Translation of "Başını" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Başını" in a sentence and their spanish translations:

Başını salladı.

- Él sacudió la cabeza.
- Él sacudió su cabeza.

Tom başını salladı.

Tom asintió.

Tom başını kullandı.

Tom usó la cabeza.

Başını dik tut.

Mantén tu frente en alto.

Başını pencereden çıkarma.

No saques la cabeza por la ventana.

Tom başını kaşıdı.

Tomás se rascó la cabeza.

Başını kitaptan kaldırmadı.

No alzó los ojos del libro.

O, başını eğdi.

Inclinó la cabeza.

O, başını kaldırdı.

Ella levantó la cabeza.

O, başını salladı.

Ella sacudió la cabeza.

Gövdeyi ayırıp başını atın.

Comen el cuerpo y tiran la cabeza.

...ve onunla başını yakalarız.

y sujetarle la cabeza.

Ve onunla başını yakalarız

Y le sujetamos la cabeza.

O, başını yastığa koydu.

Él apoyó la cabeza en la almohada.

O, düşündüğünde başını kaşır.

Cuando piensa, se rasca la cabeza.

Alışkanlık nedeniyle başını kaşıdı.

Se rascó la cabeza por costumbre.

Başını eğerek teşekkür etti.

Ella se inclinó dando las gracias.

- Kafasını kaşıdı.
- Başını kaşıdı.

- Ella se rascó la cabeza.
- Se rascó la cabeza.

Tom yastıkla başını örttü.

Tom se cubrió la cabeza con la almohada.

Başını suya daldırıp çıkar.

Agacha tu cabeza.

Tom başını sallayarak onayladı.

Tom asintió con su cabeza el acuerdo.

Tom isteksizce başını salladı.

Tom asintió a regañadientes.

Tom sessizce başını salladı.

Tom asintió en silencio.

Başını pencereden dışarı çıkardı.

Asomó la cabeza por la ventana.

O, başını tıraş etti.

Se rapó la cabeza.

Başını kaşıma alışkanlığı var.

- Él tiene la costumbre de rascarse la cabeza.
- Tiene la costumbre de rascarse la cabeza.

Tom başını tıraş etti.

Tom se afeitó la cabeza.

Kedim başını omzuma doğru ovdu.

- Mi gato frotó su cabeza contra mi hombro.
- Mi gata restregó la cabeza contra mi hombro.
- Mi gata restregó su cabeza contra mi hombro.

Büyükbabam başını salladı ve gülümsedi.

Mi abuelo asintió y me sonrió.

Mahcup bir şekilde başını eğdi.

Él inclinó la cabeza avergonzado.

John başını suyun üstünde tuttu.

John mantuvo su cabeza por encima del agua.

Onun başını belaya sokmasını istemiyorum.

No quiero que ella se meta en problemas.

Tom başını sallayarak kabul etti.

- Tom ha concordado sacudiendo la cabeza.
- Tom asintió en acuerdo.

Mary başını onun omzuna dayadı.

Mary inclinó la cabeza sobre su hombro.

O, onun başını belaya soktu.

Ella le metió en problemas.

Tamam, sopayla başını tutmamı istiyorsunuz demek?

Bien, ¿quieren usar la rama y sujetarle la cabeza?

Tamam, sopayla başını tutmamı istiyorsunuz demek?

Bien, ¿quieren que use la rama para sujetarle la cabeza?

O başını öne eğerek cevap verdi.

Ella respondió inclinando la cabeza.

Tom merdivenlerden düştü ve başını çarptı

Tom se cayó de las escaleras y se golpeó la cabeza.

Tom her zaman başını belaya sokuyor.

Tom siempre se está metiendo en problemas.

Tom başını bir ağaç dalına çarptı.

Tom golpeó su cabeza con la rama de un árbol.

Tom başını sallayarak Mary'ye işaret etti

Tom señaló a Mary con un movimiento de la cabeza.

Bir konuşma dinlerken başını sallama alışkanlığı vardır.

Él tiene la costumbre de asentir con la cabeza cuando escucha una conversación.

O cesur bir şekilde başını dik tuttu.

Ella levantó su cabeza con valentía.

O teşvik edici bir şekilde başını salladı.

Él asintió con la cabeza alentadoramente.

Tom Mary'ye başını derde sokmayacağına söz verdi.

Tom le prometió a Mary que él no se metería en problemas.

Tom'un niyeti Mary'nin başını belaya sokmak değildi.

Tom no quería causarle ningún problema a Mary.

Tom top sakalını okşadı ve başını salladı.

Tom acarició su perilla y asintió con la cabeza.

- Patronu gerçeği öğrendiğinde, yalan onun başını derde soktu.
- Patronu gerçeği öğrendiğinde yalan onun başını belaya soktu.

Esa mentira lo metió en problemas cuando su jefe descubrió la verdad.

De başını belaya sokabileceğine dair işaretler zaten vardı .

brillante , también podía meterlo en problemas.

Ona merhaba dediğimde asla yanıtlamaz; yalnızca başını eğer.

Cuando le digo hola, él nunca responde; solo inclina la cabeza.

Küçük çocuk başını öne eğdi ve bir şey söylemedi.

El chavalin bajó la cabeza sin decir nada.

- Sami'nin kızı başını açtı.
- Sami'nin kızı başörtüsü takmayı bıraktı.

La hija de Sami dejó de llevar hijab.

Onun özgün fikirleri daha tutucu arkadaşlarıyla başını defalarca belaya soktu.

Sus novedosas ideas lo meten en problemas con sus colegas más conservadores una y otra vez.

Tom Mary'nin kulağına bir şeyler fısıldadı ve o, başını salladı.

Tom le susurró algo al oído a María y ella asintió.

Tom'la yakından ilgilenin ve onun başını derde sokmadığından emin olun.

No pierdas de vista a Tom y asegúrate de que no se meta en problemas.

Tom başını tekrar derde sokmadan önce, o sadece zaman meselesidir.

Es solo cuestión de tiempo antes de que Tom se meta en problemas otra vez.

...ve onunla başını yakalarız. Unutmayın, başı her zaman tehlikeli olan kısmıdır.

Y le sujetaremos la cabeza. La cabeza es la parte más peligrosa.

Lateks eldiveni alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Bien, toman el guante de látex, lo ajustan sobre esto, toman la cabeza,

Lateks eldivenimizi alıp bunun üzerine iyice germeli ve başını aldıktan sonra

Toman el guante de látex, lo ajustan sobre esto, toman la cabeza,

Bunu iki şekilde yapabiliriz. Ya bir sopa kullanır... ...ve onunla başını yakalarız.

Hay dos modos de hacerlo. Podemos usar una rama. Y le sujetaremos la cabeza.

Yılanlar için ne derler bilirsiniz, eğer başını kontrol ederseniz gövdeyi de kontrol edersiniz.

Dicen que si se controla la cabeza de una serpiente, se controla su cuerpo.

Saçlarımda endişe değilim”diyor kafa kesimi devam edebilir. " Ama balta düşerken başını geriye doğru çeker… ve düşen balta

Pero cuando cae el hacha, él echa la cabeza hacia atrás ... y el hacha que cae le corta las manos