Translation of "Yeteneği" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Yeteneği" in a sentence and their portuguese translations:

Müziğe yeteneği var.

Ele tem um dom para a música.

Tom'un yeteneği var.

Tom tem talento.

Onun müziğe yeteneği var.

Ele tem um dom para a música.

Tom'un yeteneği olduğunu biliyorduk.

Nós sabíamos que Tom tinha talento.

Hiçbirimiz müzik yeteneği ile doğmuyoruz.

Nem todos nós nascemos com talento musical.

Tom'un bir sürü yeteneği var.

Tom tem muitos talentos.

Onun matematikteki yeteneği çok iyi.

Sua habilidade em matemática é marcante.

Onun biraz edebi yeteneği var.

Ele tem talento literário.

Onun resim yapmaya yeteneği var.

Ele tinha talento para a pintura.

Zayıflığı gösterme yeteneği bir güçtür.

- A capacidade de mostrar fraqueza é uma força.
- A habilidade de mostrar fraqueza é uma força.

Tom'un yeteneği var, değil mi?

Tom é talentoso, não é?

Sürpriz unsuru ile vurma yeteneği verdi .

à vontade, com o elemento surpresa.

Onun müzikte olağanüstü bir yeteneği var.

Ela tem uma extraordinária habilidade com música.

O büyük yeteneği olan bir adamdır.

Ele é um homem de grande habilidade.

Bir çocuğun müzik yeteneği irsi midir?

O talento musical de uma criança dependa da hereditariedade?

Tom'un müziğe karşı bir yeteneği var.

Tom tem talento para a música.

Meg'in diller için bir yeteneği var.

- Meg tem uma facilidade para idiomas.
- Meg tem facilidade para idiomas.

Onun işi uygun olarak yapma yeteneği yoktur.

Ele não tem a capacidade de fazer o trabalho adequadamente.

Onun müzik için olağanüstü bir yeteneği var.

Ele tem um talento excepcional para música.

- Hiç espri yeteneği yok.
- Şakadan hiç anlamaz.

Ela não tem senso de humor.

Onun matematik için açıklanamaz bir yeteneği var.

Ele tem um inexplicável talento para matemática.

- Onun görme yeteneği kötü.
- Onun görme kabiliyeti kötü.

Ele não enxerga bem.

Tom'un gerçekten iyi bir yön bulma yeteneği var.

Tom tem um ótimo senso de direção.

Kızın akıcı biçimde dört dil konuşma yeteneği beni etkiledi.

A habilidade da garota de falar quatro idiomas fluentemente me impressionou.

Bu, üst düzey omurgasız zekâsı. Detayları öğrenme ve hatırlama yeteneği.

Isto é inteligência invertebrada de alto nível. A sua capacidade de aprender e lembrar-se de pormenores.

Google'a göre bunun nedeni, Mercator'un şekil ve açıları korumadaki yeteneği,

Ama küçük yaştan itibaren resime olan yeteneği onu başka yerelere taşıyacaktı

Mas seu talento para pintar desde tenra idade o levaria a outros locais