Translation of "الأمان" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "الأمان" in a sentence and their turkish translations:

الخصوصية لا تعادي الأمان.

Mahremiyet, güvenliğin düşmanı değil.

حين يشعرون بعدم الأمان،

Tehlike altındayken

من فضلك اربط حزام الأمان.

Emniyet kemerini tak, lütfen.

- لولا حزام الأمان لما بقيت على قيد الحياة.
- لولا حزام الأمان لما كنت حياً الآن.
- لولا حزام الأمان لما كنت حية الآن.

Eğer emniyet kemeri olmasaydı şu an hayatta olmazdım.

واقعيّاً، عندما أتحدث عن الأمان النفسي،

Aslında psikolojik güven ortamından bahsederken

أنت لا تحتاج إلى الأمان النفسي.

psikolojik güvene ihtiyacın yok.

معبرين عن شعورهم بانعدام الأمان والاستقرار والخجل.

Böylece güvensizlikler gelir, utanç gelir.

سنعود مجددًا إلى حُفر عدم الأمان والخجل

güvensizlik ve utanma duyguları yeniden ortaya çıkar

‫توفر الجروف بعض الأمان.‬ ‫لكنه تُرك وحده.‬

Sarp kayalıklar biraz güvenlik sağlıyor. Ama bu kız geride kalıyor.

‫يكمن الأمان فوق حافة الجرف بـ100 متر.‬

Güvenlik için uçurumun kenarından 100 metre aşağı inmeleri gerek.

‫حسناً، سأصنع شصاً بسيطاً،‬ ‫من دبوس الأمان هذا.‬

Pekâlâ, şu çengelli iğneden basit bir kanca yapacağım.

في المقابل فإن المراقبة بغرض التحقيق لا تحمي خصوصيتنا ولا تمنحنا الأمان.

Dragnet gözetimi ise ikisini de korumuyor.

لم يمر يوم واحد حتى وصل القرطاجيون أخيرًا إلى الأمان على الجانب الآخر من المضيق

1 gün kadar sürmeden sonra Kartacalılar sonunda güvenli tarafa , geçidin diğer tarafına geçmişlerdi.

احصل على الأمان عبر الإنترنت باستخدام الرابط في الوصف أدناه ، أو انتقل إلى surfshark.deals/epichistory ،

Aşağıdaki açıklamadaki bağlantıyı kullanarak güvenli bir şekilde çevrimiçi olun veya surfshark.deals/epichistory adresine gidin

‫بلغ الأمان وصار أكثر حكمة.‬ ‫يمكن للتعاون أن يكون صعبًا‬ ‫في هذه الغابات المطيرة الكثيفة المظلمة.‬

Artık güvende, biraz da akıllandı. Bu yoğun, karanlık yağmur ormanlarında ayrı düşmemek zor olabiliyor.