Translation of "çoktan" in Hungarian

0.005 sec.

Examples of using "çoktan" in a sentence and their hungarian translations:

- Çoktan unutmuşsun.
- Çoktan unutmuşsundur.
- Zaten unutmuşsun.

Már el is felejtetted.

Evren çoktan yazdı.

amelynek a megírását csak terveztük.

...erzaklarımız çoktan azalmıştı.

már alig voltak tartalékaink.

Otobüs çoktan gitti.

A busz már elment.

Konser çoktan başladı.

Már elkezdődött a koncert.

Bunu çoktan yapmalıydım.

Már meg kellett volna csinálnom.

Arabamı çoktan sattım.

- Eladtam már az autómat.
- Én már túladtam a kocsimon.

Çocuklar çoktan okula gittiler.

A gyermekek már elmentek az iskolába.

Tom çoktan gitti mi?

Tamás már elment?

Semaverde su çoktan kaynıyor.

A szamovárban már forr a víz.

Trenimiz çoktan yola çıkmış.

A vonatunk már elment.

- Zaten sıkıldım.
- Çoktan sıkıldım.

- Máris unatkozom.
- Máris unom magam.
- Unatkozom már.
- Már unom magam.

- Zaten başladı.
- Çoktan başladı.

Már elkezdődött.

Bu pazarın çoktan patladığını biliyoruz.

ma a piac robbanásszerűen bővül.

Kısa eteklerin modası çoktan geçti.

A rövid szoknya kiment a divatból.

Ben vardığımda, o çoktan gitmişti.

Mire én megérkeztem, ő már elment.

Dün çağrılan kadın çoktan geldi.

A nő, aki tegnap hívott, már eljött.

Tom çoktan eve gitmiş olabilir.

Lehet, hogy Tamás már hazament.

- Eve ulaştığında saat çoktan on ikiydi.
- Eve vardığında saat çoktan on iki olmuştu.

Már tizenkét óra volt, mire hazaért.

Tom bunu seninle çoktan konuşmuş olmalıydı.

Ezt már meg kellett volna beszélnetek Tommal.

- Onu zaten denedim.
- Onu çoktan denedim.

Ezt már próbáltam.

Tom'un oradan çıkmasının zamanı çoktan gelmişti.

Ideje volt már, hogy Tamás elmenjen innen.

- Çoktan geç oldu. Eve git.
- Çoktan geç oldu. Eve gidin.
- Geç oldu artık. Eve gidin.

- Későre jár, menj haza.
- Késő van már, menjél haza.

Evlendiğimizde onun anne ve babası çoktan ölmüştü.

Amikor mi összeházasodtunk, szülei már nem éltek.

Eğer Tom bunu yapabilseydi, çoktan yapmış olurdu.

Ha Tom azt meg tudná csinálni, már megcsinálta volna.

Ve bana göre, örücüler bu dili çoktan bulmuşlar.

A takácsok rátaláltak erre.

çoktan ölmeye başlayan NASDAQ borsasına steroit basarak harcadık.

hogy friss vért pumpáljunk a már haldokló NASDAQ-tőzsdébe.

Dinozor yumurtaları mı? İmkansız. Bu hayvanlar çoktan tükenmişler.

Dínó tojás? Képtelenség! Azok az állatok már kihaltak.

Tom çoktan eve gitti ama Mary hâlâ burada.

- Tom már elment hazulról, de Mari még mindig itt van.
- Tom már hazament, de Mari még mindig itt van.

- O çoktan yapıldı.
- O yapıldı bile.
- O zaten yapıldı.

Már megtörtént.

Normalde çoğu uzun kuyruklu makak bu saatte çoktan uyumuş olur.

Ilyenkor a legtöbb hosszúfarkú makákó már mélyen alszik.

Tom sadece birkaç gün önce bir kamera aldı fakat çoktan kaybetti bile.

Tom még csak pár napja vásárolta a fényképezőt, de már el is vesztette.

Hayır, bu asla olmazdı. Hayır. Asla o kadar param olmazdı, çoktan harcamış olurdum.

Soha nem lehetne annyi pénzem. Nem. Nem lehet annyim. Már azelőtt elkölteném, hogy összegyűlne.

Gençlik yıllarımdaki hâlime bakıyorum, ki çoktan geçti gitti. Gerilimler karşısında hayat arkadaşıma sığınıyorum. O da bana sığınıyor.

eltűnni látszik az, hogy milyen voltam fiatalként. A párom a menedékem a feszültség elől, és ez fordítva is igaz.