Translation of "Yataktan" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Yataktan" in a sentence and their spanish translations:

Yataktan çık.

¡Sal de la cama!

O yataktan fırladı.

Él saltó de la cama.

Tom yataktan fırladı.

- Tom saltó de la cama.
- Tom salió de un salto de la cama.

Ben yataktan fırladım.

Salté de la cama.

Tom yataktan çıkmak istemiyor.

Tom no quiere levantarse de la cama.

Tom yataktan çıkmak istemedi.

Tom no quería salir de la cama.

Güneş yükseldiğinde yataktan kalkacağım.

Cuando salga el sol, saldré de la cama.

Orada nasıl yataktan kalktın?

- ¿Cómo te subiste ahí?
- Cómo llegaste hasta ahí arriba?

O, yataktan çıkmak istemiyor.

Ella no quiere salir de la cama.

Yataktan çıktım ve giyindim.

- Me arrastré fuera de la cama y me vestí.
- Me arrastré fuera de la cama y me puse mi ropa.

- O uyandı.
- Yataktan kalktı.
- Uyandı.

Él se levantó.

Soğuk sabahlarda yataktan çıkmak zordur.

Es difícil salir de la cama en las mañanas heladas.

Bu sabah yataktan çıkmam zordu.

Fue difícil para mí para salir de la cama esta mañana.

Annem yataktan kalkmak gerektiğini söylüyor.

Mamá dice que debería salir de la cama.

Yataktan çıktım ve giysilerimi giydim.

- Me arrastré fuera de la cama y me vestí.
- Me arrastré fuera de la cama y me puse mi ropa.

Tom her sabah altıda yataktan kalktı.

Tom se levanta cada mañana a las seis.

Yataktan kalkmak için hâlâ çok güçsüzüm.

Todavía estoy muy débil para levantarme de la cama.

Ben yataktan kalktım ve iyi bir gerindim.

Me bajé de la cama y me pegué un buen estirón.

Yaşlı kadın yataktan çıkamayacak kadar çok zayıf.

La anciana está demasiado débil para levantarse de la cama.

Bir gün yataktan bir uyanıyoruz dışarıya bir bakıyoruz

un día nos levantamos de la cama miramos afuera

Tom yataktan çarşafları çekti ve onları çamaşır makinesine koydu.

Tom sacó las sábanas de la cama y las puso en el lavarropas.

O tuhaf bir gürültü duydu, bu yüzden yataktan dışarı fırladı.

Él oyó un ruido extraño y saltó de la cama.

Bir horozun öttüğünü duydum ve yakında yataktan çıkmak zorunda kalacağımı biliyordum.

Escuché el cacareo del gallo y supe que tendría que levantarme pronto de la cama.

İnsanların çoğu bunu yapmak zorunda olsalar bile yataktan erken kalkma konusunda çok isteksizdirler.

La mayoría de la gente tiene grandes reticencias a levantarse de la cama temprano, incluso si tienen que hacerlo.

Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım.

Antes de salir de la cama, dedico un momento a pensar sobre lo que haré durante el resto del día.

Tom, yataktan dışarı fırladı, bazı giysiler giyiverdi, kahvaltı yaptı ve on dakika içinde kapıdan çıktı.

Tom saltó de la cama, se puso algo de ropa, se comió el desayuno y estuvo fuera de casa en solo diez minutos.