Translation of "Birbirine" in Italian

0.076 sec.

Examples of using "Birbirine" in a sentence and their italian translations:

Üç genç birbirine baktı.

I tre ragazzi si guardavano a vicenda.

Herkes birbirine yardım etmeli.

Tutti dovrebbero aiutarsi a vicenda.

İki cadde birbirine paralel çalışır.

Le due strade sono parallele.

Tereyağı ve şekeri birbirine karıştırdı.

- Ha mescolato assieme il burro e lo zucchero.
- Lei ha mescolato assieme il burro e lo zucchero.
- Mescolò assieme il burro e lo zucchero.
- Lei mescolò assieme il burro e lo zucchero.

İki erkek kardeş birbirine gülümsedi.

- I due fratelli si sono sorrisi.
- I due fratelli si sorrisero.

Tom ve Mary birbirine kızgındılar.

Tom e Mary erano arrabbiati l'uno con l'altro.

Bir ulusu birbirine ne bağlar?

Cosa unisce un popolo?

Su ve yağ birbirine karışmaz.

L'olio e l'acqua non si mescolano.

Kitabın iki sayfası birbirine yapışmış.

Due pagine del libro si sono incollate.

Yerçekimi, nesnelerin birbirine çekildiği doğal güçtür.

La gravità è la forza naturale per la quale gli oggetti si attraggono fra di loro.

Baba ve oğlu birbirine çok benziyordu.

Il padre e il figlio erano molto simili.

Tom ve Mary gergince birbirine baktı.

Tom e Mary si guardavano nervosamente.

Tom ve Mary sessizce birbirine baktı.

Tom e Mary si guardavano silenziosamente.

Tom ve Mary pencereden birbirine baktı.

Tom e Mary si guardavano attraverso la finestra.

Tom ve Mary endişeyle birbirine baktı.

Tom e Mary si guardavano preoccupati.

İki erkek kardeş birbirine çok benzer.

I due fratelli si assomigliano parecchio.

Şu ikisi tam olarak birbirine benziyor.

- Quei due sono esattamente uguali.
- Quei due sono come due gocce d'acqua.

Peter ve Eve birbirine çok yakışıyor.

Peter ed Eve sono una coppia adorabile.

Tom ve Mary birbirine çok yakın.

Tom e Mary sono molto intimi.

Bu semboller, benzer düşünen insanları birbirine bağladı

Questi simboli univano persone simili,

İki ahtapotun birbirine yakın durması çok nadirdir.

È molto, molto raro vedere due polpi vicini.

Tom ve Mary birbirine sürekli yalan söyler.

- Tom e Mary si mentono a vicenda in continuo.
- Tom e Mary si mentono a vicenda in continuazione.

Ken ve erkek kardeşi birbirine çok benzer.

- Ken e suo fratello si assomigliano molto.
- Ken e suo fratello sono molto simili.

Aslında yaptığım tek şey bu dalları birbirine sarmak.

Sto semplicemente intrecciando questi rami.

Tom ve Mary birbirine baktı ve omuz silkti.

Tom e Mary si guardarono e si scrollarono le spalle.

Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.

Tatoeba è davvero multilingue. Tutte le lingue sono interconnesse.

Onlar bir demiryolu ile şehirleri birbirine bağlamayı planlıyorlar.

Stanno progettando di unire le città con una ferrovia.

- Köprü iki şehri birleştiriyor.
- Köprü iki şehri birbirine bağlıyor.

Il ponte collega le due città.

Biz de küçük, birbirine bağımlı küresel bir köy haline geliyoruz.

Stiamo diventando un piccolo villaggio globale interdipendente.

Fakat burada, uzak akrabalarla birbirine tamamen yabancı olanlar yıldızların altında su içip yıkanıyor.

Ma qui lontani parenti e completi estranei bevono e si fanno il bagno sotto le stelle.

Bütün mutlu aileler birbirine benzer, mutsuz olan her aile mutsuzluğunu kendine göre yaşar.

Le famiglie felici sono tutte simili, ogni famiglia infelice lo è a modo suo.

Hayat düşen bir yıldırım gibidir. Güzelliğin saltanatı tek günlüktür. Hepsi birbirine benzeyen ölülerin kafataslarına bakıp ibret al!

La vita non è che un fulmine, la bellezza dura un solo giorno! Pensate ai teschi dei morti, che sono tutti uguali.

- Genel yaklaşımı anladım, ancak, korkarım ki detayları birbirine karıştırıyorum.
- Genel olarak mevzuyu kaptım, ancak korkarım ki detaylarda boğuluyorum.

Comprendo l'impianto generale, ma temo di confondermi in mezzo ai dettagli.