Translation of "Konuşması" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Konuşması" in a sentence and their japanese translations:

- Onun konuşması çok kısaydı.
- Konuşması çok kısaydı.

彼の演説はあまりにも短すぎた。

Onun konuşması doğrudur.

彼女の話は本当である。

Tom'un konuşması mükemmeldi.

トムの演説は素晴らしかった。

Tom'un konuşması güzeldi.

トムの演説はよかった。

Konuşması çok yetersizdi.

彼の演説は、たいへんまずかった。

Onun konuşması mükemmeldi.

彼女たちの演説はすばらしかった。

Profesörün konuşması mizah doluydu.

教授の話はユーモアたっぷりだった。

Bilginin konuşması dinlenmeye değer.

その学者の話は聴く価値が大いにある。

Onun konuşması tam yerindeydi.

彼の話は要領を得ていた。

Onun konuşması canımızı sıktı.

彼の話に私達はしらけてしまった。

Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.

彼の講演は聴衆を深く感動させた。

Onun konuşması dinlemeye değer.

彼の演説は聞く価値がある。

Onun konuşması beni sıktı.

彼のスピーチは私を退屈にさせた。

Bir telefon konuşması yapacağım.

- 電話をかけよう。
- 電話してくるね。

Valinin konuşması dergide yayınlandı.

知事の演説がその雑誌で発表された。

Onun konuşması uzayıp gitti.

彼のスピーチは延々と続いた。

Onun konuşması espri doluydu.

彼女の話は機知にあふれていた。

Onun konuşması müthiş sıkıcıydı.

彼の話が恐ろしく退屈になってきた。

Konuşması beni derinden etkiledi.

私は彼のスピーチに心から感動した。

Konuşması üç saat sürdü.

彼のスピーチは3時間続きました。

Konuşması seyircilerin ilgisini çekmişti.

彼の演説は聴衆を飽かせなかった。

Onun konuşması çok rafine.

彼の話し方はたいへん洗練されている。

Onun konuşması dikkatimizi çekti.

彼の演説は我々の注意を引いた。

- Konuşması çok etkileyiciydi. Orada olmalıydın.
- Konuşması çok etkileyiciydi. Orada olmalıydınız.

彼の演説は大変感動的だった。君も行けばよかったのに。

Mike'ın Yumi ile konuşması keyifliydi.

マイクは由美に話し掛けるのがたのしかった。

Onun konuşması izleyiciyi tahrik etti.

彼女の演説は聴衆を感銘させた。

Onun konuşması duygularıyla uyum sağlamadı.

彼の発言は感情と調和しなかった。

Onun konuşması coşkulu alkışlarla karşılandı.

彼の演説は絶大なる拍手かっさいを博した。

Onun konuşması kısa bir konuşma.

彼の演説は簡潔スピーチです。

Onun konuşması bana göre mantıksızdı.

- 彼の演説の意味がわからなかった。
- 私は彼の演説の意味が全然わからなかった。

Onun konuşması onları gözyaşlarına boğdu.

彼のスピーチは彼らを感動させ涙を流させた。

Onun konuşması kısa ve isabetliydi.

彼のスピーチは短くて要領を得ていた。

Onun konuşması bizi harekete geçirdi.

- 彼のスピーチは心を打った。
- 彼のスピーチは私たちの心を打った。

Onun konuşması onu üzüntüsünden uzaklaştırdı.

彼の話で彼女の悲しみはまぎれた。

Onun konuşması ortam için uygundu.

彼の演説はその場にふさわしいものだった。

Onun uzun konuşması herkesi sıktı.

彼の長話に皆うんざりした。

Başkanın konuşması hakkında ne düşünüyorsunuz?

- 取締役の演説をどう思いますか。
- 社長のスピーチをどう思いますか。

Onun konuşması tamamen kötü değildi.

彼の演説はまんざら捨てたものではなかった。

Başkan ulusa sesleniş konuşması yaptı.

大統領は国民に向けて演説した。

Konuşması birçok güzel cümle içeriyordu.

彼の演説には数々のすばらしい言い回しが含まれていた。

Birkaç telefon konuşması yapmak istedim.

ちょっと電話をかけたいと思った。

Onun uzun konuşması hepimizi sıktı.

彼の長いスピーチにみんなうんざりした。

Onun konuşması tarafından derinden etkilendim.

- 私は彼の話に深い感心を受けた。
- 私は彼のスピーチにいたく感動した。

Tom konuşması kolay bir kişi.

トムは話しかけやすい人だ。

Onun konuşması üç saat sürdü.

彼の演説は3時間も続いた。

Onun konuşması bizi çok etkiledi.

彼の演説は私達にとても感銘を与えた。

Yabancı öğrencilerin İngilizceyi iyi konuşması zordur.

外国人学生にとって英語を上手に話すことは難しい。

Mary konuşması hoş olan bir kızdır.

メアリーは一緒に話をしてたのしいこだ。

Onun sürekli şikâyet konuşması beni sinirlendirdi.

彼女の絶え間ない不平に私はいらいらした。

Onun konuşması duruma çok uygun değildi.

彼の話はその場にあまりふさわしくなかった。

Biri nerede bir telefon konuşması yapabilir?

電話はどこでできる?

Onun konuşması anlamak için çok soyut.

彼の演説は抽象的なので私には理解できない。

Jane'in veda konuşması bizi çok üzdü.

ジェーンのお別れの挨拶を聞いて、私達はとても悲しくなりました。

Hepimizin kafasında dönen bir iç-konuşması var.

私たちは頭の中で 心の声を聞いています

Açılış konuşması tek başına bir saat sürdü.

開会の挨拶だけで1時間もかかった。

Parti ev sahibinin konuşması ile sona erdi.

パーティーは主催者のスピーチで終わった。

Öğrenci, yargıcın, konuşması üzerindeki kritik yorumlarıyla cesaretlendi.

その学生は、自分の弁論に対して審査員が批判的に述べたことをひどく気にした。

Onun muhteşem konuşması domuzun önündeki inci gibiydi.

彼の立派な演説も豚に真珠に等しかった。

Onun konuşması sırasında garip bir olay oldu.

彼の演説中に不思議なできごとが起こった。

Başkan'ın konuşması Amerikan halkında bir değişiklik getirdi.

大統領の演説はアメリカ国民に変革をもたらした。

Annenin altı dil konuşması ne kadar şaşırtıcı.

それは凄いね!君のお母さん6ヶ国語も話すなんて。

Onun konuşması bütün erkeklere ilham kaynağı oldu.

彼の話は少年たちみんなを元気づけた。

Şu Prof.'un konuşması beni deli ediyor.

あの先生の話にはうんざりするよ。

O samimi ve konuşması kolay bir kişi.

彼はざっくばらんな人柄なので話しやすい。

Benim ayrıca bir TED konuşması yapmam gerekebilir tabii.

瞑想の真価は語りきれません

Bir insan her şeyden önce konuşması ile değerlendirilir.

人はまず第一にそのひとの言葉使いによって判断される。

Onun konuşması hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.

彼の演説は政府の政策の効果的な擁護論であった。

Onun konuşması benim üzerimde iyi bir izlenim bıraktı.

彼の演説は私によい印象を与えた。

Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı.

彼の話からその見聞の広さがうかがわれた。

Onların konuşması Çince olduğu için, tek kelime anlamadım.

- 彼らの会話は中国語だったので、私には一言も分からなかった。
- 彼らは中国語で話していたので、私には一言も分からなかった。

Onların konuşması Fransızca olduğu için bir kelime anlamadım.

彼らはフランス語で喋っていたので、私は一言も理解できなかった。

Protesto sesleri gittikçe yükseldiği için onun konuşması duyulamadı.

ますます高まる抗議の声に彼の演説は聞こえなかった。

Öğretmenin konuşması, Mary'nin daha sıkı çalışması için gayrete getirir.

先生の話に励まされてメアリーはさらに勉強した。

Milyoner bir CEO'nun sokaktaki adam için konuşması mümkün bile değil.

億万長者の社長が道端の人の気持ちを 代弁できるはずがないように

Napolyon'un yenilgisinin Şubat ayı sonlarında herhangi bir konuşması vaktinden önce geldi.

2月下旬でナポレオンが敗北したという 判断は時期尚早だった

Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.

彼はあまり長時間話し続けたので、何人かの人が居眠りを始めた。

Kıyafeti bir beyefendininki gibi ama konuşması ve davranışı bir palyaçonunki gibi.

彼の身なりは紳士のそれだが、その言葉づかいと振る舞いはいないか者のそれである。

Bir gece yarısı telefon konuşması bize hem şok hem de hoşnutsuzluk verir.

真夜中の電話には、びっくりさせられたり不愉快な思いをさせられる。