Translation of "Fransızcayı" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Fransızcayı" in a sentence and their spanish translations:

Fransızcayı okuyamam.

No sé leer francés.

Fransızcayı anlamıyorum.

No entiendo francés.

Fransızcayı sevmiyorum.

No me gusta el francés.

Fransızcayı seviyorum.

Me encanta el francés.

Fransızcayı öğrenmek zordur.

El francés es difícil de aprender.

Fransızcayı nasıl öğrendin?

¿Cómo aprendiste francés?

Fransızcayı seviyor musun?

¿Te gusta el francés?

Fransızcayı iyi konuşmuyorum.

No hablo bien francés.

Fransızcayı hiç anlamam.

No entiendo nada de francés.

Fransızcayı nerede konuşuyorsun?

¿Dónde se habla francés?

Fransızcayı nerede kullanıyorsun?

¿Dónde se usa el francés?

Fransızcayı nerede öğrendin?

- ¿Dónde aprendieron francés?
- ¿Dónde has aprendido francés?
- ¿Dónde aprendiste francés?

- O, Fransızcayı Almancaya tercih eder.
- Fransızcayı Almancaya tercih eder.

Él prefiere francés al alemán.

O, Fransızcayı iyi konuşabilir.

Él puede hablar bien francés.

O, Fransızcayı iyi konuşamıyordu.

Él no podía hablar bien francés.

Ben Fransızcayı hiç konuşamam.

No sé hablar nada de francés.

Fransızcayı yeterince iyi konuşamıyorum!

¡No hablo francés lo suficientemente bien!

Fransızcayı iyi konuşur musun?

¿Hablas bien francés?

Tom'un Fransızcayı anladığını sanıyordum.

Asumí que Tom entendía francés.

Tom Fransızcayı iyi konuşur.

Tom habla bien francés.

Fransızcayı çok iyi konuşamam.

- No hablo muy bien el francés.
- No puedo hablar muy bien el francés.

John, Fransızcayı iyi konuşamıyor.

Juan no sabe hablar bien en francés.

Tom Fransızcayı iyi konuşabiliyordu.

Tom no podía hablar bien francés.

Tom Fransızcayı iyi konuşabilir.

Tom puede hablar bien francés.

Fransızcayı neden öğrenmek istemiyorsun?

¿Por qué no quieres aprender francés?

Fransızcayı severim fakat iyi konuşamam.

Me gusta el francés, pero no sé hablarlo bien.

Tom'un Fransızcayı tam öğrenebileceğine inanmıyorum.

No creemos que Tom será capaz de dominar el francés.

O, Fransızcayı konuşabilir ve yazabilir.

Él puede hablar y escribir en francés.

Fransızcayı nasıl konuşacağını biliyor musun?

¿Sabes hablar francés?

Fransızcayı o kadar iyi bilmiyorum.

No sé muy bien el francés.

Fransızcayı iyi konuşan birini tanıyorum.

Conozco a alguien que habla bien francés.

Fransızcayı hâlâ çok iyi konuşmuyorum.

Todavía no hablo muy bien francés.

Tom Fransızcayı çok iyi konuşmadı.

Tom no hablaba francés muy bien.

Sanırım Tom Fransızcayı iyi konuşur.

Creo que Tom habla francés bien.

Tom Fransızcayı gerçekten iyi konuşur.

Tom habla muy bien francés.

Tom Fransızcayı çok iyi konuşur.

Tom habla muy bien francés.

Tom'un Fransızcayı iyi konuştuğunu düşünüyorum.

Creo que Tom habla francés bien.

Tom Fransızcayı çok iyi konuşabilir.

- Tom puede hablar francés muy bien.
- Tom habla muy bien francés.

Tom Fransızcayı oldukça iyi konuşabilir.

- Tom habla bastante bien francés.
- Tom puede hablar francés bastante bien.

Tom Fransızcayı çok iyi anlamaz.

Tom no entiende muy bien el francés.

O, Fransızcayı bırak İngilizce konuşmaz.

Ella no habla inglés, y ni que hablar del francés.

O Fransızcayı Almancadan daha çok sever.

A él le gusta más el francés que el alemán.

Fransızcayı ne okuyabilirim ne de konuşabilirim.

No sé leer ni hablar francés.

Keşke Fransızcayı ana dilim gibi konuşabilsem.

Ojalá hablara francés como un nativo.

Tom Fransızcayı ana diliymiş gibi konuşuyor.

Tom habla francés como un nativo.

Arkadaşlarımdan bazıları Fransızcayı oldukça iyi konuşabilirler.

Algunos de mis amigos saben hablar francés bastante bien.

Fransızcayı çok iyi konuşan birini tanıyorum.

Conozco a alguien que habla muy bien el francés.

Fransızcayı iyi konuşabilen bir adam tanıyorum.

Conozco a un hombre que habla muy bien francés.

Tom Fransızcayı seviyor ve onda iyidir.

A Tom le gusta el francés y es bueno en ello.

Tom Fransızcayı mükemmel bir şekilde konuşur.

Tom habla francés a la perfección.

Fransızcayı iyi konuşan birçok arkadaşım var.

Tengo muchos amigos que hablan bien francés.

Tom hâlâ Fransızcayı çok iyi anlamıyor.

Tom todavía no entiende muy bien el francés.

Belirli bir dereceye kadar Fransızcayı anlayabilirim.

Hasta cierto punto entiendo el francés.

Hızla konuşulduğunda Fransızcayı anlamayı zor buluyorum.

Me resulta difícil entender francés cuando se lo habla rápido.

Tom Fransızcayı benden daha iyi konuşur.

Tom habla francés mejor que yo.

Tom Fransızcayı adam akıllı konuşmayı bilmez.

Tom no sabe hablar francés adecuadamente.

Tom Fransızcayı benden daha iyi konuşabilir.

Tom puede hablar francés mejor que yo.

Açıkçası, Tom Fransızcayı çok iyi anlamaz.

Obviamente, Tom no entiende muy bien francés.

Fransızcayı iyi bilen birkaç arkadaşım var.

Tengo varios amigos que hablan bien francés.

O, Fransızcayı hem konuşur hem de yazar.

Él sabe tanto hablar como escribir en francés.

Tom'un Fransızcayı Mary'den daha iyi konuşacağını düşündüm.

Pensé que Tom hablaría francés mejor que María.

Fransızcayı daha iyi konuşabilseydim, o işi alırdım.

Si hubiera podido hablar francés mejor, podría haber conseguido ese trabajo.

Tom'un Fransızcayı çok iyi şekilde konuşmasına şaşırdım.

Me sorprendió que Tomás hablase francés tan bien.

Tom Fransızcayı hem konuşabilir hem de yazabilir.

Tom sabe hablar y escribir en francés.

Sınıf arkadaşlarımdan çoğu Fransızcayı oldukça iyi konuşabiliyorlar.

La mayoría de mis compañeros de clase saben hablar francés bastante bien.

Herkes Tom'un Fransızcayı çok iyi konuşamadığını bilir.

Todo el mundo sabe que Tom no habla muy bien francés.

Tom Fransızcayı neredeyse bir yerli gibi konuşabilir.

Tom puede hablar francés casi como un nativo.

- Fransızcayı bırak konuşmayı okuyamam bile.
- Konuşmak şöyle dursun, Fransızcayı okuyamam bile.
- Konuşmak şöyle dursun, Fransızca okuyamıyorum.

No puedo leer en francés, mucho menos hablar.

Jessie Fransızcayı kötü; Almancayı daha da kötü konuşuyordu.

Jessie hablaba mal el francés y peor el alemán.

Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilen birini işe almak istiyoruz.

Queremos contratar a alguien que hable un francés fluido.

- Fransızcayı çok iyi konuşuyorsun.
- Çok güzel Fransızca konuşuyorsun.

Tú hablas francés muy bien.

- Fransızcayı iyi konuşur musun?
- Fransızca konuşmada iyi misin?

¿Hablas bien francés?

Uzun süredir Fransızcayı kullanmadım ve birçok kelime unuttum.

Hace mucho tiempo que no uso el francés y se me han olvidado muchas palabras.

Tom Fransızcayı başka herhangi birinden daha iyi konuşur.

Tom habla francés mejor que cualquier otro.

Bir potansiyel sorun Tom'un Fransızcayı çok iyi konuşamamasıdır.

- Un problema potencial es que Tom no puede hablar francés muy bien.
- Un problema en potencia es que Tom no sabe hablar francés muy bien.

Tom Fransızcayı ana branş olarak seçmeye karar verdi.

Tom decidió especializarse en francés.

Tom Mary'nin Fransızcayı kimden öğrendiğini merak etmeye başladı.

Tom se empezó a preguntar de quién Mary habría aprendido francés.

- Tom Fransızcada akıcıdır.
- Tom Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşuyor.

- Tom habla fluidamente francés.
- Tom habla francés con fluidez.

Tom Fransızcayı neredeyse İspanyolcayı iyi konuştuğu kadar iyi konuşabilir.

Tom puede hablar francés casi tan bien como puede hablar español.

Kim Fransızcayı daha iyi konuşabilir, Tom mu yoksa Mary mi?

¿Quién sabe hablar francés mejor: Tom o Mary?

Tom'un güzel şekilde Fransızcayı nasıl konuşacağına eğilimli olduğundan şüphe ediyorum.

Dudo que Tom alguna vez aprenda a hablar francés apropiadamente.

Okulda Fransızcayı nasıl okuyacağımızı öğrendik ama onu nasıl konuşacağımızı gerçekten öğrenmedik.

En la escuela aprendimos a leer en francés, pero la verdad es que no aprendimos cómo hablar.