Translation of "Söylemez" in German

0.005 sec.

Examples of using "Söylemez" in a sentence and their german translations:

- O yalan söylemez.
- O, yalan söylemez.

Er lügt nicht.

- O asla yalan söylemez.
- Asla yalan söylemez.

Sie lügt nie.

Bu yalan söylemez.

Aber das Ding lügt nicht.

O yalan söylemez.

Er lügt nicht.

Tom yalan söylemez.

Tom lügt nicht.

Tom şarkı söylemez.

Tom singt nicht.

- O, asla yalan söylemez.
- O asla yalan söylemez.

Er lügt nie.

Ama... Bu yalan söylemez.

Aber... ...das Ding lügt nicht.

O, iyi şarkı söylemez.

Er singt nicht gut.

Onlar hiç yalan söylemez.

Sie lügen nie.

Umarım Tom şarkı söylemez.

Hoffentlich singt Tom nicht.

Tom asla yalan söylemez.

Tom lügt nie.

Umarım Tom Mary'ye söylemez.

Ich hoffe, Tom sagt Maria nichts.

Tom güzel şarkı söylemez.

Tom singt nicht gut.

O, asla yalan söylemez.

Er lügt nie.

Mary çok iyi şarkı söylemez.

Maria singt nicht besonders gut.

Çocuklarım genellikle bana yalan söylemez.

- Meine Kinder lügen mich in der Regel nicht an.
- Meine Kinder lügen mich normalerweise nicht an.

O çok iyi şarkı söylemez.

Er singt nicht besonders gut.

Tom bana bir şey söylemez.

Tom sagt mir nichts.

Tom, Mary'ye asla yalan söylemez.

Tom log Maria nie an.

Bu oğlan asla yalan söylemez.

Dieser Junge lügt nie.

Çocuklar ve sarhoşlar yalan söylemez.

Kinder und Betrunkene lügen nicht.

Tom çok iyi şarkı söylemez.

Tom singt nicht besonders gut.

Politikacılar her zaman doğruyu söylemez.

Politiker sagen nicht immer die Wahrheit.

Tom asla hiçbir şey söylemez.

Tom sagt nie etwas.

Tom sık sık şarkı söylemez.

Tom singt nicht oft.

Bir beyefendi böyle bir şey söylemez.

Ein Gentleman würde so etwas nicht sagen.

Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.

Tom singt nie öffentlich.

Tom asla bana bir şey söylemez.

Tom erzählt mir nie etwas.

Tom neredeyse Mary'ye hiç yalan söylemez.

Tom lügt Maria fast nie an.

Tom arabamın anahtarlarını nereye koyduğunu bana söylemez.

Tom will mir nicht sagen, wo er meine Autoschlüssel hingetan hat.

İyi bir çocuk öyle bir şey söylemez.

Ein braver Junge sagt so etwas nicht.

Tom neden geç kaldığını kesinlikle bana söylemez.

Tom will mir nicht genau sagen, warum er zu spät gekommen ist.

Güzellik bir kişinin karakteri hakkında bir şey söylemez.

Schönheit sagt nichts aus über den Charakter eines Menschen.

Tom kendi köpeğini kimin öldürdüğünü biliyor ama bize söylemez.

Tom weiß, wer seinen Hund getötet hat, aber er will es uns einfach nicht sagen.

- Tom bize hiçbir şey anlatmıyor.
- Tom bize asla bir şey söylemez.

Tom erzählt uns nie etwas.