Translation of "بعيداً" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "بعيداً" in a sentence and their turkish translations:

سيرميه بعيداً

bir kenara atardı

ليس بعيداً.

O kadar uzak değil.

اِبقَ بعيداً عني.

Benden uzak durun.

المكان ليس بعيداً عن باريس.

Paris'e uzak değildir.

بعيداً عن عائلتي وأصدقائي ومواجهة التحديات.

Fakat ailem, arkadaşlarım ve meydan okumalar dışında

‫وترى انعكاساً بعيداً، يتلألأ بسبب الحرارة،‬

sıcak dolayısıyla uzakta parlayan bir yansıma görebilirsiniz.

- اتركني و شأني.
- اذهب بعيداً.
- ارحل.

Defol.

رقم ثمانية: ابقَ بعيداً عن الأعشاب الضارة.

Sekiz numara: Gereksiz ayrıntıdan kaçının.

أخذت بيد الرجل. أعلى رأسي المنفجر بعيداً.

Adamın elimi tuttum, kafamın üstü uçtu gitti,

‫إنها تدفعني بعيداً جداً عن حطام الطائرة.‬

Beni enkazdan oldukça uzağa sürüklüyor.

حلق الطائر بعيداً حتى غاب عن الأنظار.

Kuşlar uçarak uzaklaştılar ve gözden kayboldular.

من الأفضل لك أن تبقى بعيداً عن توم.

Tom'dan uzak kalman daha iyi.

‫بسبب هذه الرياح، ‬ ‫طرنا بعيداً 6 كيلومترات غرب الحطام.‬

Rüzgâr sayesinde, enkazın altı kilometre batısına savrulduk.

المستقبل الذي سيذهب بالامارات بعيداً. بينما تضع الدول خططاً

Emirates'i çok uzağa götürecek olan gelecek. Devletler , kamu gelirini artırmak

لأنّك إن كنتِ عاهرة، على الكاميرا أو بعيداً عن الكاميرا،

Çünkü kamera önünde ya da değil, fahişeyseniz,

‫تريد أن تعيش كمجموعة‬ ‫بين الأغصان بعيداً عن الحيوانات المفترسة.‬

Bir topluluk hâlinde ağaçlarda ve avcılardan uzakta yaşarlar.

كما وصفته الصحف البريطانية بعيداً عن انظار والده الذي رفض

akademik ve pratik yolu planlıyordu bir anda ülkenin başkanı olana kadar

كنت أهرب بعيداً عن المنزل أنام في العراء في شوارع لندن

Evden kaçmıştım ve Londra'daki izbe sokaklarda uyuyordum.

‫ولكن هذا سيأخذني إما جهة اليمين أو اليسار‬ ‫بعيداً عن المسار.‬

Ama bu beni rotamdan sağa ya da sola saptıracaktır.

‫أنا في المأوى، بعيداً عن الرياح،‬ ‫وبعيداً عن أي طقس سيئ‬

Sığınaktayım, rüzgâr almıyorum, kötü havadan korunuyorum

صوبت الارانب في حديقتي بمسدس رش المياه لابقائهم بعيداً عن الخضروات

Onları sebzelerden uzak tutmak için bahçemdeki tavşanları bir su tabancası ile vurdum.

‫ما نريده حقاً هو أن نجد مكاناً في الظل،‬ ‫بعيداً عن الشمس.‬

Yapmak istediğimiz şey gölgelik bir yer bulup onları güneşten saklamak.