Translation of "Şimdiye" in Portuguese

0.116 sec.

Examples of using "Şimdiye" in a sentence and their portuguese translations:

- Şimdiye kadar iyi.
- Şimdiye kadar iyi gitti.

Até aqui, tudo bem.

Şimdiye kadar tuttu.

Aguenta, por enquanto.

Şimdiye kadar neredeydin?

- Onde você esteve até agora?
- Onde vocês estiveram até agora?

Şimdiye kadar ne öğrendin?

O que você aprendeu até aqui?

Şimdiye kadar işini bitirmeliydi.

Eu deveria ter terminado o trabalho.

Şimdiye kadar çabalarım beyhudeydi.

Até agora, os meus esforços têm sido em vão.

Tom şimdiye kadar gelmeliydi.

- O Tom já deveria ter chegado.
- Tom já deveria ter voltado.

Şimdiye kadar gördüklerimi beğeniyorum.

- Gostei do que tenho visto.
- Eu gosto do que vi até agora.

Muhtemelen şimdiye kadar kokumu almıştır!

Já deve ter sentido o meu cheiro.

O, şimdiye kadar Paris'te olacak.

Ela estará em Paris por hora.

Şimdiye kadar ilk kez devamsızdım.

Esta é a primeira vez que estive ausente.

Tom şimdiye kadar ofiste olmalı.

Tom deveria estar em meu escritório agora.

Şimdiye kadar onu gerçekten düşünmedim.

Eu não tinha, realmente, considerado aquilo até agora.

Şimdiye kadar hiçbir şey söylemedin.

Você não disse nada até agora.

Şimdiye kadar hoşça vakit geçirdim.

Por enquanto estou me divertindo.

Arkadaşım şimdiye kadar buraya varmalıydı.

Meu amigo já deveria ter chegado.

Şimdiye kadar hiç ağrı hissetmedim.

Não senti nenhuma dor até o momento.

Şimdiye kadar beş şarkı yazdım.

- Até agora, eu escrevi cinco canções.
- Até agora, eu escrevi cinco músicas.

Tom şimdiye kadar burada olmalıydı.

Tom deveria estar aqui agora.

Şimdiye kadar iyi işler yaptın.

Você tem feito um bom trabalho por enquanto.

Tom'un şimdiye kadar uyuyacağını düşündüm.

Achava que o Tom iria adormecer agora.

Bu gerçek şimdiye kadar bilinmiyordu.

Este fato não era conhecido até agora.

Onu şimdiye kadar hiç duymadım.

Eu nunca tinha ouvido falar disso até agora.

- Oğlun şimdiye kadar oldukça uzun olmalı.
- Oğlun şimdiye kadar bayağı boy atmış olmalı.

Seu filho deve estar bem grande agora.

Külot mu? Külot şimdiye çoktan sönerdi.

As minhas cuecas já se teriam apagado, 

Şimdiye kadar Ay'a 12 kişi gitti

Até agora, 12 pessoas foram à Lua

Şimdiye kadar kaç tane deyim öğrendik?

Quantos idiomas já estudamos até agora?

Şimdiye kadar ilk kez Danca konuştum.

É a primeira vez que eu falo em dinamarquês.

Şimdiye kadar ilk kez Mary'yi ağlattım.

É a primeira vez que eu faço a Mary chorar.

Bu şimdiye kadarki ilk kez sinirlenişim.

- É a primeira vez que eu fico bravo.
- É a primeira vez que eu fico brava.

Şimdiye kadar ilk kez Paris'e geldim.

É a primeira vez que eu venho a Paris.

Şimdiye kadar ilk kez ağaç kestim.

- É a primeira vez que eu derrubo uma árvore.
- É a primeira vez que eu abato uma árvore.

Şimdiye kadar ilk kez Marika'dan bahsettim.

É a primeira vez que eu menciono a Marika.

Bu, Marika'ya şimdiye kadarki ilk sinirlenişim.

É a primeira vez que eu irrito Marika.

Şimdiye kadar ilk kez dilimi ısırdım.

É a primeira vez que eu mordo a língua.

Şimdiye kadar ilk defa işte dövüştüm.

É a primeira vez que brigo no trabalho.

Şimdiye kadar ilk kez soğuktan titredim.

É a primeira vez que eu tremo de frio.

Şimdiye kadar Taninna'ya ilk kez bağırdım.

É a primeira vez que eu grito com Taninna.

Tom gerçekten şimdiye kadar burada olmalıydı.

O Tom realmente deveria estar aqui agora.

Şimdiye kadar hafta sonun nasıl gidiyor?

Como vai o seu fim de semana até agora?

Şimdiye kadar her şey yolunda gidiyor.

- Até agora tudo bem.
- Até agora tudo correu bem.

Bu şimdiye kadar en kötü gündü!

Este foi o pior dia de todos.

Şimdiye kadar, onlar hiçbir şey bulmadı.

- Por enquanto eles não encontraram nada.
- Por enquanto não encontraram nada.

Bu şimdiye kadar yazdığım ilk şarkı.

Esta é a primeira música que eu já escrevi.

Tom'un şimdiye kadar Boston'da bulunduğunu sanmıyorum.

Eu não acho que Tom já tenha estado em Boston.

Şimdiye kadar Boston'u ne kadar seviyorsun?

O que você achou de Boston até agora?

Bu şimdiye kadar en iyi gündü.

Este foi o melhor dia de todos.

Tom'un şimdiye kadar burada olması gerekiyor.

Tom deveria estar aqui agora.

Ben şimdiye kadar onu duyduğuma inanmıyorum.

Eu não me lembro de ter ouvido falar dela.

Akşam yemeği şimdiye kadar muhtemelen hazırdır.

- O jantar provavelmente já está pronto.
- O jantar a uma hora dessas provavelmente já está pronto.

Şimdiye kadar kaç tane arabanız oldu?

Quantos carros você já teve até agora?

Tom şimdiye kadar buraya gelmiş olmalıydı.

A esta hora, Tom já devia ter chegado aqui.

Şimdiye kadar konuştuğum tek Kanadalı sensin.

- Você é o único canadense com quem conversei.
- Você é a única canadense com quem conversei.

- Bu şimdiye kadar izlediğim en kötü film.
- Bu şimdiye kadar seyrettiğim en kötü film.

Este é o pior filme que eu já vi.

O, şimdiye kadar yaşamış en büyük insandır.

Ele é o maior homem que já viveu.

Şimdiye kadar en sevdiğim yerlerden birine gidiyorum!

Eu estou a caminho de um dos meus lugares favoritos!

Tom şimdiye kadar Mary'yi öpen ilk çocuktu.

Tom foi o primeiro garoto a beijar Maria.

Bu, Çinceyi şimdiye kadar ilk kez öğrenişim.

Esta é a primeira vez que aprendi Chinês.

Şimdiye kadar ilk kez uçakla seyahat ettim.

É a primeira vez que eu viajo de avião.

Ben şimdiye kadar ilk kez evimi boyadım.

É a primeira vez que eu pinto a minha casa.

Bu, şimdiye kadar ilk kez tatile çıkışım.

É a primeira vez que eu tiro folga.

Şimdiye kadar ilk defa bir kuş yakaladım.

É a primeira vez que eu pego um passarinho.

Şimdiye kadar ilk kez bir inek sağdım.

É a primeira vez que eu tiro leite de uma vaca.

Şimdiye kadar ilk kez yardıma ihtiyacım oldu.

É a primeira vez que eu preciso de ajuda.

Şimdiye kadar ilk kez büyükannemi ziyaret ettim.

É a primeira vez que eu visito a minha avó.

Bu şimdiye kadar motoru ilk kez çalıştırışım.

É a primeira vez que eu arranco o motor.

Bu, bu parfümü şimdiye kadar ilk koklayışım.

É a primeira vez que eu cheiro este perfume.

Şimdiye kadar ilk kez bir misal verdim.

É a primeira vez que eu dou um exemplo.

Şimdiye kadar ilk kez bir şiir ezberledim.

É a primeira vez que eu memorizo um poema.

Bu, Mary'yle şimdiye kadar ilk kez tartışmamız.

É a primeira vez que eu brigo com a Mary.

Şimdiye kadar ilk defa bir bastonla yürüdüm.

É a primeira vez que eu ando com uma bengala.

Şimdiye kadar ilk kez bir ceket giydim.

É a primeira vez que eu visto um casaco.

Şimdiye kadar ilk kez bir nehri geçtim.

É a primeira vez que eu atravesso um rio.

Şimdiye kadar ilk kez bir ağaç diktim.

É a primeira vez que eu planto uma árvore.

Bu, Marika'ya şimdiye kadar ilk kez gülümseyişim.

É a primeira vez que eu sorrio para Marika.

Şimdiye kadar ilk kez Marika'yı tekrar aradım.

É a primeira vez que eu retorno uma ligação da Marika.

Şimdiye kadar ilk kez Marika'ya telefon ettim.

É a primeira vez que eu ligo para Marika.

Şimdiye kadar ilk kez çeviri yapmaktan bıktım.

É a primeira vez que eu me canso de traduzir.

Bu şimdiye kadar ilk kez sakal bırakışım.

É a primeira vez que eu deixo a barba crescer.

Şimdiye kadar ilk kez evimi dekore ettim.

É a primeira vez que eu decoro a minha casa.

Şimdiye kadar ilk kez bir öğrenciyi azarladım

É a primeira vez que eu dou bronca num aluno.

Şimdiye kadar ilk kez akşam yemeğini ısıttım.

- É a primeira vez que esquento o jantar.
- É a primeira vez que esquento a janta.

Bu şimdiye kadar duyduğum en çılgınca şey.

- Esta é a coisa mais louca que eu já ouvi.
- Esta é a coisa mais doida que eu já ouvi.

Bu şimdiye kadar gördüğün en çılgınca şey.

- Esta é a coisa mais louca que eu já vi.
- Esta é a coisa mais doida que eu já vi.

O, şimdiye kadar gördüğüm en güzel gemi.

- Esse é o navio mais bonito que eu já vi.
- Aquele é o navio mais bonito que eu já vi.

Bu şimdiye kadar bulunduğum en iyi gemi.

Este é o melhor navio em que eu já estive.

Sen şimdiye kadar gördüğüm en güzel kadınsın.

Você é a mulher mais bonita que eu já vi.

Bu şimdiye kadar duyduğum en iyi şeydir.

Essa é a melhor coisa que eu já ouvi.

Mary şimdiye kadar gerçekten sevdiğim tek kişi.

Mary é a única garota que já amei realmente.

Şimdiye kadar anne ve babana söyledin mi?

Você já contou a seus pais?

Lviv hakkında şimdiye kadar hiçbir şey duymamıştım.

Eu nunca tinha ouvido falar de Lviv antes.

Bu şimdiye kadar gördüğüm en çirkin şapka.

Esse é o chapéu mais feio que eu já vi.

Bu şimdiye kadar yaptığım en zor şey.

É a coisa mais difícil que eu já fiz.

Bu şimdiye kadar duyduğum en saçma şey.

Esta é a coisa mais ridícula que eu já ouvi.

Bu şimdiye kadar tattığım en iğrenç şeydi.

Aquela foi a coisa mais nojenta que eu já provei.

Geçmişi geride bırak ve şimdiye dikkat et.

Deixe o passado para trás e preocupe-se com o presente.

Bu şimdiye kadar yediğin en tuhaf şey.

Esta é a coisa mais estranha que eu alguma vez comi.