Translation of "Kapalı" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Kapalı" in a sentence and their spanish translations:

Oyuncakçı kapalı.

La juguetería está cerrada.

Kapı kapalı.

La puerta está cerrada.

Okullar kapalı.

Los colegios están cerrados.

Işıklar kapalı.

Las luces se apagaron.

Okul kapalı.

La escuela está cerrada.

Kapak kapalı.

La tapa está cerrada.

Bar kapalı.

El bar está cerrado.

Banka kapalı.

El banco está cerrado.

Pencere kapalı.

La ventana está cerrada.

Hâlâ kapalı.

Todavía está cerrado.

Postane kapalı.

La oficina de correos está cerrada.

Kapılar kapalı

Las puertas están cerradas.

Perdeler kapalı

Las cortinas están cerradas.

Havaalanı kapalı.

El aeropuerto está cerrado.

Bilgisayar kapalı.

La computadora está apagada.

Kapalı alandan kaynaklanan

y una intensa humedad

Kapı kapalı kaldı.

La puerta se quedó cerrada.

Şimdi müze kapalı.

Ahora el museo está cerrado.

Dükkân bugün kapalı.

La tienda está cerrada hoy.

Ağzımı kapalı tutacağım.

- Mantendré mi boca cerrada.
- Mantendré la boca cerrada.

Cep telefonum kapalı.

Mi celular estaba apagado.

Çenemi kapalı tutmalıydım.

Debería haber mantenido la boca cerrada.

Ağzını kapalı tut.

- ¡Cierra la boca!
- ¡Mantén la boca cerrada!

Gökyüzü bugün kapalı.

El cielo está cubierto hoy.

Kitaplarımızı kapalı tuttuk.

Mantuvimos cerrados nuestros libros.

Kapı kapalı değildi.

La puerta no estaba cerrada.

Onu kapalı bırakın.

Déjalo cerrado.

Kapı kapalı kalır.

La puerta permanece cerrada.

Kapıyı kapalı tut.

Deja la puerta cerrada.

Postane bugün kapalı.

La oficina de correos está cerrada hoy.

Mağaza zaten kapalı.

La tienda ya está cerrada.

Ağzımı kapalı tuttum.

- Mantuve mi boca cerrada.
- Me mantuve callado.

Her şey kapalı.

Todo está cerrado.

- Bu dükkân pazartesi günleri kapalı.
- Bu mağaza pazartesileri kapalı.

Esa tienda cierra los lunes.

Mağaza zaten kapalı olabilir.

La tienda ya podría estar cerrada.

Orada gözleri kapalı oturuyordu.

Ella estaba ahí sentada con los ojos cerrados.

O, kapıyı kapalı buldu.

- Él encontró la puerta cerrada.
- Encontró la puerta cerrada.

O, gözünü kapalı tuttu.

Ella mantuvo los ojos cerrados.

Mağaza yarın kapalı olacak.

La tienda estará cerrada mañana.

O, gözlerini kapalı tuttu.

Ella mantuvo los ojos cerrados.

Gözleri kapalı orada durdu.

Él estaba parado ahí con los ojos cerrados.

Ben gözlerimi kapalı tutacağım.

Tendré mis ojos cerrados.

O, çenesini kapalı tutmalıydı.

Debería haber mantenido la boca cerrada.

Tom'un doğum kayıtları kapalı.

El registro de nacimiento de Tom está sellado.

Insanların evlerinde kapalı olması, ...

teniendo a la gente en un refugio,

Işık kapalı iken uyudum.

Dormí con la luz apagada.

Aslında, dolabı kapalı tutarım.

De hecho, mantengo la alacena cerrada.

Kapalı yer korkum var.

Tengo miedo a los lugares cerrados.

Banka pazar günü kapalı.

El banco está cerrado los domingos.

Gözlerim kapalı bile yapabilirim.

Lo puedo hacer con los ojos cerrados.

Gözlerin kapalı yürüyebiliyor musun?

¿Puedes andar con los ojos cerrados?

Endişe etme. Dudaklarım kapalı.

No te preocupes, mis labios están sellados.

Gözleri kapalı orada oturdu.

- Se sentó allí cerrando los ojos.
- Se sentó allí con los ojos cerrados.

Gözleri kapalı müzik dinledi.

- Él cerró los ojos y escuchó la música.
- Él escuchó la música con los ojos cerrados.
- Con los ojos cerrados escuchó la música.

Tom ağzını kapalı tuttu.

Tom mantuvo la boca cerrada.

Fırın gerçekten kapalı mı?

¿De verdad está apagado el horno?

Kapalı kutu, hapishane olarak adlandırıyordu.

una caja con llave, una prisión.

Hasta gözleri kapalı yatakta yatıyordu.

El paciente estaba tumbado en la cama con los ojos cerrados.

Kapı bütün gün kapalı kaldı.

La puerta permaneció cerrada todo el día.

Gözleri kapalı onun yanında oturdu.

Se sentó a su lado con los ojos cerrados.

Gazın kapalı olup olmadığına bak.

Fíjate si el gas está cerrado.

Kapalı bir yumruk stres gösterebilir.

Un puño cerrado puede indicar estrés.

Televizyon kapalı, ama hala sıcak.

El televisor está apagado pero todavía está caliente.

Bu hapishanede kapalı kalmaya dayanamıyorum!

¡No puedo soportar estar encerrado en esta prisión!

Tom ağzını kapalı tutmayı biliyor.

Tom sabe cómo mantener la boca cerrada.

Hayvanat bahçesi her pazartesi kapalı.

El zoo cierra todos los lunes.

Bu müze beş yıldır kapalı.

- Este museo lleva cerrado cinco años.
- Este museo ha estado cerrado por cinco años.

Görünene göre dükkan bugün kapalı.

Parece que la tienda está cerrada hoy.

Sana ağzını kapalı tutmanı söyledim.

Te dije que mantengas la boca cerrada.

Hayvanat bahçesi pazartesi günü kapalı.

El zoo cierra el lunes.

Tom köprünün kapalı olduğunu bilmiyordu.

Tom no sabía que el puente estaba cerrado.

Tom'un yatak odası kapısı kapalı.

La puerta de la habitación de Tom estaba cerrada.

Bu fotoğraf, kapalı alan çiftliğine dönüştürdüğümüz

Esta fotografía se tomó desde el exterior de un contenedor abandonado

Ancak bazen kapalı hediyelerin kişiyi anlatması

Pero a menudo, negociar donaciones, entender a la persona,

Ders kitaplarınız kapalı olarak beni dinleyin.

Escuchadme con los libros de texto cerrados.

Yaşlı adam koltukta gözleri kapalı oturdu.

El viejo se sentó en la silla con los ojos cerrados.

Bir sonraki duyuruya kadar mağaza kapalı.

La tienda está cerrada hasta próximo aviso.

O, bir bankta gözleri kapalı oturuyordu.

Estaba sentado en una banca con los ojos cerrados.

Gözleri kapalı şekilde bir kanepeye yattı.

- Ella estaba tumbada en el sofá con los ojos cerrados.
- Ella se recostó en un sofá con los ojos cerrados.
- Ella estaba echada en un sofá, con los ojos cerrados.

Gözleri kapalı bir şekilde yere oturdu.

Ella se sentó en el piso con los ojos cerrados.

Perdeler kapalı olduğu için içeriyi göremiyorum.

- No puedo ver adentro por que están echadas las cortinas.
- No puedo ver adentro porque están cerradas las cortinas.

O, kapalı yerde kalma korkusundan muzdarip.

Sufre de claustrofobia.

Havaalanı kapalı ama kimse nedenini bilmiyor.

El aeropuerto está cerrado, pero nadie sabe el porqué.

Rakam tuşlayamazsınız çünkü NumLock ışığı kapalı.

No puedes teclear números porque el LED NumLock está apagado.

Müzenin Pazartesi günleri kapalı olduğunu anlıyorum.

Tengo entendido que el museo está cerrado los lunes.

İngiltere'de pazar günü mağazalar kapalı mı?

¿Las tiendas están cerradas los domingos en Inglaterra?

- Kapalı yer korkum var.
- Klostrofobim var.

- Tengo miedo a los lugares cerrados.
- Tengo claustrofobia.

Ha, şimdi hatırladım. Kütüphane yarın kapalı.

Ah, me acabo de acordar, la biblioteca estará cerrada mañana.