Translation of "Toplantıya" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Toplantıya" in a sentence and their japanese translations:

Toplantıya katılmalıydın.

- 君は会合に出席すべきだったのに。
- 君はその会合に出席すべきだったのに。

Toplantıya katıl.

会議に出席する。

Toplantıya katılamam.

会議には出席できません。

Toplantıya katılamadım.

私はその会合に出席できなかった。

Toplantıya katılacağım.

私は会合に出席します。

Toplantıya katılım iyiydi.

会の出席者は多かった。

Toplantıya çağırmak istiyorum.

ミーティングを開きたいのだが。

Toplantıya katılamadığını açıkladı.

彼女は会に出席できないと説明した。

O, toplantıya katıldı.

- 彼女はその会合に出席した。
- 彼女は会議に出席しました。

Onu toplantıya almadılar.

彼らは彼女を会合から締め出した。

O, toplantıya katılmadı.

- 彼は会議に出席しなかった。
- 彼は会議を欠席した。
- 彼はミーティングを欠席した。

Toplantıya kimler katıldı?

誰が会合に参加したのですか。

Kate toplantıya katılmadı.

ケイトは会合を欠席した。

Sonraki toplantıya katılacağım.

今度の会には出席します。

Toplantıya şahsen katılmalıydın.

君自らが会議に出席すべきであったのだ。

Toplantıya zamanında gelmeyecek.

彼は会合に間に合わないだろう。

Toplantıya katılacak mısın?

- 会議に出席するつもりですか。
- 会議に出るつもりかい。
- 会に出席しますか。

Ben toplantıya gideceğim.

私が会議に行きます。

Toplantıya katılmaya istekliyim.

- 私は喜んでその会に出席します。
- 私はその会合に参加してもかまわない。
- 私はその会に出席してもかまいませんよ。

O toplantıya katılmadım.

私は会議には出席しなかった。

Ben toplantıya katılacağım.

私はその会議に出席するつもりです。

Toplantıya kendiniz katılmalısınız.

君自身が会合に出席すべきである。

Kesinlikle toplantıya katılacak.

きっと彼は会合に出席します。

Dün toplantıya katıldım.

私は昨日会合に出席した。

- Onun adına toplantıya katıldım.
- Toplantıya onun adına katıldım.

彼女に代ってその会に出席した。

- Toplantıya katılmak için yetkili değilsiniz.
- Toplantıya katılma hakkınız yok.

君は会に出席する資格はない。

- Üzgünüm, toplantıya geç kaldım.
- Toplantıya geç kaldığım için üzgünüm.

会議に遅れてすみません。

- Toplantıya katılacağınızı tabii buldum.
- Toplantıya katılacağınızı tartışmasız kabul ettim.

あなたはもちろんその会に出席するものと思っていた。

Toplantıya katılmaya niyet etmiştim.

会合に出席するつもりだったのだが。

Toplantıya çoğu tarafından katılındı.

会議は出席者多数だった。

O, toplantıya geldi mi?

会議に彼は現れましたか。

Komite hemen toplantıya çağrıldı.

委員会が直ちに召集された。

Nancy'nin toplantıya katılması zorunludur.

ナンシーがその会合にでる事が必要だ。

Toplantıya katılmasak iyi olur.

- 私たちはその会合に出席しないほうがいい。
- その会合には参加しない方が良い。

O nedenle toplantıya katılmadı.

- 彼はそういうわけでミーティングに出席しなかった。
- そういうわけで彼はその会合に出席しなかった。

Yarın toplantıya gelebilir misin?

明日は会議に来れますか。

Onunla bir toplantıya başladım.

彼女との出会いが始まった。

Patronunun yerine toplantıya katıldı.

彼は上司のかわりに会議に出席した。

Toplantıya gitmemeye karar verdi.

彼は会合にはいかないと決めた。

Babasının adına toplantıya katıldı.

彼がおとうさんの代わりにその会合に出ました。

Yarınki toplantıya gelir misin?

明日の会合に来てもらえますか?

O, dün toplantıya gelmişti.

彼は昨日その会合に出席した。

Benim yerime toplantıya katıldı.

私の代わりに彼がその会合に出席した。

Keşke o, toplantıya katılsaydı.

彼が会議に出ていたらなぁ。

Onun yerine toplantıya katıldım.

私は彼の代わりにその会合に出席した。

Toplantıya az öğrenci katıldı.

会議に出席した生徒が少なかった。

Şimdi bir toplantıya gitmeliyim.

今から会議に行かなければならない。

Toplantıya katılmayı planlıyor musun?

- 君はその会合に出席するつもりですか。
- 君はその会合に参加するつもりですか。
- その会合には出席する予定ですか。

Toplantıya çok öğrenci katılmadı.

その会に出席した生徒はあまり多くなかった。

- Toplantıda yoktum.
- Toplantıya katılmadım.

私は会を欠席した。

Toplantıya kaç kişi katıldı?

会議に出席した人数は?

Bütün öğrenciler toplantıya katılmadı.

すべての学生が会合に出席したわけではなかった。

Bob kesinlikle toplantıya katılacak.

きっとボブは会合に出席します。

Şimdi bu toplantıya gitmeliyim.

今から会議に行かなければならない。

O, son toplantıya gelmedi.

- 彼はこの前の会には来なかった。
- 彼は前回の会議に来なかった。

Babamın toplantıya katılmasından hoşlanmıyorum.

私は父がその会合に出ることを好まない。

Yıllık toplantıya katılmayı planlıyorum.

年次会議に行く予定です。

- Dün toplantıya epeyce kişi geldi.
- Dün toplantıya epeyce insan geldi.

昨日はかなりたくさんの人々がその会合に参加した。

- Toplantıya katılmayı isteyip istemediğini ona sor.
- Toplantıya katılıp katılmayacağını ona sor.

- 会に出席するかどうか彼に聞きなさい。
- 会に出席するかどうかは彼に聞きなさい。

Başka hiç kimse toplantıya gelmedi.

集会には他に誰も来なかった。

Başkanın isteği üzerine toplantıya katıldı.

議長の依頼により彼女はその会合に出席した。

Öğrencilerin üçte ikisi toplantıya geldi.

学生の3分の2がその集会に出ました。

Toplantıya çaydan sonra devam ederiz.

会議をお茶休憩の後再開する予定である。

Sadece birkaç üye toplantıya katıldı.

ほんの2、3人しか会議に姿を見せなかった。

Bob geldiğinde, biz toplantıya başlayacağız.

- ボブが来たら私達は会議を始めます。
- ボブがきたら会議を始めます。

Peter'ın toplantıya katılmasına gerek yoktur.

ピーターは会合に出なくてよい。

O, benim yerime toplantıya katılacak.

彼女は私の代わりにその会合に出席するでしょう。

Onun adına toplantıya kim katılacak?

彼女に代わって誰が会合に出席するのか。

Toplantıya katılmak için erkenden kalktı.

彼は、会議に出席するために早く起きた。

Gelecek hafta toplantıya gelecek mi?

彼は来週会議にくるでしょうか。

Benim yerime toplantıya o gidecek.

私の代わりに彼が出席します。

Hasta olduğu için toplantıya katılamadı.

彼は会に病気ででられなかった。

Toplantıya katılmam için ısrar ettiler.

彼らは私がその会に出席すべきだと主張した。

Ebeveynlerimden bir toplantıya gitmek zorunda.

両親のどちらかがその会議に行かねばならない。

Başkan yardımcısı olarak toplantıya katıldı.

彼はその会に社長の代理で出席した。

Hasta olduğum için, toplantıya gidemedim.

私は病気で会合に行けなかった。

Toplantıya katılmak için erken kalktım.

私は会議に出席するために早く起きた。

Abim, babamızın adına toplantıya katıldı.

私の一番上の兄が父の名代としてその会合に出席した。

O toplantıya katılmamıza gerek yok.

私たちは、その会議に出席する必要はない。

Dün toplantıya birçok kişi geldi.

昨日はかなりたくさんの人々がその会合に参加した。

Bu akşam toplantıya katılacak mısınız?

今夜の会合には出席されますか。

Birçok kişi o toplantıya katıldı.

その会議にはたくさんの人が出席していた。

Toplantıya katılma randevusunu iptal etti.

彼は会合に出席するという約束を取り消した。

Hastalık, beni toplantıya katılmaktan alıkoydu.

病気のために、私はその集まりに出席出来なかった。

O, hastalığına rağmen toplantıya katıldı.

彼は病気にもかかわらず会に出席した。

- En azından 100 kişi toplantıya katıldı.
- Toplantıya katılanlar, 100 kişiden aşağı değildi.

会合には100人もの人が出席した。

Ya da siyasi bir toplantıya katılmak,

政治集会に参加したかったり

Patronum toplantıya geç gelmeme göz yummadı.

上司は私が会議に遅刻したことを許してくれなかった。

Toplantıya çok az sayıda insan katıldı.

会議に出席した人はほとんどいなかった。

Sadece birkaç kişi toplantıya zamanında geldi.

会議に時間どおりに現れたのは2、3人しかいなかった。

Eğer yarın yağmur yağarsa toplantıya gitmeyeceğim.

もし明日雨ならば、私はその会合に行きません。

Dün toplantıya geç kalmış gibi görünüyor.

どうやらかれはきのうその会にまに合わなかったようだ。

Toplantıya katılmaya ciddi olarak söz vermedim.

その会に出席するとは約束しなかった。

Hastalık, onun toplantıya katılmasına mâni oldu.

- 病気のため彼はその会合に出席できなかった。
- 病気のために彼はその会合に出席できなかった。

Hastalık, Jim'in toplantıya katılmasına mâni oldu.

病気のためにジムは会合に出席できなかった。

O oğlunu, yerindeki toplantıya katılmaya zorladı.

彼は自分の代わりに息子をその会合に出席させた。

Öğle yemeği için toplantıya ara verdiler.

彼らは昼食のため会議を中断した。

Pazartesi günkü toplantıya katılmak zorunda kalmayabiliriz.

私たちは月曜日に会議に出る必要はないのかもしれません。

Tom buraya gelir gelmez toplantıya başlayacağız.

トムがここに到着したら、ミーテイングを始めよう。