Examples of using "أمها" in a sentence and their turkish translations:
- Betty annesini öldürdü.
- Betty, onun annesini öldürdü.
Onun annesi bir mektup yazıyor.
Onun annesi bir okul öğretmeniydi.
Annesi bağırmaya başladı.
Şimdi annesi ile yaşıyor.
Priya annesine yalvardı,
onu yerel lunaparka götürdüğü
Okuldan eve geldiği zamanları,
annesinin en sevdiği yemeği yaptığını anlatır.
Büyüdükçe annelerinden talepleri de artıyor.
- Mary annesinin haberi olmadan kek yaptı.
- Mary annesinden habersiz kek yaptı.
Onun annesi olacağımı biliyordum.
Çünkü anne ve babası ile yaşarken
annesi ile birlikte ödev yaptığını,
Annesi balık avlarken kendi başının çaresine bakması gerek.
O her sabah annesinin mutfakta kahvaltı hazırlamasına yardım eder.
Normalde, anneleri doğum yapınca su samuru yavruları aileden ayrılır.
Annesine kavuşmanın verdiği rahatlama... ...ve çok ihtiyaç duyduğu sütü.