Translation of "Yarım" in Japanese

0.011 sec.

Examples of using "Yarım" in a sentence and their japanese translations:

- Yarım saate gelirim.
- Yarım saat içinde geleceğim.

30分後にはお母さんがそこに行くわ。

İşleri yarım bırakmamalısın.

君は物事を中途半端にしてはいけないよ。

Proje yarım bırakıldı.

その計画は取りやめになった。

İşleri yarım bırakma.

物事は中途半端にするなかれ。

İş yarım yapıldı.

仕事の半分はかたづいた。

Kapatarak yarım saat geçirdiniz."

反射光を使って処置していたね」

Yarım saatte okula yürüyebilirim.

- 学校までは歩いて30分で行けます。
- 学校まで三十分で歩いて行けます。

Yarım saat önce başlamalıydın.

30分前に出発すれば良かったのに。

Yaklaşık yarım saat bekletildim.

30分近く待たされた。

O yarım saat sürdü.

30分で着いたよ。

Yarım baş ağrım var.

頭が割れそうに痛い。

Postane yarım mil uzaklıkta.

郵便局は半マイル向こうにある。

Onu yarım saat bekletti.

彼女は彼を30分待たせた。

Neredeyse yarım saattir bekliyorum.

私はもう30分近く待っています。

İşleri yarım yamalak yapma.

物事は中途半端にするな。

Yarım düzine yumurta aldım.

私は卵を半ダース買った。

İşini yarım bitmiş bırakma.

- 仕事を中途半端で辞めてはいけない。
- 作業をやりかけのままにしとかないでよ。

Tom yarım saattir bekliyor.

トムは、30分ほど待ち続けている。

Yarım düzine yumurtamız var.

卵が半ダースある。

İşlerinizi yarım yapılmış bırakmayın.

物事は中途半端にするなかれ。

Yarım saat içinde görüşürüz.

30分後にお会いましょう。

Açıkçası, bir şeyi yarım yapmak,

実は 中途半端っちゅうのは

Her biri yaklaşık yarım saatti

それぞれ30分ほどでした

Tom yarım saattir sessizce oturuyordu.

トムは30分間黙って座っていた。

Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.

テントを組み立てるのに30分かかった。

Paket yarım kilodan fazla geliyor.

- その小包は重さが1ポンドを越える。
- その小包は一ポンドより重い。

Yarım saat daha erken ayrılmalıydın.

30分早く出発すればよかったのに。

Hiçbir işi yarım yamalak yapma.

物事は中途半端にするな。

Her zaman işlerini yarım bırakır.

彼はいつも仕事をやりかけにしておく。

O, beni yarım saat bekletti.

彼女は私を30分待たせた。

Bana yarım kilo et ver.

肉を半㌔ください。

Hiçbir şeyi yarım yamalak yapma.

何事も中途半端にするな。

Yarım günlük turlarınız var mı?

半日のツアーはありますか。

Tekneye Yarım Ay ismini verdik.

- 私達はその船をハーフムーンと名付けた。
- 私たちはその船を半月と名付けた。

O beni yarım saat bekletti.

彼女は私を30分待たせた。

Yarım saatte iki mil yürüdü.

- 彼は半時間で2マイル歩いた。
- 彼は30分で2マイル歩いた。
- 彼は30分で約3km歩きました。

Yarım saat koşmaya devam etti.

彼は30分走り続けた。

- Sözlük yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
- Sözlük yaklaşık yarım milyon sözcük içeriyor.

その事典は約50万語の単語を収めている。

- Her gün yarım saat İngilizce çalışıyorum.
- Her gün yarım saat İngilizce çalışırım.

- 私は毎日英語を30分勉強します。
- 毎日30分、英語の勉強をしてるよ。

Okula yürüyerek gitmek yarım saatimizi alıyor.

- 学校へは徒歩で30分かかる。
- 学校までは歩いて30分です。

Denize yarım milden daha fazla değil.

- 海まではわずか半マイルだ。
- 海までわずか半マイルだ。

Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.

- 枯れ木も山のにぎわい。
- パン半分でもないよりはまし。

Okul evimden yarım millik yürüyüş mesafesinde.

その学校は私の家から半マイル歩いたところにあります。

Araba, yarım saatlik sürüşten sonra bozuldu.

30分走った後でその車は動かなくなった。

Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.

彼は食事をグラス半分のビールを飲むことから始めた。

İşten usandı ve onu yarım bıraktı.

彼はその仕事に飽きて、やりかけたままでほっておいた。

O yarım saat içinde burada olacak.

- 半時間したら彼はここに来るでしょう。
- 彼なら三十分でここに来るよ。

Amerika Birleşik Devletleri Kuzey Yarım kürededir.

合衆国は北半球にある。

Her gün yarım saat İngilizce çalışırım.

- 私は毎日英語を30分勉強します。
- 毎日30分、英語の勉強をしてるよ。

Bu problemi çözmem yarım saatimi aldı.

私はこの問題を解くのに30分かかった。

Ekvator, Dünya'yı iki yarım küreye böler.

赤道は地球を2つの半球に分ける。

Eğer yarım beynin olsa tehlikeli olursun!

お前は脳の半分があったら,危ない!

Bu iş yarım saat içinde bitirilebilir.

この仕事は半時間で仕上げられます。

Onlar yarım saat içinde oraya yürüyecek.

歩いて30分で着くでしょう。

İngilizcede tahminen yarım milyonun üzerinde sözcük var.

英語には50万語以上の単語があると見積もられた。

O kendine yarım yamalak akşam yemeği pişirebildi.

彼女はなんとか自分で夕食を作ることができた。

O, bir ayda yarım milyon yen kazanmaktadır.

彼は毎月50万円稼ぐ。

O, yarım yıl boyunca bize eğitmenlik yaptı.

彼は私たちを半年間コーチしてくれた。

Kliniğimizde yapılan ameliyat yarım saat içinde bitti.

手術は医院内で三十分以内に完了します。

Geçen yaz, ben bir çiftlikte yarım zamanlı çalıştım.

去年の夏、私は農場でアルバイトをした。

Onlar yarım saattir sıkışık bir trafikte saplanıp kaldılar.

彼らは交通渋滞に引っかかり半時間も待たされた。

O, kendine yarım yamalak bir akşam yemeği pişirebildi.

彼はどうにかこうにか自分で夕食を作ることができた。

Geçen yaz bir çiftlikte yarım zamanlı olarak çalıştım.

去年の夏、私は農場でアルバイトをした。

Ben arkadaşımı yarım saat bekledim, ama o gelmedi.

私は友人を30分待ったが、来なかった。

Tom en az yarım yıldır Mary ile gidiyor.

トムはメアリーと少なくとも半年間つきあっている。

Yaklaşık yarım saatlik bir konuşmadan daha bir ay sonra

30分程話しました そして1か月後

Yarım milyon kadar yavru yapıyorlar. Çok azı hayatta kalıyor.

‎50万の稚ダコうち ‎生き残るのは一握り

Feribot hareket etmeye başladı ve yarım saat içinde karşıdaydık.

フェリーは動き出し、我々は30分で向こう岸に着いた。

Yarım saat boyunca denedikten sonra kapıyı kırarak açmayı başardık.

30分間やってみてようやくドアを壊して開けることに成功した。

O, istasyona vardığında tren neredeyse yarım saat önce kalkmıştı.

彼が駅に着いたとき、列車はすでに30分近く前に出発していた。

Yarım saat geç geldi, bu yüzden herkes ona kızgındı.

彼は30分遅れて来たので、私たち皆怒りました。

Yarım saatten daha fazla bir süredir onları gözden kaybettik.

我々は30分以上前に彼らを見失った。

Avrupa’da şimdiye kadar görülen en büyük ordu olan yarım milyon

それには 、400マイルの前線を横切る 50万人の

Yük treni yoğun sis nedeniyle yaklaşık yarım saat kadar gecikti.

濃霧のため貨物列車は半時間ほど遅れた。

Yarım milyon çocuk Nijer'de hâlâ yetersiz beslenme ile karşı karşıyadır.

ニジェールでは50万人もの子供たちが未だ栄養失調に直面している。

New York'tan kimya ile ilgili yarım düzüne kitap sipariş ettim.

私は化学に関する6さつの本をニューヨークから注文した。

Yarın yapmak istediğim ilk şey, iyi bir yarım zamanlı iş bulmaktır.

私が明日最初にしたいことは、いいパートタイムの仕事を探すことです。

Biz trafikte yarım saat kadar durdurulduk ve bu yüzden geç vardık.

私たちは交通が30分渋滞してそのために遅刻した。

Hangisinde daha iyisin, yarım sörf tahtasıyla sörf yapmada mı yoksa sörf yapmada mı?

ボディーボードとサーフィンどっちが得意?

Beş devasa F1 motoru , sadece iki buçuk dakikada yarım milyon galon gazyağı ve sıvı

その5つの巨大なF1エンジン は、わずか2分 半で50万ガロンの灯油と液体

Bu tren Aomori'den yarım saat geç ayrıldı, bu yüzden maalesef Tokyo'ya öğleden önce varamayacağız.

この列車は青森を三十分遅れで出発したので、東京には昼前には到着しないと思う。