Translation of "Inanmıyorum" in Japanese

0.004 sec.

Examples of using "Inanmıyorum" in a sentence and their japanese translations:

- Sana inanmıyorum.
- Ben size inanmıyorum.

私はあなたを信じていない。

Dine inanmıyorum.

宗教は信じない。

Buna inanmıyorum.

- こんなの信じない。
- こんなことは信じません。

Buna inanmıyorum!

- 信じられないわ。
- 信じられない!

Ona inanmıyorum!

それを信じられない。

Tanrıya inanmıyorum.

私は神を信じません。

Allahın'ın varlığına inanmıyorum.

私は神の存在を信じない。

Onunla karşılaştığına inanmıyorum.

あなたは彼に会っていないと思う。

Ben kimseye inanmıyorum.

私は誰でも信ずるというわけではない。

Artık ona inanmıyorum.

- もはや彼の言うことを信じない。
- もう彼を信じたりしない。
- もう彼のことを信じたりしない。

Dürüstçe söyleyeyim, rekabete inanmıyorum.

正直のところ 競争を信じていないことです

O ismi duyduğuma inanmıyorum.

その名前は聞いたことがないと思う。

Allah'ın var olduğuna inanmıyorum.

神が存在するとは思いません。

Ben ona hiç inanmıyorum.

- 私は彼をまったく信用していません。
- いやしくも彼を信用しているのなら彼を助けなさい。

Ben onun hikayesine inanmıyorum.

私は彼の話を信じない。

Böyle şeylerin var olduğuna inanmıyorum.

そんなものがあるなんて思わない。

Ben, hayaletlerin var olduklarına inanmıyorum.

- 幽霊が存在するとは限らない。
- 幽霊が存在するとは思えないんだよ。

Onun bir avukat olduğuna inanmıyorum.

彼は弁護士ではないと思います。

Tom'un söylediği hiçbir şeye inanmıyorum.

トムの言うことはどれも信用しない。

Cinayetle ilgili suçlu olduğuna inanmıyorum.

- 私は、彼がその事件について無罪だと信じています。
- 私は彼がその事件において無罪だと信じています。

Gelecek hafta havanın kötüleşeceğine inanmıyorum.

来週天気がくずれることはないでしょう。

Çocuğun Tokyo'ya yalnız geldiğine inanmıyorum.

この子がひとりで東京まで来たなんて信じないよ。

O ne söylerse söylesin ona inanmıyorum.

たとえ彼女が何を言おうと、私は彼女を信じない。

Bu dünyada kötü insan olduğuna inanmıyorum.

私はこの世に悪人はいないと思っている。

Naomi'ye inanmıyorum. Sanırım o yalan söylüyor.

- 私はなおみを信じません。彼女は嘘をついていると思うのです。
- ナオミのことは信じないよ。彼女は嘘をついてると思うもの。

Sana inanmıyorum. Her zaman yalan söylüyorsun.

ぼくは君の言うことなんか信じないよ。君はいつもうそばかりついているじゃないか。

Ne yazık ki, onun başarılı olacağına inanmıyorum.

残念ながら彼女の成功を確信していません。

Tom'un böyle bir şey söylemiş olabileceğine inanmıyorum.

トムさんはあんなことをいったはずがないと思います。

Onların hepsi öyle söylüyor fakat onların hiçbirine inanmıyorum.

彼らはみなそう言うが、私は彼らの誰も信用しない。

O şimdi biriyle çıkmadığını söylüyor ama ona inanmıyorum.

彼女は、いま誰とも付き合ってないって言ったけど、僕は信じない。

Ondan hoşlanıyorum fakat aynı zamanda ona gerçekten inanmıyorum.

私は彼のことが好きだが、けれども心から彼を信用しているわけではない。

O bir şey görmediğini söylüyor. Fakat onun söylediğinin doğru olduğuna inanmıyorum.

彼は何も見なかったと言っているが、彼が真実を言っているとは思えない。

Birisi beş dilden daha fazlasını akıcı olarak konuşabildiğini iddia ettiğini duyduğumda tamamen inanmıyorum.

私は、5つ以上の言語を流暢に話せるという主張には、疑いを持ちます。