Translation of "Bıçak" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Bıçak" in a sentence and their spanish translations:

Bıçak kör.

- El cuchillo está desafilado.
- El cuchillo está amellado.
- El cuchillo está romo.

Bir bıçak istiyorum.

Quiero un cuchillo.

Bıçak bahçıvan aittir.

El cuchillo le pertenece al jardinero.

Bıçak keskin değil.

- El cuchillo no está afilado.
- El cuchillo no es filoso.

Bir bıçak var.

Hay un cuchillo.

Bu bir bıçak.

Esto es un cuchillo.

- Bu bıçak iyi kesmez.
- Bu bıçak iyi kesmiyor.

Este cuchillo no va a cortar bien.

Çatal bıçak çekmecesine bakalım.

Miremos en el cajón de los cubiertos.

Kayıp bir bıçak var.

Falta un cuchillo.

Peynirin içine bıçak saplamayın.

No encajes el cuchillo en el queso.

Bu bıçak iyi kesmiyor.

Este cuchillo no corta bien.

Paketimde bir bıçak taşıyorum.

Llevo un cuchillo en mi mochila.

O bıçak iyi keser.

- Ese cuchillo corta bien.
- Aquel cuchillo corta bien.

Bu bıçak iyi keser.

Este cuchillo corta bien.

Bu bıçak çok keskin.

Este cuchillo está muy afilado.

Bana bir bıçak lazım.

Necesito un cuchillo.

O bir bıçak olarak kullanılabilir.

Puede ser usado como un cuchillo.

Bu bıçak yeterince keskin değil.

- Este cuchillo no es lo suficientemente filoso.
- Este cuchillo no está lo suficientemente afilado.

Tom Mary'ye bir bıçak uzattı.

Tom le pasó un cuchillo a Mary.

Mutfakta bir bıçak var mı?

¿Hay un cuchillo en la cocina?

Bir bıçak sahibi olmak istiyorum.

- Me gustaría tener una navaja.
- Me gustaría tener un cuchillo.

Tom'un elinde bir bıçak vardı.

Tom tenía un cuchillo en la mano.

Bu bıçak çok keskin değil.

Este cuchillo no está muy afilado.

Ben hep bir bıçak taşırım.

Siempre llevo un cuchillo.

- O bir bıçak değildir, BU bir bıçaktır.
- Bıçak ona denmez, buna denir.

Eso no es un cuchillo. ESTO es un cuchillo.

Lütfen bana temiz bir bıçak getir.

Tráeme un cuchillo limpio por favor.

Tom Mary'nin boğazına bir bıçak dayadı.

Tom le puso un cuchillo en la garganta a Mary.

O, bıçak fırlatma konusunda bir uzmandır.

Él es un experto arrojando cuchillos.

Ben bir bıçak ile parmağımı kestim.

Me corté el dedo con un cuchillo.

Bana bir bıçak satın almanı istiyorum.

Quiero que me consigas un cuchillo.

Bıçak ve çatal alabilir miyim lütfen?

¿Me daría un cuchillo y un tenedor, por favor?

Bu bıçak benim için çok yararlıydı.

Este cuchillo me fue muy útil.

Bu bıçak et kesmek için kullanılır.

Este cuchillo se usa para cortar carne.

Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez.

La herida hecha con el cuchillo se cura, la herida hecha con la lengua no.

O bir bıçak değildir, BU bir bıçaktır.

Eso no es un cuchillo. ESTO es un cuchillo.

Beni mutfağa kadar izleyip bir bıçak aldı.

Ella me siguió a la cocina y cogió un cuchillo.

Onlar, bir bıçak ve çatalla yemek yerler.

Ellos comen con tenedor y cuchillo.

Boğazıma bir bıçak dayadılar ve beni soydular.

Me pusieron un cuchillo en la garganta y me robaron.

Kurşun kalemimi keskinleştirmek için bir bıçak istiyorum.

Quiero un navaja para afilar mi lápiz.

Lütfen bana temiz bir bıçak getirir misin?

¿Me podrías traer un cuchillo limpio, por favor?

Bu bıçak o kadar kör ki kesemez.

Este cuchillo está tan desafilado que no puede cortar.

Tom mutfakta bir çekmeceden bir bıçak çıkardı.

Tom sacó un cuchillo del cajón en la cocina.

Hiç kimse çatal-bıçak takımlarını partiye getirmedi.

Nadie trajo cubiertos a la fiesta.

Bıçak Mack mahkemede kendini şöyle savunur, "Sayın Yargıç,

El descargo que hace ante los jueces Mackie El Navaja es decirle: "Señor Juez,

- Bana bir bıçak lazım.
- Bir bıçağa ihtiyacım var.

Necesito un cuchillo.

Biz bıçak ve çatal yerine yemek çubuklarını kullanırız.

Usamos palillos en vez de tenedor y cuchillo.

O bıçak ile ağaçtan ince bir dal kesti.

Él le cortó una rama al árbol con su cuchillo.

Tom bir bıçak çıkardı ve Mary'yi tehdit etti.

Tom sacó un cuchillo y amenazó a María.

Lütfen bize iki bıçak ve dört çatal verin.

Danos dos cuchillos y cuatro tenedores, por favor.

''Judge Dredd'' veya ''Bıçak Sırtı''nın bir versiyonu olacaktı.

Lo concebíamos como una versión de "El juez Dredd" o "Blade Runner".

O bir bıçak ya da benzer bir şey taşıdı.

Llevaba un cuchillo o algo similar.

Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.

Hay una regla con respecto al uso de cuchillos y tenedores.

Patatesleri sıradan bir bıçak yerine patates soyacağı ile soymayı tercih ederim.

Preferiría pelar patatas con un pelador de patatas que con un cuchillo normal.

Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve çakıma başvurdum.

El cuchillo estaba tan mal afilado, que no pude cortar con él la carne y tuve que usar mi navaja.

Ama sorun şu ki bu keskin kayalar halatı bir bıçak gibi kesebilir.

El problema es que estas rocas afiladas podrían cortar la cuerda.

Tom Mary'yi mutfağa kadar izledi, bir bıçak aldı ve onunla onu tehdit etti.

Tom siguió a María hasta la cocina, tomó un cuchillo y la amenazó con él.

Bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve benim çakımı kullanmak zorunda kaldım.

El cuchillo estaba tan mal afilado, que no pude cortar con él la carne y tuve que usar mi navaja.

Bıçak keskin değildi ve eti onunla kesemedim, bu yüzden son çare olarak çakımı kullandım.

Ese cuchillo no estaba afilado y no podía cortar la carne con él, así que recurrí a mi navaja.

- Alıştırma mükemmel yapar.
- Uygulama usta yapar.
- Bıçak ne kadar çok dövülürse o kadar keskin olur.

- Práctica hace la perfección.
- La práctica hace al maestro.

O, mutfağa kadar beni takip etti ve bir bıçak aldı. Daha sonra sebzeleri kesmeye başladı.

Ella me siguió a la cocina y cogió un cuchillo. Luego comenzó a picar verduras.