

O ağacın gerçek olup olmadığını bilmiyor.

كانت هناك فرصة ضائعة حقيقية في بعض النواحي بعد الأزمة.

Krizden sonra bazı açılardan gerçek bir fırsat kaçtı.

لا أرى أي طريقة يمكن أن تكون فيها القصائد حقيقية.

Şiirlerin gerçek olmasının bir yolu olduğunu görmüyorum.

أم كانت المشاهد التي كتبها عائلة سمبسون حقيقية بشكل غريب؟

yoksa Simpsons'ların yazdığı sahneler garip bir şekilde gerçek mi oluyordu?

أستمر بفعل هذا، لأن كما تعلمون، إذا كنت أملك قوى سحرية حقيقية،

Bunu yapmaya devam ediyorum çünkü bildiğiniz gibi,

لم أشعر أنها فكرة صحيحة٬ لم أشعر أنها صادقة ٬ لم أشعر أنها حقيقية

doğru, samimi ve gerçek gelmiyordu.