Translation of "şemsiye" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "şemsiye" in a sentence and their spanish translations:

Şemsiye satarım.

Vendo paraguas.

- O şemsiye benim.
- O şemsiye bana ait.

Ese paraguas me pertenece.

Bir şemsiye aldım.

Compré un paraguas.

Bir şemsiye al.

Coge un paraguas.

Yanıma bir tane şemsiye aldım, ama arkadaşım şemsiye getirmemiş.

Yo llevaba paraguas pero mi amigo no.

Adeta bir şemsiye gibi

como un paraguas

Yanına bir şemsiye almadı.

- Él no llevó un paraguas consigo.
- No se llevó consigo un paraguas.

Şemsiye tutan adam Ken'dir.

El hombre que lleva el paraguas es Ken.

Bu şemsiye onun olacak.

Este paraguas será suyo.

Yeni bir şemsiye satıyorum.

Vendo un paraguas nuevo.

Keşke bir şemsiye getirseydim.

- Tenía que haber traído un paraguas.
- Tendría que haber traído un paraguas.

Bu dün aldığım şemsiye.

Éste es el paraguas que compré ayer.

Tüm insanlar şemsiye taşıyorlar.

Toda la gente lleva paraguas.

Elinde küçük bir şemsiye tutuyordu.

Ella sostenía con la mano una pequeña sombrilla.

Şemsiye de bazen bir bastondur.

El paraguas es a veces también un bastón.

Yağmur yağabilir. Bir şemsiye almalıyız.

Puede que llueva. Mejor llevemos un paraguas.

Yeni bir şemsiye satın alıyorum.

Voy a comprar un paraguas nuevo.

Keşke yanımda bir şemsiye getirseydim.

Ojalá hubiera traído un paraguas.

Yanında bir şemsiye getirdin mi?

¿Has traído un paraguas?

Bir şemsiye alsan iyi olur.

- Deberías llevarte el paraguas.
- Es mejor que te lleves un paraguas.

Kırmızı şemsiye ona büyükannesini hatırlattı.

El paraguas rojo le recordó a su abuela.

Keşke bir şemsiye satın alsaydım.

- Desearía haberme traído un paraguas.
- Ojalá me hubiese traído un paraguas.

Yanına bir şemsiye alsan iyi olur.

Sería mejor que te llevaras un paraguas.

Onun bir şemsiye getirmesi gerekli değildi.

- No era necesario que trajera un paraguas.
- No hacía falta que trajera un paraguas.

Bir şemsiye satın almak istiyor musun?

¿Quiere comprar un paraguas?

Yeni bir şemsiye almaya karar verdim.

Decidí comprar un nuevo paraguas.

Yanına bir şemsiye almana gerek yoktu.

No necesitabas llevar un paraguas contigo.

Tom Mary'ye pahalı bir şemsiye aldı.

Tom le compró a María un paraguas caro.

O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.

Él llevaba un paraguas bajo el brazo.

Hava açıyor. Bir şemsiye getirmeme gerek yoktu.

Está despejando. No hacía falta que trajera el paraguas.

Yağmur yağabilir. Bir şemsiye alsak iyi olur.

Puede que llueva. Mejor llevemos un paraguas.

Annem erkek kardeşime sarı bir şemsiye aldı.

Mi mamá le compró un paraguas amarillo a mi hermano.

Eğer ihtiyacınız varsa bir şemsiye ödünç alabilirsiniz.

Puedes tomar un paraguas si necesitas uno.

Bu benim şemsiye değil; O başka birininki.

Este no es mi paraguas, es de otra persona.

Bugün yanına bir şemsiye alsan iyi olur.

Deberías llevarte un paraguas hoy.

Tom neredeyse yanına bir şemsiye almayı unutuyordu.

Tom casi olvidó llevar un paraguas con él.

- Benim yanımda şemsiyem vardı fakat arkadaşımın yoktu.
- Yanıma bir tane şemsiye aldım, ama arkadaşım şemsiye getirmemiş.

Yo tenía paraguas, pero mi amigo no.

Yağmur yağma ihtimaline karşı bir şemsiye almayı unutma.

No olvides llevar un paraguas en caso de que llueva.

Yağmur yağma ihtimaline karşın yanına bir şemsiye al.

Toma un paraguas en caso de que llueva.

Yağmur yağmaya başlar diye yanına bir şemsiye al.

Llévate un paraguas por si se pone a llover.

Annem küçük erkek kardeşime sarı bir şemsiye aldı.

Mi mamá le compró un paraguas amarillo a mi hermano.

Yağmur gibi görünüyor. Yanına bir şemsiye alsan iyi olur.

Parece que va a llover. Sería mejor que te llevaras un paraguas.

Dışarıda yağmur yağacak, bu yüzden bir şemsiye almayı unutma.

Afuera está lloviendo, no olvides llevar el paraguas.

Kate bir şemsiye ile okula gitti fakat Brian gitmedi.

Kate fue a la escuela con un paraguas, pero Brian no.

Tom bir şemsiye almalıdır, çünkü yağmur yağacak gibi görünüyor.

Tom debería llevar un paraguas porque parece que llueve.

- Her an aşırı yağmur başlayacak gibi görünüyor. Şemsiye alsan iyi olur.
- Her an yağmaya başlayacak gibi. En iyisi şemsiye almak.

Tiene pinta de que va a empezar a llover a cántaros en cualquier instante. Será mejor que cojas un paraguas.

Yağmur yağma ihtimaline karşı yanına bir şemsiye alsan iyi olur.

Deberías tomar un paraguas en caso que llueva.

Sen bana bugün yağmur yağmayacağını söyledin, bu yüzden bir şemsiye getirmedim.

Me dijiste que no iba a llover hoy, así que no traje un paraguas.

Yağmur yağabilir gibi görünüyor bu nedenle yanınıza bir şemsiye almanız gerekir.

Parece que podría llover, así que deberías llevarte un paraguas.

Bankalar güneşli günde sana şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu günde sırtlarını dönerler.

Los bancos intentarán prestarte un paraguas en un día soleado, pero te darán la espalda un día lluvioso.

- Bu şemsiyenin fiyatı nedir?
- Bu şemsiyenin ücreti nedir?
- Bu şemsiye ne kadar?

¿Cuánto cuesta este paraguas?