Translation of "Düşük" in Polish

0.005 sec.

Examples of using "Düşük" in a sentence and their polish translations:

Düşük kaliteli uyku olabilir.

a nie sama długość snu.

Sizin pilin gücü düşük.

Masz słabą baterię.

Düşük ışıkta çekim yapan kameralarsa...

Ale wysokoczuła kamera...

O hep düşük maaşından yakınıyor.

On zawsze narzeka na niską pensję.

Finlandiya'da en düşük maaş nedir?

Jaka jest minimalna płaca w Finlandii?

Gürcistan'da en düşük maaş nedir?

Jaka jest minimalna pensja w Gruzji?

Ama düşük ışıkta görmeye ayarlı kameralar...

Ale zaawansowane wysokoczułe kamery...

Güney Afrika'da en düşük maaş nedir?

Jaka jest płaca minimalna w RPA?

Memeliler arasındaki en düşük sindirim oranına sahipler.

Leniwiec trawi najwolniej ze wszystkich ssaków.

Ayrıca yaprakların ısı verme değeri çok düşük,

Liście mają mało kalorii,

Mutlak sıfır, mümkün olan en düşük sıcaklıktır.

Zero absolutne jest najniższą możliwą temperaturą.

Tom düşük-yağlı, yüksek-proteinli diyet yapıyor.

Tom stosuje niskotłuszczową, wysokobiałkową dietę.

Düşük ışığa duyarlı kameralar Mumbai sokaklarında kol gezen...

Wysokoczułe kamery ujawniają potężne drapieżniki...

Ancak gripte ölüm oranı daha da düşük: %0.1.

Ale smiertelność grypy jest jeszcze niższy: 0,1%

Onun düşük maaşı onun ev satın almasını engeller.

Jego niska pensja przeszkadza mu w zakupie domu.

Ne kadar çok uyursanız, ölüm riskiniz o kadar düşük

Nie jest tak, że dłuższy sen

Genellikle 20 dönümden az alanlarda işleyen düşük gelirli ülkelerde

Produkują od 60 do 80 procent żywności w krajach o niższych dochodach,

Ressam olarak amacım mümkün olan en düşük miktarı kullanmak.

Moim celem jest użycie ich jak najmniej.

İthal arabalar için talep daha düşük fiyatlardan dolayı artıyor.

Popyt na importowane samochody wzrasta z powodu niższych cen.

Eğer fiyat biraz daha düşük olsaydı uçak biletlerini alırdık.

Kupilibyśmy bilety na samolot, gdyby cena była nieco niższa.

Ben size düşük bir fiyatla iyi yemek sunmayı umuyorum.

Mam nadzieję, że dostarczę wam dobrej żywności za niską cenę.

Olarak sayılıyorlar! Africa sadece düşük vergiler vaat etmiyor ayrıca

Republika Liberii, które są rajami podatkowymi Afryka, często nie tylko oferuje niskie podatki,

Benim umudum size düşük bir fiyatla iyi yemek vermektir.

Mam nadzieję, że dostarczę wam dobrej żywności za niską cenę.

Düşük kaliteli uykusu olan kişiler daha uzun süre uyumaya çalışırlar,

Osoby, które mają słabej jakości sen, zwykle starają się spać dłużej.

Düşük gelirli ülkelerde 240 milyon kadın gebe kalmak isteyip istemediğine

214 milionów kobiet w krajach rozwijających się

Gözlerinde bulunan aynaya benzer hücreler var olan düşük ışığı kuvvetlendiriyor.

Działające jak lustro komórki w jej oczach wzmacniają nikłe światło.

- Rusya'daki en düşük maaş nedir?
- Rusya'da asgari ücret ne kadar?

Jaka jest płaca minimalna w Rosji?

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.

Wysokoczuła kamera odsłania ten zamarznięty świat.

Bu düşük frekanslı ses ağaç örtüsünden sekip duvarların oluşturduğu seti aşıyor.

Te infradźwięki odbijają się od koron drzew i przenikają gęsty las.

Düşük frekanslı gürlemelerle... ...ki bazısı o kadar düşüktür ki insanlar duyamaz...

Pomruki o niskiej częstotliwości, niektóre niesłyszalne dla ludzi,

Gecenin bir yarısı. Düşük ışığa duyarlı kameralar çarpıcı bir görüntü yakalıyor.

W środku nocy wysokoczułe kamery ukazują nadzwyczajny widok.

Ama düşük ışıkta çalışan kameralar farklı bir yaklaşımı olan bir türü ortaya çıkarıyor.

Ale wysokoczułe kamery pokazują gatunek o innym podejściu.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.

Wysokoczuła kamera ukazuje samicę niedźwiedzia polarnego oraz dwa niedźwiadki...

Her gün sebze ve meyve yiyen insanların kalp krizi geçirme olasılıklarının daha düşük olduğunu duydum.

Słyszałem, że ludzie, którzy codziennie jedzą warzywa i owoce, są mniej zagrożeni atakiem serca.