Translation of "Teklifini" in Spanish

Onun teklifini reddetti.

Ella rechazó su oferta.

Teklifini kabul ediyorum.

Acepto tu oferta.

Teklifini kabul edeceğim.

Aceptaré tu oferta.

Teklifini reddetmesine şaşmamalı.

No es ninguna maravilla que él haya declinado tu oferta.

- Onun teklifini reddetti.
- O, evlenme teklifini geri çevirdi.

Ella rechazó su propuesta.

- O, onun teklifini kabul etti.
- Onun teklifini kabul etti.

Ella aceptó su propuesta.

Teklifini kabul etmen aptalcaydı.

Fue tonto de tu parte aceptar su oferta.

Tom teklifini geri çekiyor.

Tom está retirando su oferta.

Onlar onun teklifini engellediler.

Ellos vetaron su propuesta.

Onlar teklifini niçin geri çevirdiler?

¿Por qué rechazaron tu propuesta?

O, onun teklifini dikkatlice düşündü.

Ella evaluó bien su propuesta.

Onun evlenme teklifini kabul etti.

Ella aceptó la proposición matrimonial de él.

Tom iş teklifini kabul etti.

Tom aceptó la oferta de trabajo.

Ben teklifini kabul etmeye hazırım.

Estoy dispuesto a aceptar tu oferta.

Onun teklifini geri çevirdiklerine şaşmamalı.

No sorprende que rechazaron su oferta.

Tom bizim iş teklifini reddetti.

Tom rechazó nuestra oferta de trabajo.

Tom Mary'nin yardım teklifini reddetti.

Tom rechazó el ofrecimiento de Mary para ayudar.

Tom Mary'nin teklifini geri çevirdi.

Tom rechazó la oferta de Mary.

Tom Mary'nin teklifini kabul etti.

Tom accedió a aceptar la oferta de María.

Yerinde olsam, onun teklifini kabul ederim.

Yo si fuera tú, aceptaría su oferta.

- Onun teklifini reddetti.
- Onun önerisini reddetti.

- Ella rechazó su propuesta.
- Ella declinó su propuesta.

Von Braun, Houbolt'un teklifini onayladı, ancak plan yüksek riskliydi.

Von Braun apoyó la propuesta de Houbolt, pero el plan era de alto riesgo.

Olgun yansımadan sonra, onların teklifini kabul etmeye karar verdim.

Tras una madura reflexión, decidí aceptar su oferta.

- Anne Henry'nin önerisini kabul etti.
- Anne Henry'nin teklifini kabul etti.

Ana aceptó la propuesta de Henry.

Mary iş teklifini kabul etmeye karar verirse, Tom çok şaşırmazdı.

Tom no estaría demasiado sorprendido si María decidiera aceptar la oferta de trabajo.

Ben senin teklifini takdir ediyorum, ama bunu tek başıma yapmaya çalışmak istiyorum.

Agradezco su oferta, pero me gustaría intentar hacerlo solo.