Translation of "أمها" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "أمها" in a sentence and their turkish translations:

قتلت بتي أمها.

- Betty annesini öldürdü.
- Betty, onun annesini öldürdü.

تكتب أمها رسالةً.

Onun annesi bir mektup yazıyor.

كانت أمها مدرّسة.

Onun annesi bir okul öğretmeniydi.

بدأت أمها الصراخ.

Annesi bağırmaya başladı.

حاليا تعيش مع أمها.

Şimdi annesi ile yaşıyor.

"بريا" كانت تترجّى أمها،

Priya annesine yalvardı,

التي أخذها أمها وأبيها للأرجوحة

onu yerel lunaparka götürdüğü

وتخبرني كيف تساعدها أمها بعد المدرسة

Okuldan eve geldiği zamanları,

وكيف تطبخ لها أمها أكلها المفضل.

annesinin en sevdiği yemeği yaptığını anlatır.

‫أثناء نضجها، تزداد طلباتها من أمها.‬

Büyüdükçe annelerinden talepleri de artıyor.

ماري أعدت كعكة دون علم أمها.

- Mary annesinin haberi olmadan kek yaptı.
- Mary annesinden habersiz kek yaptı.

علمت أنه يفترض بي أن أكون أمها.

Onun annesi olacağımı biliyordum.

لأنه حين كانت تعيش مع أمها وأبيها،

Çünkü anne ve babası ile yaşarken

وكيف تقوم مع أمها بعمل الواجبات المنزلية

annesi ile birlikte ödev yaptığını,

‫عليها الدفاع عن نفسها‬ ‫أثناء انشغال أمها بالصيد.‬

Annesi balık avlarken kendi başının çaresine bakması gerek.

تساعد أمها كل صباح في المطبخ لإعداد الفطور.

O her sabah annesinin mutfakta kahvaltı hazırlamasına yardım eder.

‫عادةً، تنفصل جراء القنادس عن أسرتها‬ ‫حين تلد أمها مجددًا.‬

Normalde, anneleri doğum yapınca su samuru yavruları aileden ayrılır.

‫الارتياح المرحب به من راحة أمها...‬ ‫وحليب كانت في أمسّ الحاجة إليه.‬

Annesine kavuşmanın verdiği rahatlama... ...ve çok ihtiyaç duyduğu sütü.