Examples of using "حفر" in a sentence and their turkish translations:
çıkarmak için kazdı kazdı daha da derine gidiyor
o bölge kazıldı
Sekizinciyi kuyuyu kazmak bir riskti.
Regoliti gerçekten iyi şekilde topluyor.
Eski madenciler bu tünelleri elle kazmışlar.
yahu biz yer altını kazıp bomba koymayı düşündük az önce
sonrasında onu kendi mezarını kazmaya zorlar ve kellesini alır, takipçilerini ise kazığa oturtturur.
"Tamam, bunlar öldürdüğü hayvanlar." Öldürdüğü hayvanlara, küçük izlere ve kumdaki kazılara baktım.
Ama bu yumuşakçalardan bazıları, delici tam olarak kabuğun tepesinde, abdüktör kasın üstünde olursa gevşiyor.