Translation of "Kalabalık" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Kalabalık" in a sentence and their japanese translations:

Kalabalık sakinleşti.

群衆は静かになった。

- Kalabalık istasyondan boşaldı.
- Kalabalık stadyumdan taştı.

群衆が競技場からどっと流れ出した。

Tiyatroyu kalabalık buldum.

劇場に行ってみたら混んでいた。

Kalabalık kazananı alkışladı.

群集は勝利者を歓呼して迎えた。

Kalabalık, panik içindeydi.

群集はあわてふためいた。

Kalabalık gittikçe büyüyor.

群衆はますます多くなっている。

Kalabalık salonu doldurdu.

群衆がホールをうめつくした。

Tren kalabalık mıydı?

電車は混んでた?

Otobüs kalabalık mıydı?

バスは混んでた?

Heyecanlı kalabalık stadyumu boşalttı.

興奮した群衆が競技場から溢れ出てきた。

Kalabalık ile birlikte gidin.

みんなに合わしとけ。

Otobüsün önü kalabalık değildi.

バスの前の方は空いていた。

Her yer kalabalık görünüyor.

どこもかしこも人が混んでいるようだ。

O kalabalık tarafından kuşatılmıştı.

彼は群衆に取り囲まれた。

Bugün kasabalar çok kalabalık.

中心街は今日は大変な混雑だ。

Kalabalık çıkışa doğru koştu.

人々が出口へ殺到した。

Kalabalık kapıya doğru bastırdı.

群集は門に向かって殺到した。

Kalabalık konferans salonunu boşalttı.

- 群集は公会堂からどっと出てきた。
- 群衆は公会堂からドッと出てきた。

Etrafta bir kalabalık toplandı.

群集が周りに集まった。

Kalabalık trende boğulacağımı düşündüm.

満員電車の中は息が詰まりそうだった。

- Kalabalık kazanana büyük bir yardım yaptı.
- Kalabalık kazananı coşkuyla alkışladı.

群集は勝者に拍手喝采を送った。

Ben kalabalık nedeniyle yol açamadım.

人混みのために私は一歩も進めなかった。

Salonda büyük bir kalabalık vardı.

ホールには聴衆が大勢いた。

Orada büyük bir kalabalık vardı.

そこには大勢の人がいた。

Onun etrafında bir kalabalık toplanıyordu.

彼の周りには人がたかり始めた。

O göründüğünde kalabalık tezahürat yaptı.

彼が登場すると群集は歓声を上げた。

Onun etrafında bir kalabalık toplandı.

群衆がすぐに彼の周りに集まった。

Dışarıda oynamak için çok kalabalık.

- 暗すぎて外では遊べないよ。
- 暗すぎて、外では遊べない。

Bir kalabalık olay yerinde toplandı.

- 群衆が現場に群がった。
- 現場に野次馬が集まった。

Kalabalık trenlerde yankesicilere dikkat et.

混雑した電車の中ではスリにご用心ください。

Tren bu akşam çok kalabalık.

今晩は列車がとても込んでいる。

Otobüs bu sabah çok kalabalık.

今朝はバスがとても混んでいる。

Parkta büyük bir kalabalık vardı.

- 公園には大群衆がいた。
- 公園には大勢の人がいた。

Beraber, göz korkutucu bir kalabalık oluşturuyorlar.

‎迫力満点の大所帯だ

Tren beklediğim kadar çok kalabalık değildi.

汽車は思っていたほど混んでいなかった。

Kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.

そのにぎやかな広場で恐ろしいことが起こった。

Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.

話し手の周りには人だかりがしていた。

Hafta boyunca daha az kalabalık görünüyor.

平日は比較的混んでいないようです。

O, bir gol attığında, kalabalık bağırdı.

彼が得点を挙げると群集は大声を上げた。

İnsanlardan oluşan bir kalabalık caddede toplandı.

多数の人が通りに集まった。

Tren, olacağını düşündüğüm kadar kalabalık değildi.

汽車は思っていたほど混んでいなかった。

Kalabalık otobüste bir yabancı benimle konuştu.

見知らぬ人が混み合ったバスの中で私に話しかけた。

Dövüşü izlemek için bir kalabalık toplandı.

喧嘩を見ようと、野次馬が集まった。

Kalabalık caddede sıradan bir toplantı yaptık.

私たちは混雑した通りで偶然出会った。

Kalabalık otobüste birinin adımı seslendiğini duydum.

混んでいるバスの中で誰かが私の名を呼ぶのを聞いた。

Kalabalık otobüslerde gençler koltuklarını yaşlılara vermelidir.

- 込み合ったバスの中では若い人々は老人達に席を譲るべきだ。
- 混んでいるバスの車内では、若者はお年寄りに席を譲るべきだ。

Yangını görmek için bir kalabalık toplandı.

群衆が火事を見に集まった。

Kalabalık, başkanı uğurlamak için havaalanında toplandı.

群集が大統領を見送りに空港に群がった。

Bu kalabalık bana Tokyo caddelerini hatırlatıyor.

この人込みを見ると東京の通りを思い出す。

Yollar günün bu saatinde çok kalabalık.

この時間は道路がとても込んでいるからね。

Burası her zaman çok kalabalık mı?

いつもこんなに混雑しているのですか。

Yangın mahallinde büyük bir kalabalık toplandı.

火事場はやじ馬で大変だった。

Dışarıda büyük bir kalabalık toplanıp kargaşayı izlerken

外には群衆が 騒ぎを見に集まり―

Kırsal yolları şehir yolları kadar kalabalık değil.

田舎の道路は、都会ほど混雑しません。

Konserde umduğumuzdan daha büyük bir kalabalık vardı.

期待していたより沢山の人がコンサートに集まった。

Kalabalık kontrolden çıktı ve parmaklıkları kırıp geçti.

群衆は統制が効かなくなってフェンスを突き破った。

Tokyo Japonya'daki başka bir şehirden daha kalabalık.

東京は日本の他のどの都市よりも人口が多い。

Keşke metro her sabah çok kalabalık olmasa.

- 毎朝の地下鉄があんなに混雑しなかったらなあ。
- 毎朝地下鉄があまり込まなければいいのになあ。

Bir sonraki tren bundan daha az kalabalık olacak.

次の列車はこの列車ほど混雑しないだろう。

Bugün burasının niçin çok kalabalık olduğunu merak ediyorum.

どうして今日はこんなに混んでるのかしら。

Kısa sürede itfaiye arabasının etrafında bir kalabalık toplandı.

群衆がすぐに消防車の回りに集まった。

Kalabalık trenlerde seyahat etmektense erken çıkmayı tercih ederim.

ラッシュアワーの電車で行くよりむしろ早く出かけるほうがいい。

Bu kalabalık, bu yüzden bir sonraki trene binelim.

混んでるから次の電車にしよう。

Bu tren kalabalık, bu yüzden bir sonrakine binelim.

混んでるから次の電車にしよう。

Konserden sonra kalabalık en yakın kapıya doğru gitti.

演奏会が終わると人々は近くの出口へ急いだ。

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

大自然と都市の中で 壮大な戦いは続いています

Burası, Dünya'nın en kalabalık yerlerinden biri. Nüfusu, 20 milyon.

‎世界でも特に ‎人口が密集する場所 ‎約2000万人が暮らす

- Caddede bir kalabalık var.
- Caddede bir insan topluluğu var.

通りに人がたくさん集まっている。

"Bugün Salı, değil mi?" "Evet." "Neden bu kadar kalabalık?"

「今日火曜日だよね?」「うん」「なんでこんな混んでるんだろう?」

Bu tren kalabalık, bu yüzden bir sonraki trene binelim.

混んでるから次の電車にしよう。

Çok fazla insan yürüyor. Bu kadar kalabalık olacağını düşünmemiştim.

すごい人だね。こんなに混んでるとは思わなかったよ。

Yol kalabalık bu yüzden muhtemelen söz verilen zamanda varmayacağız.

道が込んでいますから、約束の時間に間に合わないかも知れない。

Kalabalık saatteki bir trafik sıkışıklığı benim varışımı iki saat geciktirdi.

ラッシュアワーの交通渋滞で、到着が2時間遅れてしまった。

Ya da, çok kalabalık olmayan yerlere gitmeye çalışıyorum, ormanda yürümek gibi.

または、人がほとんどいない場所へ行き、自然の中を歩きます

Tren kalabalık olduğu için, Kyoto'ya giden bütün yol boyunca ayakta durdum.

汽車が混んでいたので、私は京都までずっと立ち続けだった。

Kalabalık Luciano tarafında olabilir ama şampiyon kazanma becerisine sahip ve önemli olan budur.

観衆はルチアーノを応援するかもしれないが、チャンピオンに勝つ技術がある。

Tren çok kalabalık olduğu için Uone'ya kadar bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.

列車はとても込んでいたので上野まで立ちとおした。

- Avrupa'da hiçbir şehir Tokyo kadar kalabalık değildir.
- Avrupa'da Tokyo kadar çok nüfuslu hiçbir şehir yoktur.

ヨーロッパのどの都市も、東京ほど人口が多くはない。