Translation of "أحضر" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "أحضر" in a sentence and their turkish translations:

- أحضر الخمر.
- أحضر النبيذ.

Şarap getir.

أحضر المفتاح.

Anahtarı getir.

أحضر الطعام.

Yiyecek getir.

أحضر النُسخة الإحتياطية.

Yedek getirin.

أحضر أولادك معك.

Çocuklarınızı yanınızda getirin.

- أحضر فاضل ليلى إلى المنزل.
- أحضر فاضل ليلى إلى البيت.

Fadıl, Leyla'yı eve getirdi.

ماذا عليّ أن أحضر؟

Ne getirmem gerekir?

أحضر إلى المدرس بالحافلة.

Okula otobüsle gelirim.

أحضر توم للطابق العلوي.

Tom'u yukarı götür.

أحضر لي شيئاً لآكله.

Bana yiyecek bir şey getir.

أحضر سامي ليلى معه.

Sami, Leyla'yı yanında getirdi.

أو أن أحضر اجتماعاً سياسياً،

ya da siyasi bir toplantıya katılmak,

أحضر لي الجريدة من فضلك.

Bana gazeteyi getir lütfen.

أحضر لي قليلا من الماء.

Onlara biraz su al.

أحضر لي فنجاناً من القهوة؟

Bana bir fincan kahve getir, lütfen.

أحضر لي كرسياً من فضلك.

- Lütfen bana bir sandalye al.
- Lütfen bana bir sandalye getir.
- Bana bir sandalye getirin lütfen.

أحضر فاضل بعض الملابس لدانية.

Fadıl, Dania için bazı kıyafetler getirdi.

بينما أحضر الروس محطة فضاء مير.

buna karşı Ruslar, Mir Uzay İstasyonu'nu geliştirmişlerdi.

من فضلك أحضر لي جريدة اليوم.

Lütfen bana bugünün gazetesini getir.

أحضر أحجار القمر التي جمعها مع الروبوتات

Robotlarla topladığı ay taşlarını getirmişti

هوَ أحضر الطعام لضيفهُ وقدم لهُ المأوىَ.

O, misafirine yemek getirdi ve ona barınak sağladı.

- أحضر لي المقص من فضلك.
- من فضلك ناولني المقصّ.

Bana makası getir, lütfen.

عليه أن ينتظر حتى أحضر له بعض الحليب الساخن.

O, ona biraz ılık süt getirinceye kadar beklemek zorunda.

بعد أن غزا سليمان العظيم المجر ، أحضر مصباحين ضخمين للنفط من كنيسة هناك.

Kanuni Sultan Süleyman Macaristan'ı fethettikten sonra oradaki bir kiliseden iki tane dev kandil getirmişti