Translation of "Parasını" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Parasını" in a sentence and their portuguese translations:

Parasını ödemedin.

Você não pagou.

Caddede parasını soydular.

Roubaram-lhe o dinheiro na rua.

Tom'un parasını istiyorum.

Eu quero o dinheiro do Tom.

Parasını asla unutmaz.

Ele nunca esquece seu dinheiro.

Onların parasını istemem.

Não quero o seu dinheiro.

Parasını çantaya koydu.

Colocou seu dinheiro na bolsa.

Tom'un parasını çaldım.

Roubei o dinheiro de Tom.

O, parasını kutuya koydu.

Ele colocou seu dinheiro na caixa.

Birisi onun parasını çaldı.

Alguém roubou o dinheiro dela.

Tom bilet parasını ödedi.

Tom pagou a passagem.

Parasını boşa harcadığına üzülüyor.

Ele lamenta o fato de ter desperdiçado seu dinheiro.

Bütün parasını bana verdi.

Ele me deu todo seu dinheiro.

Biri Mary'nin parasını çalmış.

Alguém roubou o dinheiro de Mary.

Bütün parasını arabaya harcadı.

- Ele gastou todo seu dinheiro em um carro.
- Ele gastou todo o dinheiro dele em um carro.

Tom bütün parasını kaybetti.

Tom perdeu o dinheiro dele todo.

Tom, Mary'nin parasını aldı.

Tom pegou o dinheiro de Maria.

O, parasını çantaya koyar.

Ele coloca seu dinheiro na bolsa.

Tom bugün parasını istiyor.

Tom quer o dinheiro dele hoje.

Tom parasını geri istiyor.

Tom quer seu dinheiro de volta.

Tom parasını neredeyse unutuyordu.

Tom quase esqueceu seu dinheiro.

- O, parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.
- Parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.

Ela perdeu o dinheiro, a família e os amigos.

Adam onun bütün parasını soydu.

Um homem roubou todo o dinheiro dele.

O beni parasını çalmakla suçladı.

Ele me acusou de ter roubado o dinheiro dela.

O, bütün parasını kutuya koydu.

Ele colocou todo o seu dinheiro na caixa.

Sahip olduğu azıcık parasını kaybetti.

Ela perdeu o pouco dinheiro que tinha.

O, parasını hisse senetlerine yatırdı.

Ele investiu seu dinheiro em ações.

O, parasını ailesini, arkadaşlarını kaybetti.

Ela perdeu seu dinheiro, sua família, seus amigos.

Tom'un parasını nerede sakladığını biliyorum.

Eu sei onde Tom esconde o dinheiro dele.

Tom tüm parasını kasaya koydu.

O Tom colocou todo o seu dinheiro no cofre.

O her zaman parasını unutur.

Ele sempre se esquece de seu dinheiro.

Baba tüm parasını kızlarına bıraktı.

O pai deixou todo o dinheiro às filhas.

Tom parasını yatağının altına sakladı.

Tom escondeu seu dinheiro debaixo do colchão.

Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı.

Tom acusou Mary de roubar o seu dinheiro.

- O, tüm parasını kaybettiği için onu bağışladı.
- Onun tüm parasını kaybetmesini affetti.

Ela o perdoou por ter perdido todo seu dinheiro.

Tüm parasını har vurup harman savurdu.

- Ele gastou todo o dinheiro dele.
- Ele torrou o dinheiro dele todinho.

Tom parasını, ailesini ve arkadaşlarını kaybetti.

Tom perdeu seu dinheiro, sua família e seus amigos.

Tom neredeyse bütün parasını hayıra verdi.

Tom deu quase todo o dinheiro dele para a caridade.

Parasını yüksek faiz oranıyla ödünç veriyor.

Ele empresta dinheiro a uma alta taxa de juros.

Tom Mary'yi yazarkasadan parasını çalarken yakaladı.

Tom pegou Maria roubando dinheiro da caixa registradora.

O, onu onun parasını çalmakla suçladı.

Ela o acusou de ter roubado seu dinheiro.

Ay sonuna kadar bütün parasını harcamış olacak.

Ele teria gastado todo o seu dinheiro no fim do mês.

Onun parasını nereye saklamış olabileceğimizi biliyor musun?

Você sabe onde poderíamos ter escondido o dinheiro dele?

Arkadaşımdan ülkesinin birkaç madeni parasını göndermesini istedim.

Eu pedi que meu amigo me enviasse algumas moedas do seu país.

Ben ona tüm parasını yemeğe harcamamasını tavsiye ettim.

Eu o aconselhei a não gastar todo seu dinheiro com comida.

Andre bir işi başlatmak için parasını tasarruf ediyor.

André está guardando dinheiro para abrir uma empresa.

Tom bir işe başlamak için parasını tasarruf ediyor.

Tom está economizando dinheiro para abrir um negócio.

- Ders ücretini kim ödedi?
- Okul parasını kim ödedi?

Quem pagou sua mensalidade?

O, onun bütün parasını ona geri vermeye hazırdı.

Ela estava pronta em devolver seu dinheiro a ele.

O, ona tüm parasını kız arkadaşına harcamamasını tavsiye etti.

Ela recomendou que ele não gastasse todo seu dinheiro com sua namorada.

Fadıl, Leyla'nın parasını bir ev satın almak için kullandı.

Fadil usou o dinheiro de Layla para comprar uma casa.