Translation of "Yılan" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Yılan" in a sentence and their spanish translations:

Yılan tıslar.

La serpiente silba.

Yılan derisini değiştirdi.

La serpiente mudó su piel.

Yılan yaşıyor mu?

¿La serpiente está viva?

Yılan Havva'yı ayartmıştı.

La serpiente tentó a Eva.

Büyük bir yılan, baksanıza.

Es una gran serpiente, miren.

Bu bir çıngıraklı yılan.

Una cascabel.

Yılan bir yumurta yutuyor.

La serpiente se está tragando un huevo.

Bu yılan zehirli değil.

Esta serpiente no es venenosa.

- Dünyadaki en hızlı yılan hangisidir?
- Hangi yılan dünyanın en hızlısıdır?

¿Qué serpiente es la más rápida del mundo?

- Yılan diri mi yoksa ölü mü?
- Yılan sağ mı yoksa ölü mü?
- Yılan yaşıyor mu yoksa öldü mü?

¿La serpiente está viva o muerta?

Onu zehirli yılan çukuruna attırdı.

Lo hizo arrojar a un pozo de serpientes venenosas.

Afrika'da bir sürü yılan var.

En África hay muchos leones.

Fare yiyen bir yılan gördüm.

Vi cómo una serpiente se comía un ratón.

O oldukça büyük bir yılan.

Esa es una serpiente bastante grande.

Dünyadaki en zehirli yılan hangisidir?

¿Cuál es la serpiente más venenosa del mundo?

"Yılan sever misiniz?" "Elbette hayır."

«¿Te gustan las serpientes?» «Claro que no.»

Bir yılan görürseniz, çok şaşırmam.

No estaría demasiado sorprendido si hubieras visto una serpiente.

Oradaki deliği gördünüz mü? Yılan deliği.

¿Ven este hoyo? Es de serpiente.

Şuna bakın! Bu bir çıngıraklı yılan.

Miren esto. Es una cascabel.

Birkaç yılan, tarantula ve akrep avlayabiliriz

al cazar serpientes, tarántulas, escorpiones

"Yılan yıldızları yemeğimi çalıyor." diye düşündü

pensó: "Bueno, las ofiuras se llevan mi comida",

Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.

La mayoría de las serpientes de esta isla son inofensivas.

Ama yılan zehri bu sıcakta fazla dayanmaz.

Pero este veneno no resiste el calor.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Dikkatli olmalıyız.

Cuidado. La picadura de una cascabel puede ser mortal.

Bu çıngıraklı yılan görebiliyor ama gözleriyle değil.

Esta víbora de foseta puede ver sin los ojos.

Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.

La escurridiza serpiente se deslizó fuera de su mano.

Dünyada 2.500'ü aşkın yılan türü bulunmaktadır.

Hay más de 2.500 clases de serpientes en el mundo.

Hangi yılan en uzun zehirli dişe sahiptir?

¿Qué serpiente tiene los colmillos más largos?

Ve 1972'de ülkenin ilk yılan parkını açtı.

y en 1972 abrió el primer parque de víboras del país.

Burada bir yılan var ve tüm ilaçlar... Mahvolmuş.

Hay una serpiente, y la medicina... ...ha sido saqueada.

Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.

Es emocionante bajar a un nido de víboras.

Bir yılan çukuruna inmek her zaman heyecan vericidir.

Es emocionante bajar a un nido de víboras.

Ragnar'ın yılan çukurundaki ölümü neredeyse kesinlikle icat edilmiştir.

Es casi seguro que la muerte de Ragnar en un pozo de serpientes está inventada.

, Ragnar'ın yılan çukurundaki ölümünün tüm hikayesinin daha sonra

sería que la historia completa de la muerte de Ragnar en el pozo de las serpientes se inventó más tarde

"Yılan yıldızlarının yemeğini çalması her zaman sorun olacak."

Las ofiuras siempre se llevarán su comida".

Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.

Visto desde el cielo, el río se parecía a una enorme serpiente.

Mezarlıkta, kendi kuyruğunu ısıran bir yılan heykeli var.

En el cementerio hay una estatua de una serpiente que se muerde la cola.

Bu küçük ölüm tuzağından daha korkunç yılan az bulunur.

dice que no hay serpiente peor que esta pequeña trampa de muerte.

En çok insan ölümünden sorumlu yılan türü olduğunu söylüyor.

Dice que son responsables de más muertes humanas que cualquier otra serpiente del mundo.

Bir çıngıraklı yılan, bir akrep ve bir tarantula bulacağız.

Buscamos una serpiente de cascabel, un escorpión y una tarántula.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Cuidado. La picadura de una cascabel puede ser mortal.

İyi işti! Ama yılan zehri bu sıcakta çok dayanmaz.

¡Buen trabajo! Pero este veneno no resiste el calor,

Çıngıraklı yılan sokması ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Cuidado. La picadura de una cascabel puede ser mortal.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir, bu yüzden dikkat etmeliyiz.

Cuidado. La picadura de una cascabel puede ser mortal.

Kabuğu delip aynı bir yılan gibi içeri zehir bırakıyor

y luego lanzar veneno, como una serpiente,

Resmi yılan yakalayıcısı, riskli bir ödül için her gün avlanıyor.

el atrapador oficial de víboras busca a diario su peligroso botín:

Çölün içerisine doğru ilerleyip birkaç yılan, tarantula ve akrep avlayıp

Adentrarnos en el desierto e intentar atrapar serpientes, tarántulas, escorpiones,

Yerin altındaki yılan çukurlarına ve saklanacak bir sürü yer olan

nidos de víboras subterráneos y pueblos abandonados

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

Parece que hay otra entrada. Probablemente entró por allí.

Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

Y, por más rápidos que crean ser, no serán tan rápidos como una cascabel.

Ve işte hazırız. Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.

Y estamos listos. Es emocionante bajar a un nido de víboras.

Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünürseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

Y, por más rápidos que crean ser, no son tan rápidos como una cascabel.

Avustralya'da bulunan bir yılan olan "içbölge taypanı" dünyanın en zehirli yılanıdır.

El taipán del interior, una serpiente encontrada en Australia, es la serpiente más venenosa del mundo.

Bir çıngıraklı yılan tarafından ısırılır ve yardım alamazsanız başınız cidden belaya girebilir.

Y si los pica una cascabel aquí, y no pueden pedir ayuda, están en graves problemas.

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan da içeriye muhtemelen böyle girdi.

Parece que hay otra entrada. Debe haber entrado por allí.

Çıngıraklı yılan ısırığı böyle bir görevin ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatan bir gösterge.

Una picadura de cascabel es un recordatorio de lo peligrosa que puede ser una misión así.

Çıngıraklı yılan ısırığı, böyle bir görevin ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatan bir gösterge.

La picadura de una cascabel es un recordatorio de lo peligrosa que puede ser una misión así.

Yılan çukurunda aslında Ragnar gibi kaba sözcükler kullanabilirsin… bağlılık sözü ile Vöggr gibi

De hecho, puedes usar palabras vulgares como Ragnar en el foso de las serpientes ... puedes jugar trucos sucios

Küçük bir yılan olduğu için insanlar "Bir şey olmaz ya" deyip hemen hastaneye gitmiyorlar.

Por desgracia, la gente no reacciona con urgencia por ser una víbora pequeña, piensan que van a estar bien y no van al hospital.

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin. Çıngıraklı yılan ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Ustedes están a cargo aquí abajo. Decidan. Cuidado. La picadura de una serpiente de cascabel puede ser mortal. 

Bir sürü yılan yıldızı istilaya geliyor. Ne yapacağından, nasıl başa çıkacağından emin değil gibi.

La abrumó una gran masa de ofiuras y no parecía segura de qué hacer o cómo lidiar con ellas.

Rom Whitaker bir herpetolojist, ama çok daha ilginç bir unvanı daha var. Hindistan'ın Yılan Adamı.

Rom Whitaker es herpetólogo, pero tiene un título más interesante: el hombre de las víboras de la India.

Hâlâ çölde keşfetmemiz gereken bir sürü yer var. Ama yılan zehri bu sıcakta fazla dayanmaz.

Queda mucho desierto por explorar, pero este veneno no resiste el calor.

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur. Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

Significa que está lista para usar sus músculos y atacarlos. Y, por más rápidos que crean ser, no son tan rápidos como una cascabel.