Translation of "Alışveriş" in Spanish

0.015 sec.

Examples of using "Alışveriş" in a sentence and their spanish translations:

Üniversite, alışveriş, müzik.

Universidad, compras, música.

Alışveriş merkezine gittim.

He estado en el centro comercial.

Annem alışveriş yapıyor.

Mi madre esta haciendo las compras.

Tom alışveriş yapıyor.

Tom está de compras.

Markette alışveriş yapıyorum.

Estoy haciendo compras en el mercado.

Alışveriş merkezini dolaştık.

Dimos vueltas por el centro comercial.

Alışveriş merkezi nerede?

¿Dónde está el centro comercial?

Alışveriş çantam kırıldı.

- Mi bolsa de la compra se rompió.
- Se me rompió la bolsa de la compra.

Dün alışveriş merkezine gittim.

Ayer fui al centro comercial.

Alışveriş bölgesinde amaçsızca dolaştık.

Dimos vueltas sin rumbo por el barrio comercial.

Alışveriş merkezi terk edilmiş.

- El centro comercial está desierto.
- La sala está desierta.

Hâlâ etrafta alışveriş yapıyorum.

Estoy todavía comparando precios.

Alışveriş merkezine gitmek istiyorum.

Me gustaría ir al centro comercial.

Tom nerede alışveriş yapar?

¿Dónde hace la compra Tom?

Onunla birlikte alışveriş yapıyordum.

- He estado comprando con ella.
- He estado comprando con él.

Nerede biraz alışveriş yapabilirim?

¿Dónde puedo hacer algunas compras?

Leyla alışveriş çılgınlığına gitti.

Layla fue de tiendas.

Yukarısı: Alışveriş poşetleri ve frappuccinolar.

Arriba: bolsas de compras y frappuccinos.

Politik ya da alışveriş seçimlerimizde

En la política o en el consumo,

Catherine alışveriş merkezine gitmek istedi.

- Catherine quiso ir al centro comercial.
- Catherine quería ir al centro comercial.

Onu bir alışveriş merkezinde aldım.

- Compré eso en una tienda departamental.
- Compré eso en unos grandes almacenes.

Alışveriş merkezleri ergenler arasında popülerdir.

Los centros comerciales son populares entre los adolescentes.

Arkadaşlarıyla birlikte alışveriş merkezine gitti.

Ella fue al shopping con sus amigas.

Alışveriş merkezi bir mil ilerde.

El centro comercial está a una milla por delante.

Alışveriş merkezinde birini gördün mü?

¿Viste a alguien en el centro comercial?

Kız arkadaşım için alışveriş yapıyorum.

Estoy mirando para comprar para mi novia.

Erkek arkadaşım için alışveriş yapıyorum.

Estoy mirando para comprar para mi novio.

Burada birçok insan alışveriş yapar.

Mucha gente compra aquí.

Buralarda biraz alışveriş yapmak istiyorum.

- Quiero hacer un poco de compras por aquí.
- Quiero comprar un par de cosas por aquí.

Alışveriş merkezinde üç mağaza var.

Hay tres tiendas en el centro comercial.

Ben şehir merkezinde alışveriş yapıyordum.

Estaba haciendo algunas compras en el centro.

O, bana " alışveriş gidelim." dedi.

Ella me dijo "vamos de compras".

Alışveriş listesine "şeker" koydun mu?

¿Has apuntado "azúcar" en la lista de la compra?

116 binden fazla alışveriş merkezi var

hay más de 116 000 centros comerciales,

Ben o mağazada alışveriş yapmayı seviyorum.

- Me gusta comprar en esa tienda departamental.
- Me gusta comprar en ese gran almacén.

En son ne zaman alışveriş yaptın?

¿Cuándo fue la última vez que hiciste compras?

O bir kuyumcu dükkânında alışveriş yapıyor.

Él está de compras en una joyería.

Akıllı alışveriş dikkatli bir planlama gerektirir.

Hacer compras inteligentes requiere una meticulosa planificación.

Babam alışveriş yaparken annem arabada kaldı.

La mamá se quedó en el coche mientras papá iba de compras.

Benim için biraz alışveriş yapar mısın?

¿Puedes ir de compras por mí?

Dün alışveriş yapmaya gitmedi, değil mi?

Ella no fue a comprar ayer, ¿verdad?

O bana nerede alışveriş yapacağını söyledi.

Él me dijo dónde hacer las compras.

Her zamanki süpermarketten online alışveriş yaptım.

He hecho la compra online, en el supermercado de siempre.

Restorana gitmek veya günlük alışveriş yapmak gibi

Incluso las decisiones que solían ser simples,

Eve giderken Noel için biraz alışveriş yaptım.

Hice algunas compras para Navidad camino a casa.

Dün birisi ben alışveriş yaparken bisikletimi çaldı.

Ayer mi bicicleta fue robada mientras hacía algunas compras.

Dün biraz alışveriş yapmak için mağazaya gittim.

Ayer fui al gran almacén a hacer unas compras.

Kapitalizmde, bir vatandaş alışveriş yapmak zorunda değildir.

En el capitalismo, un ciudadano no está obligado a comprar.

Alışveriş merkezine giden bir otobüs var mı?

¿Algún autobús va al centro comercial?

Bu alışveriş merkezinde bir süpermarket var mı?

- ¿Hay supermercado dentro de este centro comercial?
- ¿Hay algún supermercado en este shopping?

Biri balık tutmaya,diğeri alışveriş yapmaya gitti.

Uno fue a pescar, el otro fue a comprar.

Anne az önce alışveriş için dışarı çıktı.

Mamá acaba de salir a hacer la compra.

New York'ta Fifth Avenue'da alışveriş yapmak istiyorum.

Quiero ir de compras en la Quinta Avenida de Nueva York.

Tom bit pazarında birkaç iyi alışveriş buldu.

Tom encontró algunas gangas en el mercadillo.

Sen hiç yabancı bir ülkede alışveriş yaptın mı?

¿Alguna vez has hecho compras en un país extranjero?

- EBay'dan satın almayı seviyorum.
- EBay'den alışveriş yapmayı seviyorum.

Me encanta comprar en eBay.

Tom alışveriş sepetine bir kutu parçalanmış peynir koydu.

Tom puso una bolsa de queso rallado en su carrito de la compra.

- Sizin için alışveriş yapacağım.
- Alışverişi sizin için yapacağım.

Yo haré las compras por usted.

Öyle pahalı bir mağazadan alışveriş yapmaya param yetmez.

No puedo permitirme comprar en una tienda tan cara.

Tom Mary ile geçen hafta sonu alışveriş gitti.

Tom fue de compras con Mary el fin de semana.

Bu alışveriş merkezi o kadar büyük ki çıkışı bulamıyorum.

Este shopping es tan grande que no puedo encontrar la salida.

Online alışveriş ve rezervasyonun büyümesi tüketiciler için hayatı oldukça iyileştirdi.

- El crecimiento en las compras y las reservas en línea ha mejorado notablemente la vida a los consumistas.
- El crecimiento de la compra y las reservas en línea ha mejorado notablemente la vida de los consumidores.

- Ne alışveriş yapacak ne de anneme hoşça kal diyecek vaktim vardı.
- Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.

No tuve tiempo ni para ir de compras ni para despedirme de mi madre.

Açık hava pazarında alışveriş yapmak bir mağazanın içinden daha az risklidir.

Comprar en un mercado al aire libre es menos arriesgado que estar adentro de una tienda.

Ne alışveriş yapacak ne de anneme hoşça kal diyecek vaktim vardı.

No tuve tiempo ni para ir de compras ni para despedirme de mi madre.

Ben, sizin için alışveriş yapacağım, evi temizleyeceğim, ve akşam yemeği pişireceğim.

Haré tus compras, limpiaré la casa y te haré la cena por ti.

- Alışveriş yapmaya gitmeliyim, bir saat içinde döneceğim.
- Alışverişe gitmeliyim; bir saat içinde dönerim.

Tengo que ir de compras; volveré en una hora.

Tom annesinin ona verdiği alışveriş listesini kaybetti ve sadece yemek istediği şeyleri aldı.

Tom perdió la lista de las compras que su madre le había dado, así que sólo compró lo que él quería comer.

Bütün ev işlerini yapmak zorunda kaldım, ama keşke sinemaya ya da alışveriş yapmaya gitseydim.

Yo tuve que hacer todas las tareas domésticas, pero desearía haber ido al cine o de compras.

Şu an ben evime alışveriş yapmayı düşünüyorum ve gidebilecek bir market bulamıyorum. Güvenli değil çünkü.

Estoy pensando en comprar en mi casa en este momento y no puedo encontrar un mercado al que ir. Porque no es seguro.