Translation of "Yaşama" in Italian

0.004 sec.

Examples of using "Yaşama" in a sentence and their italian translations:

Yaşama maliyetleri yükseliyor.

I costi della vita stanno diventando più alti.

Yaşama isteğini kaybettim.

Non ho più voglia di vivere.

Ölümden sonraki yaşama inanıyorlar.

Credono alla vita dopo la morte.

Ölümden sonraki yaşama inanıyor.

Crede nella vita dopo la morte.

Ebedi yaşama inanıyor musun?

- Credete nella vita eterna?
- Credi nella vita eterna?
- Crede nella vita eterna?

- Tom doğumdan sonra yaşama inanır.
- Tom doğumdan sonra yaşama inanıyor.

- Tom crede nella vita dopo la nascita.
- Tom crede alla vita dopo la nascita.

Vahşi yaşama düşman, betondan ormanlar.

Giungle di cemento, ostili alla fauna selvatica.

Yaşlı adam yaşama isteğini kaybetti.

- L'anziano ha perso la voglia di vivere.
- L'anziano perse la voglia di vivere.

O, onun yaşama biçimini kıskanıyordu.

- Era invidioso del suo modo di vivere.
- Lui era invidioso del suo modo di vivere.

İstediğimiz yerde yaşama hakkımız var.

Abbiamo il diritto di vivere dove vogliamo.

Para kazanma onun yaşama nedenidir.

Fare soldi è la sua ragione di vita.

Yaşama isteğime büyük bir darbe vurmuştu.

ha messo alla prova la mia voglia di vivere.

Akıl hastalığına yakalanma, bağlanma sorunu yaşama,

corrono il grave rischio di sviluppare disturbi mentali,

Tom'un iyi bir yaşama sahip olmasını istiyorum.

- Voglio che Tom abbia una vita decente.
- Io voglio che Tom abbia una vita decente.

çocuklarının daha iyi bir yaşama sahip olacağına inanmıyorlar.

che i loro figli non avranno delle vite migliori.

Singapur şu anda dünyanın vahşi yaşama en dost şehirlerinden biri.

Singapore è tra le città più accessibili alla fauna selvatica al mondo.

Şehirlerimizin her türden vahşi yaşama yuva olduğu bir gelecek. Sadece geceleri değil, aynı zamanda... ...gündüzleri de.

Un futuro in cui le città offrono riparo alla fauna selvatica non solo di notte, ma anche di giorno?

- Bir insanın yaşama hakkı varsa öyleyse bir insanın aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa, o zaman yaşamak bir hak değil ama bir zorunluluktur.
- Bir insanın yaşama hakkı varsa, aynı zamanda ölme hakkı da olmalı. Eğer yoksa; o zaman yaşamak bir hak değil, zorunluluktur.

Se si ha il diritto di vivere, allora si dovrebbe anche avere il diritto di morire. Altrimenti, vivere non è un diritto, ma un obbligo.