Translation of "Aşırı" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "Aşırı" in a sentence and their japanese translations:

Aşırı tetiktesin.

‎警戒して進む

Bu aşırı riskli.

かなり不安定だよ

Aşırı yemek yiyordum.

過食と自己嘔吐を繰り返しました

Aşırı susuz durumdayım.

ひどい脱水症状だ

Öneriniz biraz aşırı.

君の提案は少し過激だ。

Aşırı şişmanlıktan muzdaribim.

肥満で困っています。

Kendini aşırı yorma.

無理しないでね。

Aşırı analiz yapıyorsun.

考えすぎだってば。

Tom bir aşırı.

トムは過激な思想の持ち主だ。

Aşırı yorgun hissediyorum.

なんだかすごく疲れちゃった。

Çok aşırı uğraşıyorsun.

お前は頑張り過ぎだ。

Aşırı güvenden sakınmalısın.

自信過剰にならないよう注意しなくてはいけない。

Kravat aşırı pahalı.

そのネクタイは高すぎる。

Tedavisi aşırı zor şeyler.

治療することが ひどく難しいのですが

Aşırı yetenekli insanlar, sıralama

最高に有能な人材 その配置

Aşırı sığ bir suda.

‎ここは かなり浅瀬‎だ

Eğitimin değeri aşırı vurgulanamaz.

教育の価値はいくら強調してもしすぎることはない。

Aşırı düşkünlük çocuğu şımarttı.

過保護でその子供はだめになった。

Aşırı sigara içmekten sakının.

煙草を吸いすぎないようにしなさい。

Nancy aşırı stress altındadır.

ナンシーはストレスでダメになっている。

Katip aşırı çalışmaktan öldü.

その事務員は過労がもとで死んだ。

O, soğuğa aşırı duyarlıdır.

彼女はひどい寒がりだ。

O aşırı para harcıyor.

彼女はたくさんお金を持っている。

Kocası ilaçlara aşırı bağımlıdır.

彼女の夫はひどい麻薬依存症だ。

Aşırı yemek iyi değildir.

食べすぎはいいことじゃないわ。

Tom aşırı derecede sıskaydı.

トムは痛々しいほどに痩せていた。

Bu çanta aşırı ağır.

- このバッグ重すぎだよ。
- この鞄は重たすぎる。

Her zaman aşırı stresliyim.

いつもストレスを感じています。

Aşırı derecede yağmur yağıyor.

雨がひどく降っている。

- Aşırı çalışması onu hasta etti.
- Aşırı çalışması ona hastalık getirdi.

彼は過労で病気になった。

Bu fotoğraf aşırı uçların kriptoniti.

こんな光景が 過激派の力を奪うのです

Aşırı dramatik olmuş gibi gelebilir.

ちょっと大袈裟に 聞こえるかもしれませんが

Bu aşırı odaklanmanın olduğunu bilerek

過剰に意識してしまう習性が ある事を踏まえ

Aşırı güçlü bir çoğaltıcı yaratıyor.

強大な増力装置なのです

Aşırı yoksulluğun olduğu ülkelerden geliyor.

極度の貧困を抱える国々からのものです

Aşırı içerek sağlığını riske atma.

飲みすぎで健康を危険にさらすな。

Bu konunun önemi aşırı vurgulanamaz.

その問題の重要性をどんなに強調してもしすぎることはない。

Polis aşırı hızdan onu tutukladı.

- 警官は彼をスピード違反で逮捕した。
- その警官は彼はスピード違反で逮捕した。

Sürücü aşırı hızdan suçlu bulundu.

そのドライバーはスピード違反で告発された。

O aşırı dürüst geçinen biridir.

彼女は上品ぶっている。

Benden aşırı miktarda para istedi.

彼女は私に途方もない金額を要求してきた。

Arkadaşım aşırı hız yapmaktan tutuklandı.

- 私の友達はスピード違反で逮捕された。
- 私の友人はスピード違反で逮捕された。
- 友達がさ、スピード違反で捕まったんだ。

Onun düşünce biçimi biraz aşırı.

- 彼の考え方は少し極端だ。
- 彼の考えは少し極端だ。

Ann aşırı derecede çikolataya düşkün.

アンはチョコレートに目がない。

Tom'un hastalığının nedeni aşırı yemekti.

- トムの病気は食べすぎが原因だった。
- トムは食べすぎが原因で病気になった。

Polis aşırı hızdan onu suçladı.

警察は彼をスピード違反で告発した。

Lütfen aşırı içki içmekten kaçın.

過度な飲酒は差し控えるようにしてください。

Baş ağrın aşırı çalışmaktan kaynaklanıyor.

あなたの頭痛は過労のせいだ。

Aşırı bir su sıkıntısı var.

深刻な水不足である。

Travma sırasında hissedilen aşırı stres seviyelerinin

トラウマ的体験をしている時の 極度のストレスは

Sonrasında travmadaki gibi aşırı strese çıkardıkça

そしてトラウマ体験時に見られる 「極度のストレス」まで増加すると

Yunusların gözleri mavi ışığa aşırı hassastır.

‎イルカの目は青色光に敏感だ

Aşırı sigara içmek sağlığa zarar verir.

たばこの吸い過ぎはあなたの健康を害する。

Bazı oldukça aşırı şeyler yaptığını duyuyorum.

かなりあくどい事をしてきたそうだな。

Gayrimenkulün aşırı pahalı olduğu görüşüne katılıyorum.

不動産が高すぎるという意見に賛成だ。

O aşırı çalışmanın etkilerinden acı çekiyor.

彼は過労の結果病気になっている。

Onun fikirleri benim için çok aşırı.

彼の考えは私には過激すぎます。

Tom hastanede aşırı dozda uyuşturucudan iyileşiyor.

トムはクスリをやりすぎて、治療で入院している。

Günümüzün en ciddi problemi aşırı nüfustur.

現在最も深刻な問題は人口過剰の問題である。

Aşırı hızdan otuz dolarlık cezaya çarptırıldım.

私はスピード違反で30ドルの罰金とられた。

Aşırı hız çoğunlukla kazalara neden olur.

スピードの出し過ぎはしばしば自動車事故のもとになる。

Aşırı içki içmek, iktidarsızlık nedenlerinden biridir.

酒の飲みすぎがインポの原因のひとつです。

Yazın Japonya sıcak ve aşırı nemli.

日本の夏は蒸し暑い。

Kayalar da aşırı kaygan. Buraya düşmek istemem.

かなりすべりやすいよ 川に落ちたくない

Aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %10'u

極貧層は全人口の10%

Aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %37'si

極貧層は全人口の37%

Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.

‎大きな耳で木の‎うろ‎に ‎反響する音を聞く

Tom bugün para ödendiğinden beri aşırı cömert.

トムは今日給料をもらったのでふところがあったかい。

Çoğu gelişmekte olan ülke aşırı nüfustan muzdarip.

たいていの発展途上国は過剰人口で苦しんでいる。

Bence stresten aşırı yiyen çok insan vardır.

ストレスでやけ食いをされる方も多いと思います。

- Ben son derece sakindim.
- Aşırı derecede soğukkanlıydım.

私は落ち着き払っていた。

- Çorba aşırı sıcak.
- Çorba son derece sıcak.

そのスープはひどく辛い。

Aşırı derecede soğuk bir kış yaşadığınızı duydum.

例年になく寒い冬だそうですね。

O başkanın sekreteri her zaman aşırı resmîdir.

あの社長秘書はいつも澄ましている。

O, bu seçim için uzun ve aşırı düşündü. Sevdiği ülke için çok uzun ve aşırı düşündü.

彼はこの選挙運動において長く熱心に戦い、愛する国のためにずっと長く、熱心に戦った。

Böylece, aşırı ısınma tehlikesinin iki derece altında kalabiliriz.

気温上昇を「2度未満」に抑える 目標のために必要なことです

Bu kayalar aşırı kaygan! Buraya tutunurken gücüm tükeniyor.

この岩はすごくすべりやすい 手の力がなくなってきた

Aşırı hassas antenleri en ufak hareketi algılamaya ayarlı.

‎敏感な触角は ‎わずかな動きも察知する

“Birliklerim size hasatlarınızı engellemeyecek veya şehirlerinizi aşırı kalabalıklaştırmayacak.

「私の軍隊はあなたの収穫を妨げたり、あなたの都市を過密にしたりすることはありません。

Aşırı derecede tutkulu olduğum çalışmamı sürdürmeme olanak sağlayan

私は今まさに 大きな情熱を傾ける研究に邁進でき

Ordunun aşırı çalıştırılan,aç atlarında toplu ölümler başladı.

過労と飢えに苦しみ馬が大量死した

İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.

人間も極度に寒い温度に対しては、防御装置を備えている。

Aşırı çalışma ve yetersiz yemeklerden dolayı, o hastalandı.

過労や粗末な食事の為に、彼女は病気になった。

Bill, babasının aşırı derecede sigara içmesinden nefret ediyor.

ビルは父親がたばこをたくさん吸うのを嫌がっている。

Aşırı şekilde cömert olması onun en büyük hatası.

寛大すぎることが彼の最大の欠点です。

Uzun bir süredir aşırı zorluklar altında mücadele ediyorum.

私は長い間臥薪嘗胆の苦しみをなめた。

Aşırı kıskançlık beraberinde sahip olma isteği ve güvensizlik getirir.

極端な嫉妬には 支配欲と不信がついて回ります

Bunu tümden çözmemiz gerekiyor, yalnızca en aşırı olanlarını değil.

私たちは極端な場合だけでなく 全ての憎しみを解決しなければなりません

...ahtapot gibi düşünüyordum. Ve bunlar bir açıdan aşırı yorucuydu.

‎タコのように考えるのは ‎とても大変なことなんだ

Yıllarca süren aşırı içki John'da bir bira göbeği yaptı.

- 数年にわたって大量に飲んだのでジョンのおなかはビール腹になってしまった。
- 何年もの間大酒を飲んでいたジョンは、ビール腹になってしまった。

Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.

我が社の未来は危険にさらされている。この2年間はひどい赤字状態だ。

Onlardan bazıları biraz aşırı olmasına rağmen fikirlerimi kaybetmek istemiyorum.

行き過ぎたものであっても、僕は自分の考えをなくしたくない。

O, kıyıya ulaşmak için aşırı derecede çaba sarf etti.

彼は岸に着こうと必死の努力をした。

- O aşırı para harcıyor.
- Onun bir sürü parası var.

- 彼はたくさんの金を持っている。
- 彼はたくさんのお金を持っている。
- 彼はたくさんお金を持っている。
- 彼は金持ちだ。
- 彼は金をたんまり持っている。

Bir kaza oldu. Bir adam yaralandı. Aşırı kanaması var.

事故があって、男がけがをし、ひどく出血している。

Paris'te Napolyon krize cevap verdi bir dizi aşırı önlemle: mülkiyet

パリのナポレオンはこの危機を強力な政策で対応した

Doktor aşırı egzersiz olduğu için koşuyu terk etmemi tavsiye etti.

過度の運動なのでジョギングをやめるように医者が私に言った。

İşten bir gün izin alsan iyi olur, çünkü bugünlerde aşırı çalışıyorsun.

君は1日休暇をとった方がいいだろう、最近勉強しすぎだから。

Aşırı dikkatli olmalıyız, çünkü sivri ve paslı olan çok fazla metal bulunuyor.

むき出しの金属が多いから 気をつけないとな とがっててさびてる