Translation of "Dış" in Italian

Dış koşulların etkisiyle

trascinato di qua e di là

Dış dünyaya karşı

Agli occhi del resto del mondo

Dış koşullardan bağımsız olarak

su cui poter contare,

Iç ve dış politikamız.

la nostra politica interna ed estera.

İnsanları dış görünüşüyle yargılamayın.

- Non giudicare una persona dal suo aspetto.
- Non giudicate una persona dal suo aspetto.
- Non giudichi una persona dal suo aspetto.

- Egzosfer atmosferimizin en dış tabakasıdır.
- Ekzosfer atmosferimizin en dış tabakasıdır.

L'esosfera è il lato più esterno della nostra atmosfera.

Babam yıllardır dış ticaretle meşgul.

Mio padre è stato coinvolto nel commercio con l'estero per molti anni.

Kendi çevrenizdeki insanların birtakım dış gruplardan

ci sono cose come credere che il tuo gruppo d'appartenenza

Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.

- Lui sa molto sugli affari esteri.
- Sa molto sugli affari esteri.

Ve mutsuzluğumuzu da aynı şekilde dış kaynaklardan

e di esternalizzare la nostra infelicità

Bizi dış ögelerden en iyi ne koruyabilir?

Cosa ci proteggerà meglio dalle intemperie?

Hindistan'ın mücevherleri ve dış deniz - hepsi senin!

i gioielli dell'India e del mare esterno - tutti vostri!

Akreplerin dış iskeletini kaplayan ince bir katman vardır.

Gli scorpioni hanno uno strato leggero che ricopre il loro esoscheletro,

Akreplerin dış iskeletlerini kaplayan ince bir katman vardır.

Gli scorpioni hanno uno strato leggero che ne ricopre l'esoscheletro,

Bu doktora dış dünyayla bir bağlantı olduğunu gösterir.

Ciò permette al dottore di capire se c'è una connessione con il mondo esterno.

- İnsanı dış görünüşüne göre yargılamayın.
- Bir kitabı kapağına göre yorumlama.

- Non giudicare un libro dalla sua copertina.
- Non giudicate un libro dalla sua copertina.
- Non giudichi un libro dalla sua copertina.

Bu tüylü bir çöl akrebi ve dış iskeletinin nasıl parladığına baksanıza.

È uno scorpione peloso del deserto, e guarda come si illumina l'esoscheletro.

Dış dünyayla olan tek bağ çok yüksekte olan küçük bir pencere.

L'unico contatto con il mondo esterno era una finestra troppo alta per vedere fuori.

Nihayet , savunanlar dış savunmayı terketmek zorunda kaldu ve iç duvarın arkasında toplandı.

Alla fine, i difensori dovettero abbandonare le loro difese esterne e schierarsi dietro il muro interno.