Examples of using "أحضر" in a sentence and their turkish translations:
Şarap getir.
Anahtarı getir.
Yiyecek getir.
Yedek getirin.
Çocuklarınızı yanınızda getirin.
Fadıl, Leyla'yı eve getirdi.
Ne getirmem gerekir?
Okula otobüsle gelirim.
Tom'u yukarı götür.
Bana yiyecek bir şey getir.
Sami, Leyla'yı yanında getirdi.
ya da siyasi bir toplantıya katılmak,
Bana gazeteyi getir lütfen.
Onlara biraz su al.
Bana bir fincan kahve getir, lütfen.
- Lütfen bana bir sandalye al.
- Lütfen bana bir sandalye getir.
- Bana bir sandalye getirin lütfen.
Fadıl, Dania için bazı kıyafetler getirdi.
buna karşı Ruslar, Mir Uzay İstasyonu'nu geliştirmişlerdi.
Lütfen bana bugünün gazetesini getir.
Robotlarla topladığı ay taşlarını getirmişti
O, misafirine yemek getirdi ve ona barınak sağladı.
Bana makası getir, lütfen.
O, ona biraz ılık süt getirinceye kadar beklemek zorunda.
Kanuni Sultan Süleyman Macaristan'ı fethettikten sonra oradaki bir kiliseden iki tane dev kandil getirmişti